Sayın Valentine nazik ve samimi cevabınız ve kararlarımı tekrar sorgulamamı sağlayan sorularınız için teşekkür ederim. Sırasıyla ve dilim döndüğünce kendi bakış açımı izah edeyim.

Bir hissenin fiyatı bir iki yıllık vadelerde hak ettiğinin çok altında kalabilir. Sonuçta hisse fiyatları kısa vadede firmanın değerinden ziyade insanların hisse ile alakalı ne düşündüğüne daha çok bağlıdır. Fakat uzun vadede hisse fiyatları gerçekten de firmanın değerine yakınsayacaktır. Patronun RYGYO özelinde fiyat hareketlerinde dahli olup olmadığını bilmem imkansız. Sizin dediğiniz gibi spekülatif işlemlerle patronlar tarafından hissemizin fiyatının baskılandığını kabul etsek bile bu benim için uzun vadede ancak avantaj olur ki bunu daha detaylı yazımın sonunda açıklayacağım. Sadece benim buna ilişkin bir çıkarımım olmadığını yazdım bir önceki yazımda. Şu anda da bunu en iyi ihtimalle bilemeyeceğimizi ancak bu durumun eğer hisseyi uzun vade tutmayı düşünüyorsak aleyhimize olmadığını söyleyerek özetleyebilirim. Ayrıca, araştırmamı yaparken şuna dikkat ettim patronların dürüstlüğüne karine teşkil etmesi açısından: Reysaş Lojistik AŞ'ye olan kiralamalar ile ilişkili olmayan firmalara yapılan kiralamalar arasında fark var mı yok mu? Yani RYGYO'dan ana firmaya etik olmayacak şekilde kaynak aktarılıyor mu? Bunun böyle olmadığını, aynı deponun farklı alanlarının kiralandığı depolardaki anlaşmalarda diğer firmalar m2 başına ne kadar ödüyorsa Reysaş Lojistik'in de m2 başına aynı tutarı ödediğini gördüm. Dediğim gibi yönetim olumsuzluğu benim için sizden farklı şekilde fiyat hareketlerinden ziyade firmanın düzgün, dürüst ve değer artırıcı şekilde yönetilip yönetilmediğiyle alakalı ve tekraren yazmakta sakınca görmüyorum, bu anlamda yönetimsel olarak bir sorun olmadığını düşünüyorum.

İkinci paragrafınızda Sn. Durmuş Döven'in şirketi büyüttüğü ve değer kattığına katıldığınızı belirtmişsiniz. Ben de aynı şekilde düşünüyorum ve bir önceki yazımda temelde bunu ifade etmiştim. Sizin itiraz ettiğiniz nokta olan bunu yatırımcıyla paylaşmaması kısmına gelince, sanırım nakit temettü dağıtımını kastettiniz. Bu görüşünüze katılmıyorum. Sebebine gelirsek, firmanın özkaynaklarının büyümesi aslında fiyata yansımadığı durumda dahi bizim için değer yaratmaktır. Bu seneki İzmir Bayındır arsasının alınıp henüz depo bile inşa edilmeden, bitirildiğinde 5 yıllığına CarrefourSA'ya kiralanması, üstelik henüz ilk yılının kirasıyla sadece %25'i peşin olarak ödenmiş arsanın maliyetinin tamamının çıkarılması kanaatime göre nakit temettüden daha faydalıdır. Çünkü biz bu şartlarda anlaşma yapamayız bize verilen nakit temettü ile. Üstelik vergiye de tabi olacağı için bir kısmını devletle paylaşmamız gerekir ki bu durumda daha da dezavantajlı olur. Sonuç olarak firma değer yarattığı ve güzel bir büyüme oranı yakaladığı sürece kar payı dağıtmak yerine yatırım yapması benim açımdan kesinlikle olumsuz bir durum değil. Depoların talebi karşıladığı noktada kar payı dağıtılmazsa ben de sizin gibi düşünmeye başlayabilirim ancak onun için henüz zaman olduğunu düşünüyorum.

Ana firmaya ortak olmadığım için açıkçası hazirun cetveli ile ilgili durumu bilmiyorum, ancak sebebini yatırımcı ilişkilerine sorarsanız ve cevabı paylaşırsanız ben de bu konuyla ilgili bilgimi artırmış olurum. Sn. Mohnish Pabrai'nin firmaya yatırım yapmasını önemsediğimi yazmıştım. Kendisi hala ana firmanın %30 ortağı. Dhandho Investor kitabında yatırım felsefesini yazı gelirse kazanacağı tura gelirse kaybetmeyeceği varlıklara yatırım yapmak olarak özetliyor. Ayrıca Reysaş ile ilgili youtubeda bulabileceğiniz bir konuşmasında ki önceki yazımda belirttiğim gibi aslında RYGYO'nun iş modelini anlatıyor, depoların kurulum maliyetinin dahi firmanın piyasa değerinin çok çok üzerinde olması sebebiyle bu yatırımın az önce özetlediğim felsefeye çok uygun olduğunu söylüyor. Yani özetle Hint asıllı birilerinin hisseye sahip olmak istemesinin ötesinde bir sebeple önemsiyorum bu durumu. Zaten bunlara gerek yok aslında, aynı hesabı ben de yaptığım zaman aynı sonuca ulaştım, muhtemelen siz de yaptığınızda aynı sonuca ulaşıyorsunuz. Fakat fiyata yansımıyor uzun süredir ve bununla ilgili kızgınsınız belki. Biraz da birlikte sabredeceğiz artık

Bedelli konusuna kesinlikle katılmıyorum. Firmanın döviz kredilerini ödemek için bedelli sermaye artırmış olması bence aksine inanılmaz olumlu bir gelişme oldu benim açımdan. Şöyle eleştirebilirsiniz belki, onu anlarım. Kira kontratları yabancı para üzerinden düzenlenemediğinden beri yabancı para risklerini azaltsalardı, bana mı sorup borçlandılar. Haklı da olursunuz bence ama sonuç olarak bu firma yabancı para riskiyle kur şokuna yakalandı ve bir şey yapılmalıydı. Yabancı para gelirler yokken hedge etmeden yabancı para borçlanmak ne kadar hata idi ise borçları kapatmak için bedelli sermaye artırımı da o kadar doğruydu bence.

İmtiyazlı hisseler konusuna şöyle açıklık getirelim, burayı okuyanlar yanlış bir izlenime kapılabilir aksi takdirde. Bu hissede imtiyazlar kar payı dağıtımında yok. Yalnızca yönetimsel anlamda var. Dolayısıyla DEVA ya da benzer durumdaki hisselerdeki gibi yarın temettü dağıtılacağı zaman yatırımcının mağdur edileceği bir durum yok. Ben yöneteceğim demiş patronlarımız firmayı kurarken ki benim de buna itirazım yok. Çıkrıkçı yokuşunda başlayan ticaret hayatında sıfırdan bu noktaya gelen adamdan daha iyi yönetme iddiam olamaz zaten. Dolayısıyla imtiyazlı hisse konusunda size katılmıyorum, çünkü kar payı dağıtmayla ilgili bir imtiyaz yok.

Bu arada firmanın fiyat hareketlerinin değerini yansıtmaması konusuna gelirsek, bence firma bu seneki kadar hiç iyi olmamıştı. Çünkü yabancı para borcu vardı örneğin. Dolayısıyla daha uzun süre bu fiyatlarda kalamayacağını öngörüyorum. Yakın zamanda değerini yansıtacağı yerlere geleceğini düşünüyorum. Fakat başta da belirttiğim gibi, keşke bu fiyatlardan daha fazla alabilmeme imkan verecek ölçüde kalsa isterim.

Sizin sorularınızı yanıtladıktan sonra şöyle bir örnekle konuyu bir çok yönüyle ele alabileceğimi düşünüyorum. Enflasyonist ortamda 1.000.000 değerinde bir ev aldınız diyelim. Normalde beklediğiniz sene sonunda en azından enflasyon kadar değerlenmesi. Etrafınızdaki evler için de gerçekten de o şekilde teklifler yapılıyor, ancak sizin evinize bir türlü istediğiniz fiyat verilmiyor. Hatta bazı günler aldığınız tutarın bile altı teklif ediliyor ve sinirleniyorsunuz. Siz de satmıyorsunuz haliyle. Bu durumda patrona, bankaya, emlakçıya kızmanıza gerek olmadığı kanaatindeyim. Sizin belirlediğiniz değer neyse, onu teklif eden biri olmadığı sürece satmak durumunda değilsiniz neticede. Bunun için tabi acil nakit ihtiyacınızın olmaması gerekir.

Umarım uzun vadede tüm ortaklarımızla birlikte iyi bir kazanç elde ederiz. İyi akşamlar ve saygılar.