Sayfa 1019/2460 İlkİlk ... 1951991996910091017101810191020102110291069111915192019 ... SonSon
Arama sonucu : 19680 madde; 8,145 - 8,152 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. #8145
     Alıntı Originally Posted by kurmay Yazıyı Oku
    Merhaba Deniz Hocam,

    Ali Babacan'ın bir konuşmasında bahsettiği bir şeyi mealen sormak istiyorum.

    "Büyüme rakamları enflasyondan arındırılarak hesaplanıyor, burada TÜİK'in enflasyon değerleri kullanıldığı ve onlar da gerçeği yansıtmadığı için büyüme rakamları da aslında tartışmalıdır" ifadesi doğru mudur?

    TÜİK'in enflasyon değerleri yerine, ENAG'ın enflasyon değerlerini kullanılsa büyüme rakamları tahminen ne olurdu?

    iyi günler
    Ali Babacan'ın "Büyüme rakamları enflasyondan arındırılarak hesaplanıyor, burada TÜİK'in enflasyon değerleri kullanıldığı ve onlar da gerçeği yansıtmadığı için büyüme rakamları da aslında tartışmalıdır" ifadesi doğru.
    Nominal gsyih büyümesinden reel gsyih büyümesine geçmek için rakamlar enflasyondan arındırılır ,bu gsyih deflatörü dediğimiz bir araçla yapılır.TÜFE ve gsyih defalatörü arasındaki fark;TÜFE belirli bir mal ve hizmet paketi üzerinden hesaplanırken,gsyih deflatörü ekonomideki tüm mal ve hizmetleri esas alır,TÜFE tüketicilerin kullandığı mal ve hizmetleri kapsarken,gsyih deflatörü devlet ve şirketler tarafından satın alınan mal ve hizmetleri de kapsar.TÜFE ithal edilen mal ve hizmetleri de kapsarken,gsyih deflatörü sadece yurt içinde üretilen mal ve hizmetleri kapsar.

    Hesaplamalarda TÜFE ve gsyih deflatöründe çok sayıda değişken ortak ,dolayısıyla birbirine yakın bir rakam çıkması beklenir(TUİK'in üçüncü çeyrek gsyih defatörü %26.16).
    Elimde hesaplamada kullanabileceğim genişlikte bir veri setim yok ama TUİK ve ENAG'ın enflasyon verileri arasındaki uçurumu dikkate aldığımızda,bu hesaplamayı ENAG yapsaydı ekonominin büyüme rakamının çok daha düşük çıkacağı rahatlıkla söylenebilir.

    Büyüme verisinin tutarsızlığını başka verilerden çapraz kontrole tabii tutabiliriz.2019 Eylül ayından 2021'e TUİK'e göre, ekonomimiz %14.2 büyümüş ama çalışan sayısı 2.003 milyon kişiden 28.996 milyon kişiye düşmüş.Yani daha az kişiyle %15'ün üzeende daha çok mal ve hizmet üretimi olmuş.Peki ,bu 2 senede Türkiye'de dünya rekoru bir verimlilik artışı mı olmuş da ,bu kişi başı rekor üretim artışı olmuş.Tabii ki hayır.Türkiye'de bırakalım 2019'dan bu yana,2018'den bu yana verimlilik artışının sıfır olduğunu başka verilerden biliyoruz.

    https://tr.sputniknews.com/20200107/...040977133.html

    https://t24.com.tr/video/prof-daron-...-artmali,25219

    Ekonomide sağlıklı,sürdürülebilir ve yüksek bir büyüme oranı sağlanabilmesi için verimlilik artışı en temel ögedir.Bunun için de 2 unsur öne çıkıyor:Birincisi nitelikli işgücü için çağın gereksinmelerini karşılayan kaliteli,bilimsel eğitim,ikincisi de işyerlerinin teknoloji yatırımlarını düzenli biçimde yapması.
    Son düzenleme : deniz43; 08-12-2021 saat: 05:58.

  2. Sayın Deniz Hocam
    Dünden beri Merkezin politika faizi %15 üzerinden bankalara verdiği paranın bankalar tarafından %22,70 ile Hazineye satılması tartışılıyor. Bu durum bankaların kredi riskine girmek yerine garanti hazineye para aktarmak suretiyle oturdukları yerden para kazanması mı amaçlanıyor. %15 den verilen likiditenin hacmi nedir. Burada merkez ne yapmaya çalışmaktadır. Dış pşyasaya bakmayın siz aslında ben piyasayı sıkılaştırıyorum enflasyonu böyle kontrol altına alacağım mı diyor. Merkezin amacı hem bankalara kar aktarmak suretiyle onların ayakta kalmasını sağlamak hem de piyasayı çaktırmadan sıkılaştırmak mı? Hani sayın cumhurbaşkanı diyordu ya neden kredi almıyorsunuz birde bu durumda bankalar da vermek istemez. Olan Türk Lirası ile birikim yapanların tasarruf mevduatına oldu ancak oradaki kaynağın da sınırı var. Nereye kadar böyle devam edebilirler. Hazine neden doğrudan Merkez Bankasından politika faizi ile borçlanmıyor da 22,70 veriyor piyasaya. Teşekkürler
    Batık ayıyım poz açacak halim yok

