Sayfa 2395/7020 İlkİlk ... 139518952295234523852393239423952396239724052445249528953395 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 19,153 - 19,160 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Fransiz dusunur ve yazar Roger Garaudy’nin olum yildonumu (13 Haziran 2012)

    "Araplar Cin'lilerden kagit yapma teknigini ogrendikleri icin, ilk kagit fabrikasi 800 yilinda Bagdat'ta kurulur. Araplar sayesinde bu kesfin bilinmesi, daha sonra da kullanilmasi icin, Bati'da daha dort yuz yil beklemek gerekecektir."



    “Les arabes ayant appris des Chinois la technique de fabrication du papier, ont créé la première fabrique de papier vers 800 à Bagdad ce qui va bouleverser les conditions de développement de la culture, dans tout le monde arabe les bibliothèques se multiplient quand en Europe on ne sait même pas lire.”

  2. " ‘Pekala Carlos, hayal ettigin ve savundugun su ideal toplumu dusunelim - tecavuzun yasallastigi toplumu-. Simdi birkac dakika icin kendi kizini dusun. Onun icin bu toplumda - yasal tecavuze acik durumda, cinsel aclik duyup on yedi yasindaki kizlara zor kullanarak sahip olmaya kalkisan herkes icin bir tatmin araci olarak - yasamak nasil bir sey olurdu?’

    Carlos ansizin siritmaktan vazgecti. Gozle gorulur bicimde irkildi ve, ‘Bunu onun icin istemezdim,! dedi yalnizca.

    ‘Ama kurdugun bu dunyada onun yeri ne olacakti? Manastirami kapanacakti? Ona yasayabilecegi bir yer saglamak zorundasin: babalarin yaptigi budur - cocuklari icin bir dunya kurarlar. Sana daha once hic sormamistim - kizin icin gercekten ne istiyorsun?’

    ‘Onun bir erkekle sevgi dolu bir iliskisi ve sevgi dolu bir ailesi olmasini istiyorum.’

    ‘Ama babasi bir tecavuz dunyasini savunurken bu nasil olabilir? Onun sevgi dolu bir dunyada yasamasini istiyorsan o dunyayi kurmak da sana duser - ve bunun icin ise kendi davranislarinla baslaman gerekir. Kendi yasanin disinda kalamazsin, her ahlak sisteminin temelinde bu vardir.’ "



    " ‘All right, Carlos, let's consider this ideal society you're imagining and advocating - this society of legalized rape. Think now, for a few minutes, about your daughter. How would it be for her living in the community - being available for legal rape, a piece of ass for whoever happens to be horny and gets off on force and seventeen-year-old girls?’

    Suddenly Carlos stopped grinning. He winced visibly and said simply, ‘I wouldn't like that for her.’

    ‘But where would she fit, then, in this world you're building? Locked up in a convent? You've got to make a place where she can live: that's what fathers do - they build a world for their children. I've never asked you before - what do you really want for her?’

    ‘I want her to have a loving relationship with a man and have a loving family.’

    ‘But how can that happen if her father is advocating a world of rape? If you want her to live in a loving world, then it's up to you to construct that world - and you have to start with your own behavior. You can't be outside your own law - that's at the base of every ethical system.’ "

  3. “Hasindan bir erkek olmak tam olarak ne gerektirir? Duygularin bastirilmasi. Hassasiyetin gizlenmesi. Nezaketinden ve savunmasizligindan utanc duymak. Cocuklugu hunharca ve kesin sekilde terk etmek: Cocuk - adamlarin nami iyi degildir. ..ikinin boyutu hakkinda endiselenmek. Kadinlar yol yordam gostermeden veya farkina bile varmadan onlara zevk vermeyi bilmek. Zayifligini acik etmemek. Nefsini koreltmek. Donuk renkler giymek, hep ayni hantal ayakkabilarla gezmek, saclarla oynamamak, cok fazla aksesuar takmamak ve hic makyaj yapmamak. Her zaman ilk adimi atmak zorunda olmak. Daha iyi bir orgazm icin herhangi bir cinsel kulture sahip olmamak. Yardim istemeyi bilmemek. Hic niyeti olmadigi halde cesur olma zorunlulugu. Niteligi ne olursa olsun guce deger vermek. Saldirganligi kanitlamak. Baba olmaya pek musait olmamak. Kadinlarin en basarililarinin bedelini odeyebilmek icin toplumsal bakimdan basarili olmak. Kendi homoseksuelliğinden korkmak; zira bir erkegin, gercek bir erkegin icine kimse giremez. Kucukken bebeklerle oynamamak, acayip cirkin kucuk arabalarla ve plastik silahlarla oynamak. Kendi bedenine asiri ozen gostermemek. Yakinip sizlanmaksizin diger erkeklerin gaddarligina boyun egmek. Yumusak basli biri olsa dahi kendini savunmayi bilmek. Bir duruma ya da karaktere bagli olarak degil kolektif beden boyle gerektirdigi icin, erilliklerinden vazgecmis kadinlara benzer sekilde kadinsiligindan kopmak. Butun bunlar her zaman kadinlar savasacak cocuklar dogursun, erkekler de dar kafali uc dort ahmagin cikarlariniı korumak icin gidip kendilerini oldurtmeyi kabul etsin diyedir.” Virginie Despentes, King Kong Teori



    “Qu’est-ce que ça exige, au juste, être un homme, un vrai ? répression des émotions. Taire sa sensibilité. Avoir honte de sa délicatesse, de sa vulnérabilité. Quitter l’enfance brutalement, et définitivement : les hommes-enfants n’ont pas bonne presse. Être angoissé par la taille de sa bite? Savoir faire jouir les femmes sans qu’elles sachent ou veuillent indiquer la marche à suivre. Ne pas montrer sa faiblesse. Museler sa sensualité. S’habiller dans des couleurs ternes, porter toujours les mêmes chaussures pataudes, ne pas jouer avec ses cheveux, ne pas porter trop de bijoux, ni aucun maquillage. Devoir faire le premier pas, toujours. N’avoir aucune culture sexuelle pour améliorer son organsme. Ne pas savoir demander d’aide. Devoir être courageux, même si on n’en a aucune envie. Valoriser la force quel que soit son caractère. Faire preuve d’agressivité. Avoir un accès restreint à la paternité. Réussir socialement, pour se payer les meilleures femmes. Craindre son homosexualité car un homme, un vrai, ne doit pas être pénétré. Ne pas jouer à la poupée quand on est petit, se contenter de petites voitures et d’armes en plastique supermoches. Ne pas trop prendre soin de son corps. Être soumis à la brutalité des autres hommes, sans se plaindre. Savoir se défendre, même si on est doux. Être coupé de sa féminité, symétriquement aux femmes qui renoncent à leur virilité, non pas en fonction des besoins d’une situation ou d’un caractère, mais en fonction de ce que le corps collectif exige. Afin que, toujours, les femmes donnent les enfants pour la guerre, et que les hommes acceptent d’aller se faire tuer pour sauver les intérêts de trois ou quatre crétins à vue courte.”

