Sanat Mozaik

[Terraluna]

Fransiz ressam Élisabeth Louise Vigée Le Brun'in olum yildonumu (30 Mart 1842)

Self-Portrait with Her Daughter Julie, 1786




Marie Antoinette and her Children, 1787

[Terraluna]

Fransiz yazar ve sair Paul Verlaine'nin dogum yildonumu (30 Mart 1844)



Kediyle oynuyor kadin
Ne de guzel yarasmis bak
Karanliginda aksamin
Beyaz el ve beyaz ayak.
Kediyle oynuyor kadin
Ne de guzel yarasmis bak
Karanliginda aksamin
Beyaz el ve beyaz ayak.
Nasil da gizliyor kadin
Bicak gibi keskin parlak
Katil tirnagini -hayin-
Eldivende sakliyarak.
Oteki de, sozum ona
Pencesini saklamada
Ama yutmuyordu seytan..
Simdi cinliyor odada
Bir kahkaha havalanan
Parliyor dort fosfor nokta.



Guzel gozler tul ardinda gorunsun
Gun isigi titremeli siirinde
Ak yildizlar mavilige burunsun
ilgit ilgit sonbahar goklerinde.
Ara rengin pesindeyiz cunku biz;
Rengin degil, ara rengin sadece.
Ancak oyle sarmas dolas ederiz
Kavali boruyla, ruyayi dusle!



Son gli occhi belli dietro alle velette,
l'immenso dì che vibra a mezzogiorno,
e per un cielo d'autunno intepidito
l'azzurro opaco delle chiare stelle!
Perché ancora bramiamo sfumature,
sfumatura soltanto, non colore!
Oh! lo sfumato soltanto accompagna
il sogno al sogno e il corno al flauto!

[Terraluna]

Bati dunyasinin en taninmis ressamlarindan Hollandali Post-Empresyonist Vincent Willem van Gogh'un dogum yildonumu (30 Mart 1853)





" Theo, sen de asik misin acaba? Keske olsan. Cunku, inan ki, yasamin kucuk eziyetlerinin bile bir degeri var. Insan kimi kez korkunc umutsuzluga kapiliyor, sanki cehennemdeymis gibi hissediyor kendini ama baska, cok daha iyi seylerde var isin icinde. Uc asama var: Birincisi: Sevmemek ve sevilmemek, ikincisi: sevmek ve sevilmemek (benim durumum), Ucuncusu: Sevmek ve sevilmek.

Bana sorarsan ikinci asama birinciden daha iyi, ama ucuncusu! Evet harikasi orasi!" Theo'ya Mektuplar



" Theo, aren’t you in love too, at times? I wish you were, for believe me, the ‘petty miseries’ of it are also of some value. Sometimes one is desolate, there are moments when one is in hell, as it were, but — it also brings with it other and better things. There are three stages: First not loving and not being loved, second loving and not being loved. (the case in question), third loving and being loved.

I’d say that the second stage is better than the first, but the third! That’s it.! "

https://www.youtube.com/watch?v=wmj3AEjilPg

Bazi film uyarlamalari:

[Terraluna]

Alman - Yahudi sosyolog ve politik ekonomist Franz Oppenheimer'in dogum yildonumu (30 Mart 1864)

" Avrupa'nin koylu ulkeleri muazzam akintiya birkac kucuk dereyle, toplam sayinin kucuk bir oraniyla, katkida bulundu.Ya Meksika'nin konumu nedir? Meksika, topragin gorulmemis olcude kapatildigi, cok buyuk toprak mulklerinin ulkesidir. Bunun bir sonucu olarak, Meksika halki, Meksika'nin devasa buyuklugune ve oldukca yetersiz nufusuna ragmen, ulkelerinde gecim yollari tikandigi icin goc etmeye zorlanir. Bunun bir baska sonucu ise, Meksikali gundelikcilerin peons buyuk toprak mulkiyetinin hakim oldugu ulkelerdeki butun tarim iscileri gibi,' ruhu olmayan hayvanlar' sayilmalaridir. Isaya'nin sozleri Meksika’yi da kapsar: 'Yer kalmayincaya kadar, evi eve katanlarin, ve tarlayi tarlaya birlestirenlerin vay haline! ve memleket icinde oturan yalniz siz kaldiniz!' ”



" The peasant countries of Europe only contributed a few small tributaries to the immense stream, only a small percentage of the total number. And what is the position in Mexico? Mexico is a land of the most enormous estates, where the land is enclosed to an unprecedented extent. The consequence is that in spite of its immense size and extremely scanty population its people are forced to emigrate because the way to a livelihood at home is blocked. A further consequence is that the peons are 'animals without souls', like the agricultural workers in all countries where the large estate prevails. The words of Isaiah apply to Mexico: 'Woe unto them that **** house to house, that lay field to field, till there be no place, that they may be placed alone in the midst of the earth!' "

[Terraluna]

Avusturyali ressam Koloman Moser'in dogum yildonumu (30 Mart 1868)

Garten mit Springbrunnen, 1911




Blühender Kastanienbaum , etwa 1912

[Terraluna]

Belcikali ressam Charles de Groux'nun olum yildonumu (30 Mart 1870)

The coffee grinder, 1857




The blessing before supper, 1861

[Terraluna]

Italyan ressam Daniele de Strobel'in dogum yildonumu (30 Mart 1873)

Parma sotto gli Sforza 1907




Il mercante di stoviglie, 1908

[Terraluna]

Fransiz ressam Thomas Couture'un olum yildonumu (30 Mart 1879)

The Romans in their Decadence, 1847




A Lawyer Going to Court, 1860s