nebati de her türlü pozisyona hazırım demişti
acabamı demekten kendimi alamıyorum
Sedat Peker, Mehmet Ağar ın Azerbaycanlı gazeteciye verdiği röportajdan sonra ifşalarında yeni sayfalar açtı. Bunlardan biri; uyuşturucu kaçakçısı Orhan Adıbelli nin 4 Ağustos 2020 de Kayseri deki şirketinin bahçesinde öldürülmesi. Suç örgütü lideri Sedat Peker bu cinayet sürecinde Mehmet Ağar ve oğlu Tolga Ağar ın rolü olduğunu iddia ediyor. Azmettiricinin Tolga Ağar ın ortağı, uyuşturucu kaçakçısı Murat Boyracı olduğunu ve cinayetin karanlıkta bırakıldığını öne sürüyor.
Mafya karanlığına boğulmuş ülkede yeterince gündem olmayan Orhan Adıbelli cinayetini anlatalım:
Orhan Adıbelli aslen Yozgatlı, 1970 doğumlu.
Hollanda nın ikinci büyük şehri Rotterdam da yaşıyordu. Çok şık giyinmesiyle dikkat çeken bir adamdı, iki çocuğu ve eşiyle sıradan bir aile babası gibiydi. Barendrecht isimli kasabada bir şirketi vardı. Şirket binası o kadar sade döşenmişti ki ticari faaliyetini ilk bakışta anlamak zordu. Resmi kayıtlarda meyve-sebze ithalat ve ihracatı yaptığı yazıyordu.
MASKENİN ARKASINDAKİ BARON
Bunlar Orhan Adıbelli nin görünen yüzüydü. Maskenin arkasında büyük bir uyuşturucu baronu vardı. Hollanda, Belçika ve Almanya daki limanların çevresinde çok sayıda gizli ofisi vardı. 30 lu yaşlarında Güney Amerika daki kartellerle uyuşturucu ağını kurmuştu. Kokainin en değerli pazarı olan Avrupa ya ulaşmasının önemli bir aktörüydü.
2011 de çok cüretkâr bir hamle yapmak üzereydi. Artık limanlarda rüşvet dağıttığı ve mal ı yakalatma riski yüksek yöntemlerle yetinmeyecekti. Kartellerle birlikte uyuşturucuyu limanlardan Avrupa ya sokmak için bilişim teknolojisinden faydalanmayı planlıyordu. Hollanda da casusluk sistemleri üzerine çalışan Ahmet O. ile hareket ediyordu.
DEV LİMANA KORSANLARLA SIZDILAR
Hollanda medyasında yer alan bilgilere göre; Belçikalı iki bilgisayar kurdu ile projelerine milyonlarca avro yatırım yapacaklarını söyleyerek buluştular. Daha sonra onları ölümle tehdit ederek dev limanları hackleyecekleri yazılımları hazırlamaya zorladılar.
İlk hedefleri Avrupa’nın ikinci en büyük limanı olan Belçika daki Anvers ti. Büyük nakliye şirketlerinin limandaki ofislerine dinleme cihazlarını ve bilgisayarlarına sızmak için gerekli cihazları yerleştirdiler. Amaçları; Güney Amerika da uyuşturucu yerleştirilmiş konteynerleri limanda teslim almak için gerekli ve tek seferlik PIN kodunu önceden öğrenmekti. Bu sayede konteynerdeki eşyayı sipariş eden şirketten önce limanda adamları alabilecek ve içindeki uyuşturucuyu götürebileceklerdi.
Ve başardılar. 2012 de Anvers Limanı ndaki nakliye şirketi çalışanları bilgisayarlarının yavaşlamasından şikâyet ederken baronunun adamları limanda PIN kodunu göstererek konteynerleri aldı. Elbette konteyner hırsızlığı kısa sürede dikkat çekti ama çetenin PIN kodlarını nasıl aldığı belirlenemiyordu. Soruşturmadaki tespitlere göre; bu sırada en az 3 ton kokain ile bir ton eroin kaçırmışlar ve yüz milyonlarca avro kazanmışlardı. Hatta 2012 sonbaharında limanda bir konteyneri alamadılar ve TIR ı, otoyolda ateş açarak durdurdular. Konteynerden kokain paketlerini alarak izlerini kaybettirdiler.
