Emin olun o adamın çocukları bugün "parti torpiliyle" iş bulsalar, herkesten daha fanatik bir şekilde desteklerler.
Karşı partilerde de aynı zihniyette olup "bir gün torpil sırası bize gelecek" diye bekleyen kitlenin de olduğunu düşünürsek, kul hakkına tamah etmeyip kendi hakkıyla bir yerlere gelmeye çalışan kesim çok azdır.
Rahmetli babamın yobaz bir akrabamızla yaşadığı bir diyalog vardı.
Akraba diyor gel seni R partisine üye yapalım.
Tamam yap bakalım Yaşar aga.
Neyse babam üye oluyor sohbetlere gidiyor falan.
Bir gün akraba diyor şimdi 1 ay doldu, aylık aidat verecen.
Babam diyor ne aidatı? Seçimde oy veririz işte yetmez mi be Yaşar aga?
Akraba diyor ki sen şimdi partiye her ay para verecen, parti iktidara gelince sana "daha fazlasını" verecek.
Babam öfkelenip diyor ki, nasıl "daha fazlasını"? Parti bana kimin parasını verecek? Vatandaşın parasını bana mı verecek?
İstemem, vereceğin haram para da kalsın, parti marti de azım değil bana.
Bu hikaye benim için hep övünç kaynağı olmuştur. Ne zaman hatırlasam gözlerim dolar, ve böyle bir babaya sahip olduğum için kendimi çok onurlu ve özel hissederim.
Ben de torpili olmadığı için (ve parti marti yoluyla torpil peşinde koşmadığım için) okuduğu bölümde iş bulamayanlardanım.
Çevremdeki düz lise mezunları torpille bankalara girerken, ben üniversite mezunu biri olarak markette paspas yaptım, çürük sebze ayıkladım.
Adalet o gün bana lazımdı. Ama muhtemelen o sokak röportajındaki adamın umurunda bile değildi.
Adalet şimdi ona lazım oldu, şimdi o bağırıyor.
Güzel bir söz var. "Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar"
Yer İmleri