  4. Gurcistanli Ermeni sair Sayat Nova’nin dogum yildonumu (14 Haziran 1712)

    Dunyayi dolastim, Etiyopya’ya bile gittim.
    Ama bana bakan gozlerin
    gibi guzelini gormedim.
    Ister cuval giy, ister altindan kumas,
    giysin paha bicilmez olur
    sen icinde suh yurudugun zaman.
    Seni goren: Hele suna bir bakin der!
    Sen mucevhersin, yakutsun.
    Sen kimin olsan o mutlu olur.
    Seni bulan uzulmez hic
    seni kaybeden icin.
    Seni doguran ana babaya bin sukur.
    Olum her zaman erkendir.
    Ama eger insan yasayacaksa
    yasamali senin resmini yapan ressam olarak.
    Dogustan mucevhersin,
    Altindan giysiler icinde kiymetli tassinn. .
    Saclarin bir isik halesi,
    gozlerin altin renginde kristal.
    Goz kapaklarin sanki
    dunyanin en yetenekli
    comlekcisinin elinden cikmis.
    Kirpiklerin, oklar ve bicaklar gibi.
    Yuzunu ancak Fransizca
    ya da Farsca tarif edebilirim:
    Gunes ve ay.
    Kalem ressamin elinde
    caresiz kalir.
    Oturdugun zaman frenk inciri kusu gibisin,
    kalktigin zaman
    bir peri masali kuheylani.
    Artik kumlarin uzerinde yatan
    Sayat-Nova degilim.
    Sen neleri dilersin?
    Sen atessin, ates giymissin ustune
    Hangi atese dayanabilirim ki?
    Okumak isterdim
    icinde atan kalbini.
    Ama sarmissin sen onu
    Hint isi nakislara, altin ve gumus kilimlere,
    benim isvelim, benim cilvelim.



    I traveled the world, even to Ethiopia
    but I never saw anything to compare
    with your eyes looking back.
    Wear sack cloth, wear gold cloth,
    your clothes become precious
    when you walk in them, coquette.
    Whoever sees you says: Just look at that!
    You’re a jewel, a ruby.
    Whoever has you is happy.
    Whoever finds you never feels sorry
    for the one who has lost you.
    Blessed be the parents who bore you.
    Death arrives always early.
    But if one is to live, let it be
    as an artist,
    an artist painting you.
    You are a jewel by birth,
    a gem set in gold clothes.
    Your hair a halo,
    your eyes golden crystal.
    Your eyelids shaped
    from the wheel of the world’s
    most wonderful potter.
    Your eyelashes, arrows and knives.
    Your face, I should describe only
    in French and in Persian:
    The sun and the moon.
    The pencil fails
    in the hand of the artist.
    When you sit you’re a mulberry bird,
    when you stand you’re
    a fairytale steed.
    I am no longer that Sayat-Nova
    who used to rest on the sands.
    What are your wishes?
    You are fire, dressed in fire.
    Which fire can I withstand?
    I want to understand the heart
    beating inside you.
    But you have covered it over
    with Indian embroideries, tapestries of gold and of silver,
    my coquette, my flirt.

  5. Fransiz fizikci Charles Augustin de Coulomb'un dogum yildonumu (14 Haziran 1736)



    "Okuldan mezun olduktan sonra, kendine ozgu sikintiya ve monotonluga dayanacak, egitici bir genc adam, odevinden tamamen alakasiz bilim veya edebiyat dalinda kendini kaybetmekten baska caresine sahip degildir."

  6. Amerikali roman yazari Harriet Beecher Stowe'un dogum yildonumu (14 Haziran 1811)



    "Siz Kentucky'liler zencilerinizi simartirsiniz. Onlara iyi davranmak istersiniz ama gercek iyilik o degildir. Simdi bakin, dunyanin dort bir yaninda becerilmis, itilip kakilmis sonra da Tanri bilir kime satilmis bir zenciye ilke ve umut asilamak iyilik degildir. Izninizle sunu da soyleyecegim: Louisiana ya da Mississippi zencilerinin onlardan beklendigi gibi sarki soyleyerek calistiklari bir yerde, sizin obur zenciler orta yerde kalakalir. Zencileri tam onlarin layik oldugu bicimde yonettigime inaniyorum." Tom Amca'nin Kulubesi



    "You Kentucky folks spoil your niggers. You mean well by them, but you aren't doing them any favors. Niggers get sold to God knows who, so you're not doing them any favors if you give them notions and expectations instead of preparing them for what's to come. I bet your niggers would fall apart in some places where a Louisiana or Mississippi nigger would be singing and dancing for joy. So, what do you say?"

