Sayfa 2476/2478 İlkİlk ... 1476197623762426246624742475247624772478 SonSon
Arama sonucu : 19821 madde; 19,801 - 19,808 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. #19801
    Ons Altın, geçtiğimiz haftayı ABD – AB ticaret haberleri ve Temyiz Mahkemesi tarafından geçici olarak askıya alınan ABD Ticaret Mahkemesi’nin kararının etkisiyle %2 değer kaybıyla 3.289 seviyesinden tamamladı. Değerli maden yeni haftaya ise güçlü başladı. Yükselişte, Trump’ın çelik ve alüminyum tarifelerini %50’ye çıkarma planı, Rusya-Ukrayna savaşının İstanbul’daki barış görüşmeleri öncesi yeniden alevlenmesi ve ABD ile Çin’in karşılıklı olarak birbirlerini ticaret anlaşmasını ihlal etmekle suçlamaları etkili oldu.
    Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret, bilgisizlere aldırış etme.

  2. #19802
    Alıntıdır:

    "Bundan çok uzun yıllar önce İktisada Giriş dersinde Taner Berksoy kısa bir tanışma sonrası derse iktisatın ana konusunun kıt kaynakların sınırsız ihtiyaçlar karşısında kaynak dağılımında optimum çözüm aramak olduğunu söyleyerek başlamıştı. Bu sözleri aynı zamanda ünvirsite yaşamımda ilk aldığım ders notuydu. Bu yüzden aklımda çok iyi yer etmiştir.O ilk anda basitmiş dediğim şey esasında en zor problemerden birisi olduğunu her geçen yıl daha iyi anladım

    Her ekonomik sistem bu soruya değişik açılardan yaklaşır. Hali hazırda dominant olan kapitalist sistemin dinamik yapısının temel dayanaklarından birisi verimsiz firmaların sistem dışına itilmesi ve kaynakların daha üretken, yenilikçi aktörlere kanalize edilmesi.

    Ancak günümüzde uygulanan birçok ekonomik politika, bu mekanizmanın doğal işleyişşni bozmakta, sistemdeki verimsizlikleri yapısal hale getirmektedir.

    Yüksek enflasyonist ortamlarda, fiyat sinyalleri bozulur ve kaynak tahsisi etkinliğini kaybeder. Girdi maliyetlerindeki öngörülemezlik ve finansman maliyetlerinin dalgalanması, özellikle KOBİ düzeyindeki üretici firmaları karar alma süreçlerinde zorlar. Bu ortamda, maliyet enflasyonuna karşı tampon görevi görebilecek ölçek ekonomilerine sahip olmayan firmalar sistemde tutunamazken; politik bağlantıları veya geçici teşviklerden faydalanan zombi firmalar yaşamaya devam ederler.

    Zombi firmalar, ne sermaye ne de işgücü piyasasında optimal sonuçlar üretir. Ancak batmalarına izin verilmediği için, hem finansal aracılık sisteminde risk transferini bozmakta hem de daha verimli firmaların erişebileceği kaynaklara erişimlerini kısıtlamaktadırlar. Bu, makro düzeyde toplam faktör verimliliğini aşağı çekerken, mikro düzeyde girişimcilik dinamizmini bastırır.

    Günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli müdahaleler -örneğin geçici vergi indirimleri, sübvansiyonlu kredi mekanizmaları, fiyat kontrolleri - sistemin yapısal sorunlarını çözemez, yalnızca ertelenmesine neden olur. Bu tür müdahaleler, Schumpeterci mekanizmanın temel dayanağı olan "yaratıcı yıkımı" baskılayarak, uzun vadede inovasyonu ve rekabet gücünü zayıflatmaktadır.

    Dolayısıyla, sürdürülebilir büyüme için gerekli olan kaynakların etkin dağılımı esası , kısa vadeli politik kaygılarla yer değiştirmiş durumda. Enflasyonla mücadelede nominal göstergelere odaklı bir yaklaşım, reel ekonomideki verimlilik sorunlarını maskeler ve orta-uzun vadede sistemik kırılganlıkları artırır.

    Sonuç olarak, ekonomik sistemin doğal seleksiyon sürecine geri dönmesi için politika yapıcıların yaratıcı yıkımı teşvik eden bir çerçeveye dönmeleri gereklidir. Bu, kısa vadede sosyal ve politik maliyetler doğurabilir; ancak uzun vadede sermayenin, emeğin ve inovasyonun daha etkin kullanımıyla sürdürülebilir bir kalkınma patikasına geçiş sağlanabilir.