  3. #8147
     Alıntı Originally Posted by metin68 Yazıyı Oku
    Sayın Deniz Hocam
    Dünden beri Merkezin politika faizi %15 üzerinden bankalara verdiği paranın bankalar tarafından %22,70 ile Hazineye satılması tartışılıyor. Bu durum bankaların kredi riskine girmek yerine garanti hazineye para aktarmak suretiyle oturdukları yerden para kazanması mı amaçlanıyor. %15 den verilen likiditenin hacmi nedir. Burada merkez ne yapmaya çalışmaktadır. Dış pialtına alacağım mı diyor. Merkezin amacı hem bankalara kar aktarmak suretiyle onların ayakta kalmasını sağlamak hem de piyasayı çaktırmadan sıkılaştırmak mı? Hani sayın cumhurbaşkanı diyordu ya neden kredi almıyorsunuz birde bu durumda bankalar da vermek istemez. Olan Türk Lirası ile birikim yapanların tasarruf mevduatına oldu ancak oradaki kaynağın da sınırı var. Nereye kadar böyle devam edebilirler. Hazine neden doğrudan Merkez Bankasından politika faizi ile borçlanmıyor da 22,70 veriyor piyasaya. Teşekkürler
    -Bu başlıkta bu konular çok yazıldı ama yeniden tekrarlayalım.Merkez bankası kısa vadeli faizleri kontrol eder,Yani gecelik ve haftalık faizleri,burada %15 politika faizi haftalık repo faizidir.Orta ve uzun vadeli faizler ise piyasada arz ve talebe göre oluşur,eğer geleceğe dair enflasyon beklentileri yüksek ise piyasa faizleri yükselir,düşük ise piyasa faizleri düşer.Burada sözü edilen %22.70 ,2 yıl vadeli tahvilin faizidir.Yani merkez bankasının politika faizi ile piyasada oluşan faizler arasında vade farkı vardır. Zaten piyasa faizleri;kısa vadeli faizler+enflasyon beklentileri+risk primi şeklinde oluşur.

    -%22.70 vadeli tahvilin kazanç sağlayacağının bir garantisi yoktur,diyelim ki 8 ay sonra 2 yıl vadeli tahvilin faizi enflasyon beklentileriyle %28'e yükseldi,bu tahvil değer kaybeder ,bu tahvili satın alan banka zarar yazar.

    -Bankalar merkez bankasından kısa vadeli olarak limitsiz borçlanamazlar teminat göstermek zorundalar.Belirli limitler ve teminatlar çerçevesinde borçlanabilirler( Merkez Bankası Kanunu'nun 52, 56 ve 40'ıncı maddeleriyle belirlenen çerçeve içinde)

    -Hazine yasal olarak merkez bankasından doğrudan borçlanamaz ,çünkü pratikte bu karşılıksız para basma anlamına gelir ancak son ekonomik krizlerden sonra hazinenin merkez bankası bilançosunun belirli oranını geçmemek kaydıyla merkez bankasından doğrudan borçlanabilmesine imkan sağlayan yasal değişiklik yapılmıştır.(Bilançosunun %5'i kadar doğrudan hazine tahvili alabilmesi şeklinde)

    -Ticari krediler genellikle rotatif kredilerdir ve piyasa faizleri yükseldikçe daha önce verilmiş kredilerin faizleri de yükselir,risk primi içerdiklerinden hazine tahvili faizlerinden daha yüksektir.

  4. malum ABD ye benzemeye pek meraklıyız. ABD yaptı bizim neyimiz eksik diyerek uzun vadeli faizleri de düşürelim amacıyla varlık alımına başlamasınlar ?
    yani olmaz demeyin bugüne kadar olmaz denen neler gördük ?

  5.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    -Bu başlıkta bu konular çok yazıldı ama yeniden tekrarlayalım.Merkez bankası kısa vadeli faizleri kontrol eder,Yani gecelik ve haftalık faizleri,burada %15 politika faizi haftalık repo faizidir.Orta ve uzun vadeli faizler ise piyasada arz ve talebe göre oluşur,eğer geleceğe dair enflasyon beklentileri yüksek ise piyasa faizleri yükselir,düşük ise piyasa faizleri düşer.Burada sözü edilen %22.70 ,2 yıl vadeli tahvilin faizidir.Yani merkez bankasının politika faizi ile piyasada oluşan faizler arasında vade farkı vardır. Zaten piyasa faizleri;kısa vadeli faizler+enflasyon beklentileri+risk primi şeklinde oluşur.

