Nargin Adası’nda sadece Türk esirler değil diğer esirlerin durumu da çok kötüydü.


İsveç Konsolosluğu’nun 28 Kasım 1917 tarihinde, İsveç Büyükelçiliği’ne göndermiş olduğu raporda, bu konunun üzerinde durulmuş ve adadaki esirlerin durumunun bir an önce düzeltilmesi için girişimlerde bulunulması gerektiği bildirilerek, şu bilgiler verilmişti:

“Bakû’de Nargin Adası’nda esirlerin durumu çok kötüdür. Burada çalışan memura yaşam şartlarını iyileştirmesi için emir verilmiş, fakat bir şey yapılmamıştır. Hatta İsveç Konsolosu bu durumu görmüş ve düzeltmeye çalışmışsa da elinden fazla bir şey gelmemiştir.”




İşte adadaki esirlerin durumu hakkında gerek gazetelerde çıkan çeşitli haberler, gerekse adaya çeşitli vesilelerle gidenlerin görmüş oldukları bu manzaralar karşısında Bakû Şehir Duması çeşitli fırka ve millet temsilcilerinden bir “Tahkik Komisyonu “ oluşturarak Nargin Adası’na göndermiştir.


Bu komisyonda Sovyet ve Danimarka heyetleri, bir Alman Doktoru, bir hemşire, Hümmet Fırkası adına Neriman Nerimanov, Abdülbaki Mehmedov, Muhtaçlara Kömek Cemiyeti adına Ağa Mehmed İbrahimov ve Türk esirlerinin koruyuculuğunu üzerine alan Bakû Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi temsilcisi olarak da Mürselov bulunmaktaydı.
Komisyonun, adadaki incelemeleri ve gözlemleri hakkında Açık Söz gazetesi şu bilgiler vermişti:


“Cezirede yaşayan insanların dehşetli durumunun izlerini gören komite azaları hüngür hüngür ağlamaktan kendilerini alamamışlardı. 400 kişi yerleştirilecek hastanede 1200 kişi hasta esirler balık gibi birbirlerinin üstüne dökülmüş, kimisi can veriyor, kimisi “efendim su” kimisi “efendim yemek” diye bağırıyorlar. Bir taraftan ise o gün ölmüş 40 esir aynı yek diğerinin üzerine yığılıp durmuştur. Günde 40 kadar esir açlıktan, susuzluktan, soğuktan ölüyor. Üstlerinde giyecekleri, yakmaya yakacakları yok. Birçokları başlarının altına ker*** koymuşlar. Kuru tahta üstünde yatmaktan bir çoklarında büyük yaralar meydana gelmiştir.”

Bu komitede bulunan ve aynı zamanda Hümmet Partisi’nin başkanı olan Neriman Nerimanov da yapılan incelemelerin sonucunu bir rapor halinde Şehir Duması’na sunmuştur.

Daha sonra Nerimanov adada 700 kadar seksen yaşında, bitmiş bir halde yaşlı kişilerin, 2 yaşından 15 yaşına kadar körpe çocukların bulunduğunu ve bunların hepsinin Kafkasya cephesinden geldiklerini bildirerek, sözlerini şu cümlelerle tamamlamıştır:

“ Burası bir cezire değil, makberdir. Öyle bir makberdir ki bin kadar adem kenarında oturup, növbesini bekliyor. O yerlerde böyle bir növbeye hazırlanıyorlar.”