    Bunları demenin yapmasından çok daha kolay olduğunun farkındayım. Nihayetinde atasözümüzde olduğu gibi sırtımda yumurta küfesi yok. Tüm bunlar ancak sosyal uzlaşı ile mümkün. O sosyal uzlaşı olmadıkça bir gün duvara çarpana kadar enflasyon da devam eder verimsizlik de."
    İmza...

  3. Müsadenizle bir kaç kısa yorumum olacak.

    Öncelikle iktisatta kıt kaynak anlayışı dünyadaki bütün varlıkları önceden verili (adeta ve özellikle kendilerine) tanrı hediyesi gibi gören liberal kolaycılığın görüşü ve aslında tercihi. Bir diğer ifadeyle üretim ve yaratımda emeğin rolünü görmezden gelen bir anlayışın sonucu. Halbuki doğanın hazır olarak verdikleri hariç her şey insan yapımı ve ekolojik yıkımın sınırlarının uzağında kalındığı müddetçe (ki gelişen teknoloji her gün daha fazla sürdürülebilir kaynağa erişim imkanı yaratıyor) kaynakların sınırsıza yakın bollukta olması oldukça mümkün ve çok yakın.

    İkinci olarak sosyalizmin pratikte onlarca hatayla birlikte deneyimlendiği zamanlarda yaşamış ve kendisini de Marxist düşüncenin bir ardılı olarak görmüş Schumpeter, yaratıcı yıkım tezini liberalizmin ilkel rekabet varsayımını doğrulamak için geliştirmedi, bilakis onun yaratıcı yıkım dediği şey klasik rekabette kar marjlarının düşmesi ile değil bu tezi aşan bir görüşle ve aksine teknolojik yeniliklerin yakalanamaması ile ilgiliydi. Yazı bu yorumu ile oldukça zorlama ve teorisyeninin kastının aksini işaret eder bir tarzda yazılmış.

    Saygılar.

     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Alıntıdır:

    "Bundan çok uzun yıllar önce İktisada Giriş dersinde Taner Berksoy kısa bir tanışma sonrası derse iktisatın ana konusunun kıt kaynakların sınırsız ihtiyaçlar karşısında kaynak dağılımında optimum çözüm aramak olduğunu söyleyerek başlamıştı. Bu sözleri aynı zamanda ünvirsite yaşamımda ilk aldığım ders notuydu. Bu yüzden aklımda çok iyi yer etmiştir.O ilk anda basitmiş dediğim şey esasında en zor problemerden birisi olduğunu her geçen yıl daha iyi anladım

    Her ekonomik sistem bu soruya değişik açılardan yaklaşır. Hali hazırda dominant olan kapitalist sistemin dinamik yapısının temel dayanaklarından birisi verimsiz firmaların sistem dışına itilmesi ve kaynakların daha üretken, yenilikçi aktörlere kanalize edilmesi.

    Ancak günümüzde uygulanan birçok ekonomik politika, bu mekanizmanın doğal işleyişşni bozmakta, sistemdeki verimsizlikleri yapısal hale getirmektedir.

    Yüksek enflasyonist ortamlarda, fiyat sinyalleri bozulur ve kaynak tahsisi etkinliğini kaybeder. Girdi maliyetlerindeki öngörülemezlik ve finansman maliyetlerinin dalgalanması, özellikle KOBİ düzeyindeki üretici firmaları karar alma süreçlerinde zorlar. Bu ortamda, maliyet enflasyonuna karşı tampon görevi görebilecek ölçek ekonomilerine sahip olmayan firmalar sistemde tutunamazken; politik bağlantıları veya geçici teşviklerden faydalanan zombi firmalar yaşamaya devam ederler.

    Zombi firmalar, ne sermaye ne de işgücü piyasasında optimal sonuçlar üretir. Ancak batmalarına izin verilmediği için, hem finansal aracılık sisteminde risk transferini bozmakta hem de daha verimli firmaların erişebileceği kaynaklara erişimlerini kısıtlamaktadırlar. Bu, makro düzeyde toplam faktör verimliliğini aşağı çekerken, mikro düzeyde girişimcilik dinamizmini bastırır.

    Günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli müdahaleler -örneğin geçici vergi indirimleri, sübvansiyonlu kredi mekanizmaları, fiyat kontrolleri - sistemin yapısal sorunlarını çözemez, yalnızca ertelenmesine neden olur. Bu tür müdahaleler, Schumpeterci mekanizmanın temel dayanağı olan "yaratıcı yıkımı" baskılayarak, uzun vadede inovasyonu ve rekabet gücünü zayıflatmaktadır.