    -%22.70 vadeli tahvilin kazanç sağlayacağının bir garantisi yoktur,diyelim ki 8 ay sonra 2 yıl vadeli tahvilin faizi enflasyon beklentileriyle %28'e yükseldi,bu tahvil değer kaybeder ,bu tahvili satın alan banka zarar yazar.

    -Bankalar merkez bankasından kısa vadeli olarak limitsiz borçlanamazlar teminat göstermek zorundalar.Belirli limitler ve teminatlar çerçevesinde borçlanabilirler( Merkez Bankası Kanunu'nun 52, 56 ve 40'ıncı maddeleriyle belirlenen çerçeve içinde)

    -Hazine yasal olarak merkez bankasından doğrudan borçlanamaz ,çünkü pratikte bu karşılıksız para basma anlamına gelir ancak son ekonomik krizlerden sonra hazinenin merkez bankası bilançosunun belirli oranını geçmemek kaydıyla merkez bankasından doğrudan borçlanabilmesine imkan sağlayan yasal değişiklik yapılmıştır.(Bilançosunun %5'i kadar doğrudan hazine tahvili alabilmesi şeklinde)

    -Ticari krediler genellikle rotatif kredilerdir ve piyasa faizleri yükseldikçe daha önce verilmiş kredilerin faizleri de yükselir,risk primi içerdiklerinden hazine tahvili faizlerinden daha yüksektir.
    çok teşekkür ederim saygılar
    Batık ayıyım poz açacak halim yok

  6. #8150
     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    TUİK verisiyle memur ve emekli maaşlarına enflasyon güncellemesi yapılıyor,daha da ötesi Özel sektör de maaş güncellemesi yaparken TUİK verisini referans alıyor.
    ÜFE ise "yeniden değerleme oranı" hesabında dikkate alınıyor,devletin verdiği tüm hizmetlerden aldığı vergi ve harçlar yıllık olarak bu oranda arttırılıyor.Ne kadar yüksek olursa hükümetin bütçe gelirleri için o kadar fazla gelir sağlıyor.
    TUİK verisinin düşük olması ise, hükümetin memur ve emeklilere yaptığı ödemeleri dolayısıyla satınalma güçlerini reel olarak düşürüp,buradan sağlanan kaynak ile,toplumun başka kısımlarına(sosyal yardımlar olarak kendi seçmen tabanına,kendine yakın işadamlarına,kendine yakın vakıf ve cemaatlere) bu kesim üzerinden gelir transferi yapmasına imkan sağlıyor.
    Bilgilendirme için teşekkür ederim.

  7. Sn. Deniz hocam;

    https://gazetemanifesto.com/2020/inc...ddiasi-362616/

    bu haber ve iddia ortalıkta çok dolandı ama swab konusunda bu şekilde bir sistemi anlayamadım bizi aydınlatır mısınız? mümkün mü?

    Benim daha önceki izahlarınızdan anladığım belli bir zaman için karşılıklı bir ödünç alma yerel para birimleri arasında artı enflasyon ve değer kaybını karşı tarafın borcuna üzerine ekleme gibi bir alış veriş.

  8. SN. Deniz hocam;

    Biz müteşekkir olduğumuz hesaplamalarınız sayesinde gerçekte neler olduğunun farkına varıp bir çok hesaplamayı sizden öğrendik.

    Bu açıdan MB rezervlerini yakınen takip ediyoruz. Anlamadığım durum bu brüt rezervin yüksek gösterilmeye çalışılması sadece 128 milyar dedikodularına son verip tabanı mı kurtarmak yoksa swabla olduğundan bu durumda bu rakamın net rezervler ekside iken 50 veya 100 milyar usd olmasının herhangi bir faydası var mı yoksa kuru aksiyon mu? bu konuda ülkece itibar kaybediyor muyuz? (rezerv ekside iken swab arayışı malum gazetecinin katar daki sorusu vs.)

    Saygılarımla.

    https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiy...-dolar-1891069

    Son dakika | Katar ziyareti sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Rezervlerimiz inşallah daha da artacak. Rezervlerde son rakam 124 milyar dolar. Şu anda bu rezerv miktarı, herhangi bir korkuya yer olmadığının bir alametidir" dedi.

Sayfa 1019/2460 İlkİlk ... 1951991996910091017101810191020102110291069111915192019 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •