-
Italyan ressam Odorico Politi'nin olum yildonumu (18 Ekim 1846)
Sant'Antonio in Gloria, XVIII secolo

Autoritratto, 1830-1840 ca.
-
Fransiz ressam Louis-Maurice Boutet de Monvel’in dogum yildonumu (18 Ekim 1850)
Jeanne Lebaigue, 1877

L'Apothéose de la canaille, ou le triomphe de Robert Macaire, 1885 (musée des Beaux-Arts d’Orléans)
-
Amerikali roman yazari Herman Melville’in bas yapiti Moby Dick, Londra’da 18 Ekim 1851 tarihinde yayinci Richard Bentley tarafindan yayimladi.
“Ey oluleri yesil cimenin altinda yatanlar! Cicekler arasinda durup "sevgilim burada" diyebilenler! Sizler bu kadinlarin yureklerindeki derdi bilemezsiniz.Ne aci bir bosluktur altlarinda kimsenin kemikleri olmayan bu kara kenarli mermerlerin boslugu! Bu donmus levhadaki umutsuzluk oyle derindir ki! Ne kara bosluklar ne aci ayriliklar saklidir bu satirlarda !Bu satirlar sanki tum imani kemirmis, nerelerde olduklari bilinmeyen mezarsiz olulerden yeniden dirilmek umudunu almistir.”

“Oh! ye whose dead lie buried beneath the green grass; who standing among flowers can say- here, here lies my beloved; ye know not the desolation that broods in bosoms like these. What bitter blanks in those black-bordered marbles which cover no ashes! What despair in those immovable inscriptions! What deadly voids and unbidden infidelities in the lines that seem to gnaw upon all Faith, and refuse resurrections to the beings who have placelessly perished without a grave.”
-
1927 yili Nobel Edebiyat Odulu sahibi, ozellikle 20. yuzyilin ilk yarisinda ve 2. Dunya Savasi'ndan sonra kita felsefesinde etkili olan Fransiz filozof Henri Bergson’in dogum yildonumu (18 Ekim 1859)
“Jestler de yasam gibi canli olmalidir! Hayatin temel kanununa, asla kendini tekrar etmeme sartina o da boyun egmelidir! Ama iste, bir bas veya kol hareketi surekli ayni, duzenli araliklarla kendini tekrar ediyor. Bu hareketi fark etmissem, dikkatimi dagitmayi basarmissa, yeniden ortaya cikmasini bekliyorsam ve bekledigim anda da ortaya cikiyorsa, istemeden de olsa gulerim. Nicin? Cunku artik onumde otomatik bicimde isleyen bir makine vardir. Bu artik hayat degil, hayatin icine yerlesmis ve hayati taklit eden bir otomatizmdir. Gulunctur.”

"Que le geste s’anime donc comme elle ! Qu’il accepte laloi fondamentale de la vie, qui est de ne se répéter jamais ! Mais voici qu’uncertain mouvement du bras ou de la tête, toujours le même, me paraît revenirpériodiquement. Si je le remarque, s’il suffit à me distraire, si je l’attends aupassage et s’il arrive quand je l’attends, involontairement je rirai. Pourquoi ?Parce que j’ai maintenant devant moi une mécanique qui fonctionne automa-tiquement. Ce n’est plus de la vie, c’est de l’automatisme installé dans la vieet imitant la vie. C’est du comique."

“Let gesture display a like animation! Let it accept the fundamental law of life, which is the complete negation of repetition! But I find that a certain movement of head or arm, a movement always the same, seems to return at regular intervals. If I notice it and it succeeds in diverting my attention, if I wait for it to occur and it occurs when I expect it, then involuntarily I laugh. Why? Because I now have before me a machine that works automatically. This is no longer life, it is automatism established in life and imitating it. It belongs to the comic.”
-
Fransiz ressam Henri Adrien Tanoux'nun dogum yildonumu (18 Ekim 1865)
Odalisques, 1905

Harem Beauty, 1921
-
Amerika dogumlu Ingiliz deneme yazari ve elestirmen Logan Pearsall Smith'in dogum yildonumu (18 Ekim 1865)

"Yasamda hedeflenecek iki sey vardir: Birincisi istedigini elde etmek, ikincisi ondan hoslanmaktir."

"Insanlar, hayat gibisi yoktur derler; ama ben sahsen okumayi yeglerim."
-
Budizm, Zen ve Shin konularinda kitap ve makaleler yazan Japon Budist bilgin ve yazar Daisetsu Teitaro Suzuki’nin dogum yildonumu (18 Ekim 1870)
“Yasamin su kati gercekleri dedigimiz seylerle surekli olarak karsi karsiya olmak zihnimizi kemiklestiriyor. Yumusaklik kalmiyor, siirsellik gidiyor. Orada yesil otlarin bitmesine olanak veremeyen bir kum coluyle karsilasiyoruz. Basho’nun caginda yasam daha boylesine siirsellikten yoksun, boylesine tikistirilip SIKISTIRILMIS degildi. Bambu kamislarindan yapilmis bir kulube, bir kamis sopa, pamukludan yapilmis cuval gibi bir cul sair icin cevresinde dolanmak, gonlunun cektigi, hosuna giden koyde kalmak, her turlu yasantiyi tatmak icin yeterliydi. Bu yasantilarin cogunlugu da ilkel bir yolculukta karsilasilacak gucluklerin getirecegi yasantilardi. Yolculuk cok kolay, cok rahat olunca yolculugun ruhsal anlami yok oldu. Belki buna duygusallik diyebilirsiniz ama yolculugun uyandirdigi bir tur yalnizlik duygusu vardir, insani yasamin anlami konusunda dusuncelere goturur. Aslina bakacak olursaniz yasam da bir bilinmezden otekine bir yolculuk degil mi? Payimiza dusen altmis yetmis ya da seksen yillik omrumuzde, eger elimizden gelirse gizlerin ortulerini kaldirmaya calisiyoruz. Bu kisa omru uzuntusuz sikintisiz da olsa kapali gozle gecirmek bizi bu sonsuzluk duyarliginin yalnizligindan yoksun birakir.” Zen Budizm

“Where science rules the imagination beats a retreat. We are all made to face so-called hard facts whereby our minds are ossified; where there is no softness left with us, poetry departs; where there is vast expanse of sand, no verdant vegetation is made possible. In Basho's day, life was not yet so prosaic and hard-pressed.: One bamboo hat, one cane stick, and one cotton bag were perhaps enough for the poet to wander about with, stopping for a while in any hamlet which struck his fancy and enjoying all the experiences-which were likely mostly hardships of primitive travelling. When travelling is made too easy and comfortable, its spiritual meaning is lost. This may be called sentimentalism, but a certain sense of loneliness engendered by travelling leads one to reflect upon the meaning of life, for life is after all a travelling from one unknown to another unknown. A period of sixty, seventy, or eighty years alloted to us is meant to uncover if we can the veil of mystery. A too smooth running over this period, however short it may be, robs us of this sense of Eternal Aloneness.”
-
Italyan ressam Luca Postiglione’nin dogum yildonumu (18 Ekim 1876)
Antiono's Dream, 1904

Odalisque, 20th century
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri