Bağlantıda verdiğim formül uzun yıllardır ekonomi literatüründe kabul görmüş ve çeşitli teorilerden (örneğin dinamik denge teorisi) derlenerek oluşturulmuş bir bağıntı. Çeşitli çalışmalarda deterministik ve istatistiki olarak ayrı ayrı incelemeye tabii tutulduğu için kuvvetli ve olgunlaşmış bir hipotez olarak değerlendirebiliriz.
2.soru: Türkiye'de tüm çalışanlara (sanırım çok kabaca 30 milyon civarı) ödenen toplam maaş yıllık 800 milyar TL olsun. Asgari ücret artışları işte bu toplam ödenen maaş değerini yükseltecek bir güce sahip değil.
Toplam maaşı arttırmak için merkez bankasının parasal genişlemeye gitmesi gerekli. Bu da çok kısa süreli olarak maaşları artmış gibi gösterecektir. Zira enflasyon hızlıca tırmanacağından değişen bir şey olmayacaktır.
Ancak şu anki konumumuzda merkez bankası parasal genişleme ile ilgili bir adım atmıyor. Para arzı artışı enflasyonun gerisinde.Yani para arzı ve büyüme verisi artmadığı sürece çalışanlara ödenen toplam maaş enflasyonun altında kalmak zorunda. Zira çalışanlara ödenebilecek ek bir parasal arz veya kredi genişlemesi ile elde edilecek kaynak yok.
(Örnek toplam ödenen maaş 800 milyar TL'den resesyon ile uyumlu bir oranda mesela %12 artarak 900 milyar TL'ye çıkabilir. 900 milyar TL ile de zam yapılan maaş seviyesinden 30 milyon yerine misal 28 milyon kişi istihdam edilebilir.
Enflasyonun altında artan her toplam maaş değeri ise sabit arza karşılık talebin gerilemesi demektir. Bu da gerek tekel gerek se çoklu piyasada fiyat artışı olmasa dahi maksimum kar noktasını aşağıya çeker. Yüksek fiyat artışların olduğunda ise maksimum kar noktasından çok daha belirgin bir mesafede uzaklaşılır.
Merkez bankası bunun tersi bir tutum alırsa o zaman süreç *çok kısa* bir zaman aralığı için söylediğiniz gibi gelişebilir. Ama çok kısa bir zaman aralığı için.
Yer İmleri