  7. Italyan sair, dusunur, dil bilimci ve deneme yazari Giacomo Leopardi'nin olum yildonumu (14 Haziran 1837)



    Ey tek ebedi olan dunyada
    her canli varligin yoneldi olum,
    sende dinlenir bizim ruhtan yoksun varligimiz,
    hosnut degil, ama kurtulmus
    eski acidan. Goturuyor
    bilinmeze bu agir dusunce bizi
    karmakarisik akildaki koyu bir gece gibi:
    tukendigini hissediyor corak ruh
    umutlanma, arzulama gucunun:
    kurtuluyor boylece acidan, korkudan
    ve eriyor bos, agir
    ve SIKINTISIZ zaman.
    Yasadik: bir sut cocugunun ruhunda
    korkunc bir larvadan
    ya da korkulu bir ruyadan
    nasil karanlik bir ani kalirsa;
    oteye kaliyor bizde bu anisi da
    hayatimizin. Ama ani uzaktir
    korkudan. Ne olduk?
    Ne oldu yasam adini alan
    o aci zaman parcasi?
    Bizim dusuncemize gore, bugun,
    yasam gizemli, hayranlik verici,
    ve gorunmektedir bilinemeyen olum
    canlilarin onu dusundugu gibi.
    Nasil kaciyorsa olumden yasarken
    oyle kaciyor simdi de yasam atesinden
    bizim bilinmeyen varligimiz,
    hosnut degil ama emin
    yazginin engellediginden
    mutlu olmasinin olumlulerin ve olumlerin.



    Sola nel mondo eterna, a cui si volve
    Ogni creata cosa,
    In te, morte, si posa
    Nostra ignuda natura;
    Lieta no, ma sicura
    Dall'antico dolor. Profonda notte
    Nella confusa mente
    Il pensier grave oscura;
    Alla speme, al desio, l'arido spirto
    Lena mancar si sente:
    Così d'affanno e di temenza è sciolto,
    E l'agrave; vote e lente
    Senza tedio consuma.
    Vivemmo: e qual di paurosa larva,
    E di sudato sogno,
    A lattante fanciullo erra nell'alma
    Confusa ricordanza:
    Tal memoria n'avanza
    Del viver nostro: ma da tema è lunge
    Il rimembrar. Che fummo?
    Che fu quel punto acerbo
    Che di vita ebbe nome?
    Cosa arcana e stupenda
    Oggi è la vita al pensier nostro, e tale
    Qual de' vivi al pensiero
    L'ignota morte appar. Come da morte
    Vivendo rifuggia, così rifugge
    Dalla fiamma vitale
    Nostra ignuda natura;
    Lieta no ma sicura,
    Però ch'esser beato
    Nega ai mortali e nega a' morti il fato.




    Ne idim, ne oldum, acaba, niye ki?
    Nicin asklar yuregimde yer degistirdi?
    Hepsi laf, gercek olan su ki, bizleriz anlamsiz olan!



    Deh come mai da me sí vario fui,
    e tanto amor mi tolse un altro amore?
    Deh quanto, in verità, vani siam nui!

    Giacomo Leopardi, Ilk Ask / Il Primo Amore



    "Mutluluk ya da mutsuzluk distan degil icten olculur."

  8. Rus oyun yazari Aleksandr Nikolayevic Ostrovski’nin oplum yildonumu (14 Haziran 1886)

    “…oyle ruyalar gorurdum ki Variacigim, oyle ruyalar! Ya altindan mabetler ya da olaganustu bahceler gorurdum. Gizli sesler sarkilar soyler, etrafa selvi kokusu yayilir, baglar, kirlar, agaclar adeta aliskin oldugumuz gibi degil de resimlerde oldugu gibiydi. Ben durmadan havada ucardim. Artik cok nadir boyle ruyalar goruyorum, evet nadiren ama eskilere benzemiyor.” Firtina



    “…and what dreams I used to have, dear Varia, whatlovely dreams! Golden temples or gardens of some wonderful sort, and voices of unseen spirits singing, and the sweet scent of cypress andmountains and trees, not such as we always see, but as they are painted inthe holy pictures. And sometimes I seemed to be flying, simply flying inthe air. I dream sometimes now, but not often, and never dreams likethose.”

Sayfa 2395/7020 İlkİlk ... 139518952295234523852393239423952396239724052445249528953395 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •