Trump'ın gümrük vergileri Türkiye için avantaja dönüşebilir - Ticimax
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Trump'ın ek gümrük tarifelerinin e-ticarette küresel tedarik zincirine nasıl yansıyacağı merak konusu. Sektör paydaşlarının gündeminde, Türkiye'deki e-ticaret oyuncuları için nasıl riskler doğurur ve e-ticaret firmaları için mali yük oluşturur mu gibi sorular var.
Trump döneminde devreye giren ek gümrük tarifelerinin, küresel tedarik zincirinde dalgalanmalara yol açtığını ve bu dalgaların elbette Türkiye'deki e-ticaret oyuncularını da etkileyebileceğini ifade eden Ticimax CSO'su Ceyhun Turan, "Özellikle ithalata dayalı çalışan firmalar, ürün maliyetlerindeki artış ve tedarik sürelerindeki uzama nedeniyle karlılık konusunda zorlanabilir. Lojistik maliyetlerinin yükselmesi ve alternatif tedarikçilerle çalışma ihtiyacı da operasyonel yükü artırabilir. Ancak bu tabloyu bir risk kadar fırsat olarak da görmek mümkün. Türkiye'deki e-ticaret firmaları, bu gelişmeleri yerli üreticilerle daha yakın çalışmak, tedarik zincirini çeşitlendirmek ve dijital ihracat stratejilerini güncellemek için bir fırsata çevirebilir. Doğru adımlar atıldığında, bu süreç daha sürdürülebilir ve esnek bir büyüme modeli oluşturmak için bir dönüm noktası olabilir" dedi.
ÇİN'İN BOŞALTTIĞI ALANI TÜRK ÜRETİCİ DOLDURABİLİR
Trump yönetiminin, 2 Mayıs'tan itibaren Çin'den gelecek küçük paketlere uygulanan vergiyi yüzde 120'ye çıkarmasının da Çin menşeili ürünlerin ABD pazarında dezavantajlı hale gelmesine neden olması bekleniyor. Bu durumun Türkiye menşeili ürünlere ilgiyi artırabileceğine işaret eden Turan, "Çünkü bu durum Çin menşeli ürünlerin ABD pazarında rekabet gücünü ciddi şekilde zayıflatıyor. Dolayısı ile tedarikçiler ve e-ticaret satıcıları için alternatif kaynak ülkeler arayışını hızlandırabilir. Türkiye, bu noktada stratejik bir avantaja sahip olabilir. Çünkü Türkiye, hem üretim kapasitesi hem de coğrafi konumu ile AB ve ABD'ye görece hızlı erişim sağlayabilen, gümrük avantajları açısından Çin'e kıyasla daha uygun maliyetli olabilecek bir alternatif olarak öne çıkıyor. Özellikle tekstil, ev ürünleri, takı, doğal kozmetik gibi kategorilerde Türkiye menşeili ürünlerin ABD'li satıcılar ve tüketiciler nezdinde daha cazip hale gelmesi mümkün. Eğer Türkiye'deki üreticiler ve e-ihracat yapan firmalar bu fırsatı doğru şekilde değerlendirirse, ABD pazarında Çin'in boşalttığı alanları doldurabilirler. Bu da e-ticaret altyapı sağlayıcıları olarak bizim için, hem ABD pazarına yönelik çözümler geliştirme hem de Türk firmaların uluslararası pazarlara entegrasyonunu hızlandırma adına önemli bir fırsat doğurur" diye konuştu.
TÜRKİYE LEHİNE BİR AVANTAJA DÖNÜŞEBİLİR
Trump yönetiminin Çin'den gelen küçük paketlere uyguladığı yüksek vergiler ve artan posta maliyetlerinin, özellikle Temu, Shein, AliExpress gibi Çin merkezli e-ticaret devlerinin ABD pazarındaki rekabet gücünü zayıflatabileceğine de vurgu yapan Turan unları aktardı:
"Bu gelişme, düşük fiyat ve hızlı gönderim üzerine kurulu iş modellerini sarsarken, alternatif tedarikçi arayışını da hızlandırıyor. Türkiye hem coğrafi konumu hem üretim kapasitesiyle bu noktada önemli bir fırsat yakalayabilir. Yerli e-ticaret platformları ve üreticiler, lojistik ve dijital altyapılarını güçlendirerek bu boşluğu doldurabilir, özellikle ABD ve Avrupa pazarlarında daha görünür hale gelebilir. Bu süreç, doğru stratejilerle yönetildiğinde, küresel oyuncularla rekabette Türkiye lehine bir avantaja dönüşebilir."
İnsan hiçbir şeyle gelir. Her şeyin peşine düşer.