Polis 2013’te operasyon yaptığında Orhan Adıbelli ve Ahmet O. Türkiye’ye kaçmıştı. Polis operasyon bilgisinin onlara sızdığını düşünüyordu. 2 bilgisayar korsanı yakalandı. İfadelerinde limanı hackledikleri sistemi detaylarıyla anlattılar. Orhan Adıbelli ve Ahmet O.’nun kullandığı mekânlarda sadece polisin kullandığı dinleme ve takip sistemleri de bulundu.
BARONU TÜRKİYE DE KİMLER KORUDU?
Avrupa medyası, limanı hackleyen baronların haberleriyle çalkalanırken Orhan Adıbelli, Türkiye deydi. Aylar sonra büyük yatırımcı olarak gazete sayfalarında, internet sitelerindeydi. Yurtdışından getirdiği on milyonlarca avro ile Kocaeli, Konya ve Kayseri de yatırımlar yapıyordu. Ailesiyle yerleştiği Kayseri de çimento fabrikası kurmuştu.
Avrupa nın ünlü uyuşturucu baronu, Türkiye de nasıl bu kadar kolay kara parasını aklayabildi? Elbette devletin haberinin olmaması imkânsız. Hatta Avrupa Polisi nin bilgi paylaşımında bulunduğuna da şüphe yok.
Peki; Orhan Adıbelli yi kimler korudu? Bu koruma kalkanı nasıl kalktı?
İddialara göre; Orhan Adıbelli, Türkiye de para saçarken Avrupa da milyonlarca avrosu ve henüz satılmamış uyuşturucu paketleri kalmıştı. Bunların peşindeydi. Ama etrafındaki çemberin daraldığını da biliyordu. Hollanda da iş yaptığı uyuşturucu kaçakçısı 58 yaşındaki Cevat Bozdağ, 6 Haziran 2020 de öldürüldü. Sivas taki cenaze töreninde Adıbelli nin tedirginliği belli oluyordu. Sadece iki ay sonra, 4 Ağustos 2020 günü gündüz vakti sahibi olduğu Kayseri Çimento A.Ş. nin bahçesinde 26 yaşındaki Emrah Yıldırım koşarak yanına yaklaştı ve defalarca tetiğe bastı.
Orhan Adıbelli öldü, katil kayıplara karışmıştı. 10 gün sonra yakalandı. Tetikçi ilk ifadesinde cinayeti 2 milyon avro karşılığında işlediğini, 200 bin TL yi elden aldığını, geri kalan paranın Almanya daki teyzesine verilmesi için anlaştığını anlattı. Kendisini azmettiren kişinin Sadık Onur Mert olduğunu anlatan tetikçi Eğer yakalanırsam Cevat Bozdağ ın adını vermemi bana söylediler dedi.
Bu bilgilerle 3 ay içinde iddianame hazırlandı. Ama derin cinayetin arkasındaki bağlantılar karanlıkta bırakılmıştı.
Maalesef mafya bataklığına sürüklenmiş Türkiye de yargı eliyle bu önemli cinayetlerin tamamen aydınlatılmasından yoksunuz. Elbette; bu durum; gazetecilerin resmi belgeler, polis ve savcılık tespitleriyle hakikate ulaşmasını engelliyor.
https://www.birgun.net/haber/50-mily...inayeti-393378
“ Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Mustafa Kemal Atatürk.
>>> FORUM KURALLARIMIZ <<<
16.4879 güzel iniyor yine.
memlekette kadın kıtlığımı var ki bu ceolar birbirini dürtmüş töbe töbe![]()
Batık ayıyım poz açacak halim yok
Yer İmleri