Bir zamanlar bir efsane sloganımız daha vardı: Dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri...



Gülmelik.

Sonra bakıyorsun, fert başına et, süt, balık, yumurta, yağ vs tüketimine...

Anlıyorsun Vehbinin kerrakesini.

Yemeyince üretimin yetiyor gibi...


Ama...Ne zamanki orta sınıf biraz insanca yemeye, içmeye başladı...Hiçbir şey yetmemeye başlıyor.

Koşullar uygun olduğu için hadi yavrum herşeyi ithal etme dönemi başlıyor.

Bizden önceki kuşak bu ülkenin gerçek yitik kuşağıdır.

Babaaannem köyde ocak söndüğünde ateşi komşunun yanan ocağından, tandırından kürekle alır gelirdi.

Yıllar sonra çocukları Ankara'da yaşamaya başlayınca o da geldi yanlarına.

Havagazı ocağında bir göz yanarken kibrit kullanmaya kıyamaz, çocuklarının kızmasına karşın gazete kağıdını büker bir ocaktan diğerine ateş taşırdı.

Çünkü o, Sümerbankın desenli torbalarının etek olarak giyildiği dönemde ömrünün önemli bir kısmını sürdürmüştü.

İki dünya harbi, bir Kurtuluş savaşı görmüştü.


Yemeye içmeye korka korka öldü gitti bir tanemiz...

Şimdiki nesle anlatsan gülerler...