Sonra, her şeyi bırakıp hiçbir şeyle gider. ...Majhul
şimdi şu 50 milyar dolar YAKMA işine gelelim
bu dolar yakma değil... MERKEZ BANKASI'nın Türkiye'yi soydurma işlerine devam etmesidir.
burada yazmıştım... özetleyeceğim
tefeci 50 milyar dolar mb'ye verdi... 1,6 katrilyon aldı... mb'de 50 milyar dolar var
% 50 faize koydu
para şimdi... 2,4 katrilyon...
bu TL dolara çevrilip kaçılacak... nasıl olacak ? bir bahane uydurmak lazım
''2,4 katrilyonu mb'ye götürüp, ver benim dolarımı '' dediler
2,4 / 38 = 63,15 milyar dolar
tefeciden 1 sene önce 50 aldın... şimdi 63,15 veriyorsun...
işte buna YÜKSEK FAİZ, DÜŞÜK KUR... soygunu denir.
13,15/50 = 26,3
Türkiye'de dolara % 26,3 reel kar veriyorsun...
bu yüzden buna dolar yakma değil...
''dolar yatırımcısının % 26,3 reel karını alması'' denir.
Türkiye'de ekonomik krizler
Türkiye'de finansal krizler ya da ekonomik krizler makro ekonomik yapının bozulmasıyla ortaya çıkan buhran dönemleridir. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sonrası yaşanan başlıca krizler; 1946, 1958, 1960, 1974, 1980, 1982, 1990, 1994, 2001, 2008-2012 ve 2018-(günümüz) krizleridir.
2001 krizi
Ana madde: 2001 Türkiye ekonomik krizi
2001 Türkiye ekonomik krizi ya da Kara Çarşamba, Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden biridir. Millî Güvenlik Kurulu toplantısında cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile başbakan Bülent Ecevit arasındaki siyasi kriz bir anda tüm ülkeyi etkisi altına alan ekonomik bir krize dönüşmüştür. Türkiye'nin Şubat 2001 finansal krizi, beklenmedik ölçüde ekonomik daralmayla sonuçlanmanın ötesinde, ülkenin orta vadeli perspektifini değiştiren yeni koşulları da beraberinde getirmiştir.[7]
Ekonomik beklentilerin olumsuzlaştığı bir ortamda, Hazine'nin yüklü bir borç itfası öncesinde 19 Şubat 2001'de beklenmedik siyasi gerginlikler yaşandı. Kriz, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki tartışmayla patlak verdi. 21 Şubat 2001 tarihli toplantıda Sezer'in Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlatması olayından hemen sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda %18,1 oranında düşüş yaşandı gecelik faizler %7500'e kadar yükseldi. Daha sonra "dalgalı kur" sistemine geçilmesi yönünde karar alındı. Başbakan'ın "devlet yönetiminde kriz var" açıklamasıyla birlikte mali piyasalarda panikle başlayan süreç, yerli parayı savunmak için gecelik faizlerin çok yüksek oranlara ulaşmasına rağmen, yerleşiklerin yoğun döviz talebi nedeniyle Merkez Bankası'nın 5 milyar dolarlık döviz satışıyla sonuçlandı. Kamu bankalarının likidite ihtiyacının karşılanamaması, ödemeler sistemini kilitleyecek boyutlara ulaşmıştı. Banka sistemindeki büyük çöküşü önlemek için TL'nin yabancı para birimleri karşısındaki değeri dalgalanmaya bırakıldı.[8] Bir gün önce 670 bin TL olan dolar 1 milyon TL'yi aştı. Bunun sonucunda yabancı bankalar vadesi gelmemiş kredilerini geri çekmeye başlayınca 21 Şubat'ta bankalar arası para piyasasında gecelik faiz %6200'e kadar çıktı.[9][10] Yapılan bu örtülü devalüasyon ile, TL'nin değeri %40 civarında düştü. Devletin borcu da 29 katrilyon TL arttı.[kaynak belirtilmeli]
Yapılan detaylı inceleme sonucunda reel ekonomide arz ve talep yönlü daralma meydana geldiği için, krizden çıkışın Türkiye'nin eski krizlerinin aksine birkaç haftada olmayacağı görüşü yaygınlık kazandı.
https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%B...onomik_krizler
İnsan hiçbir şeyle gelir. Her şeyin peşine düşer.
Sonra, her şeyi bırakıp hiçbir şeyle gider. ...Majhul
biz bile vopta poz alıyoruzda karı gördümmü alıyoruz paramızı..
ingiliz tefecileri neden almasın ? onlarda alıyor
2001 yılında dolar faizi %28-35 lere kadar yükselmişti.
YTD
İnsan hiçbir şeyle gelir. Her şeyin peşine düşer.
Sonra, her şeyi bırakıp hiçbir şeyle gider. ...Majhul
Yakın zaman kriz daha berbattı. O faizden fazlasını peşin verdiler. Trink.
Psikolojik YAS süreci
1.İnkâr 2.Kızgınlık/öfke 3.Pazarlık 4.Depresyon 5.Kabullenme
Yer İmleri