    Dolayısıyla, sürdürülebilir büyüme için gerekli olan kaynakların etkin dağılımı esası , kısa vadeli politik kaygılarla yer değiştirmiş durumda. Enflasyonla mücadelede nominal göstergelere odaklı bir yaklaşım, reel ekonomideki verimlilik sorunlarını maskeler ve orta-uzun vadede sistemik kırılganlıkları artırır.

    Sonuç olarak, ekonomik sistemin doğal seleksiyon sürecine geri dönmesi için politika yapıcıların yaratıcı yıkımı teşvik eden bir çerçeveye dönmeleri gereklidir. Bu, kısa vadede sosyal ve politik maliyetler doğurabilir; ancak uzun vadede sermayenin, emeğin ve inovasyonun daha etkin kullanımıyla sürdürülebilir bir kalkınma patikasına geçiş sağlanabilir.

    Bunları demenin yapmasından çok daha kolay olduğunun farkındayım. Nihayetinde atasözümüzde olduğu gibi sırtımda yumurta küfesi yok. Tüm bunlar ancak sosyal uzlaşı ile mümkün. O sosyal uzlaşı olmadıkça bir gün duvara çarpana kadar enflasyon da devam eder verimsizlik de."
    İmza...

  4. #19804
    TÜİK'e göre:

    Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %35,41 arttı, aylık %1,53 arttı!...


    İTO verisinde gıda fiyatları aylık %3.24 artarken,TÜİK verisinde -%0.71 düşmüş,İTO verisinde haberleşme %0.88 artarken TÜİK verisinde -%0.71 düşmüş,eğlence kültür İTO verisinde %2.52 artarken TÜİK verisinde %1.94 artmış.

  5. #19805
    yazdıklarım tamamen kişisel yorumlarım olup hiçbir şekilde yatırım tavsiyesi değildir ... sizi mutlu edecek ninja yolunu kendiniz çizmeniz dileğiyle...

  6.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Alıntıdır:

    "Bundan çok uzun yıllar önce İktisada Giriş dersinde Taner Berksoy kısa bir tanışma sonrası derse iktisatın ana konusunun kıt kaynakların sınırsız ihtiyaçlar karşısında kaynak dağılımında optimum çözüm aramak olduğunu söyleyerek başlamıştı. Bu sözleri aynı zamanda ünvirsite yaşamımda ilk aldığım ders notuydu. Bu yüzden aklımda çok iyi yer etmiştir.O ilk anda basitmiş dediğim şey esasında en zor problemerden birisi olduğunu her geçen yıl daha iyi anladım

    Her ekonomik sistem bu soruya değişik açılardan yaklaşır. Hali hazırda dominant olan kapitalist sistemin dinamik yapısının temel dayanaklarından birisi verimsiz firmaların sistem dışına itilmesi ve kaynakların daha üretken, yenilikçi aktörlere kanalize edilmesi.

    Ancak günümüzde uygulanan birçok ekonomik politika, bu mekanizmanın doğal işleyişşni bozmakta, sistemdeki verimsizlikleri yapısal hale getirmektedir.

    Yüksek enflasyonist ortamlarda, fiyat sinyalleri bozulur ve kaynak tahsisi etkinliğini kaybeder. Girdi maliyetlerindeki öngörülemezlik ve finansman maliyetlerinin dalgalanması, özellikle KOBİ düzeyindeki üretici firmaları karar alma süreçlerinde zorlar. Bu ortamda, maliyet enflasyonuna karşı tampon görevi görebilecek ölçek ekonomilerine sahip olmayan firmalar sistemde tutunamazken; politik bağlantıları veya geçici teşviklerden faydalanan zombi firmalar yaşamaya devam ederler.

    Zombi firmalar, ne sermaye ne de işgücü piyasasında optimal sonuçlar üretir. Ancak batmalarına izin verilmediği için, hem finansal aracılık sisteminde risk transferini bozmakta hem de daha verimli firmaların erişebileceği kaynaklara erişimlerini kısıtlamaktadırlar. Bu, makro düzeyde toplam faktör verimliliğini aşağı çekerken, mikro düzeyde girişimcilik dinamizmini bastırır.

    Günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli müdahaleler -örneğin geçici vergi indirimleri, sübvansiyonlu kredi mekanizmaları, fiyat kontrolleri - sistemin yapısal sorunlarını çözemez, yalnızca ertelenmesine neden olur. Bu tür müdahaleler, Schumpeterci mekanizmanın temel dayanağı olan "yaratıcı yıkımı" baskılayarak, uzun vadede inovasyonu ve rekabet gücünü zayıflatmaktadır.

    Dolayısıyla, sürdürülebilir büyüme için gerekli olan kaynakların etkin dağılımı esası , kısa vadeli politik kaygılarla yer değiştirmiş durumda. Enflasyonla mücadelede nominal göstergelere odaklı bir yaklaşım, reel ekonomideki verimlilik sorunlarını maskeler ve orta-uzun vadede sistemik kırılganlıkları artırır.

    Sonuç olarak, ekonomik sistemin doğal seleksiyon sürecine geri dönmesi için politika yapıcıların yaratıcı yıkımı teşvik eden bir çerçeveye dönmeleri gereklidir. Bu, kısa vadede sosyal ve politik maliyetler doğurabilir; ancak uzun vadede sermayenin, emeğin ve inovasyonun daha etkin kullanımıyla sürdürülebilir bir kalkınma patikasına geçiş sağlanabilir.

    Bunları demenin yapmasından çok daha kolay olduğunun farkındayım. Nihayetinde atasözümüzde olduğu gibi sırtımda yumurta küfesi yok. Tüm bunlar ancak sosyal uzlaşı ile mümkün. O sosyal uzlaşı olmadıkça bir gün duvara çarpana kadar enflasyon da devam eder verimsizlik de."
    İmza...
    Nereden alinti yaptiginizi yazarsaniz sevinirim

  7.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Alıntıdır:

    "Bundan çok uzun yıllar önce İktisada Giriş dersinde Taner Berksoy kısa bir tanışma sonrası derse iktisatın ana konusunun kıt kaynakların sınırsız ihtiyaçlar karşısında kaynak dağılımında optimum çözüm aramak olduğunu söyleyerek başlamıştı. Bu sözleri aynı zamanda ünvirsite yaşamımda ilk aldığım ders notuydu. Bu yüzden aklımda çok iyi yer etmiştir.O ilk anda basitmiş dediğim şey esasında en zor problemerden birisi olduğunu her geçen yıl daha iyi anladım

    Her ekonomik sistem bu soruya değişik açılardan yaklaşır. Hali hazırda dominant olan kapitalist sistemin dinamik yapısının temel dayanaklarından birisi verimsiz firmaların sistem dışına itilmesi ve kaynakların daha üretken, yenilikçi aktörlere kanalize edilmesi.

    Ancak günümüzde uygulanan birçok ekonomik politika, bu mekanizmanın doğal işleyişşni bozmakta, sistemdeki verimsizlikleri yapısal hale getirmektedir.

    Yüksek enflasyonist ortamlarda, fiyat sinyalleri bozulur ve kaynak tahsisi etkinliğini kaybeder. Girdi maliyetlerindeki öngörülemezlik ve finansman maliyetlerinin dalgalanması, özellikle KOBİ düzeyindeki üretici firmaları karar alma süreçlerinde zorlar. Bu ortamda, maliyet enflasyonuna karşı tampon görevi görebilecek ölçek ekonomilerine sahip olmayan firmalar sistemde tutunamazken; politik bağlantıları veya geçici teşviklerden faydalanan zombi firmalar yaşamaya devam ederler.

    Zombi firmalar, ne sermaye ne de işgücü piyasasında optimal sonuçlar üretir. Ancak batmalarına izin verilmediği için, hem finansal aracılık sisteminde risk transferini bozmakta hem de daha verimli firmaların erişebileceği kaynaklara erişimlerini kısıtlamaktadırlar. Bu, makro düzeyde toplam faktör verimliliğini aşağı çekerken, mikro düzeyde girişimcilik dinamizmini bastırır.

    Günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli müdahaleler -örneğin geçici vergi indirimleri, sübvansiyonlu kredi mekanizmaları, fiyat kontrolleri - sistemin yapısal sorunlarını çözemez, yalnızca ertelenmesine neden olur. Bu tür müdahaleler, Schumpeterci mekanizmanın temel dayanağı olan "yaratıcı yıkımı" baskılayarak, uzun vadede inovasyonu ve rekabet gücünü zayıflatmaktadır.

    Dolayısıyla, sürdürülebilir büyüme için gerekli olan kaynakların etkin dağılımı esası , kısa vadeli politik kaygılarla yer değiştirmiş durumda. Enflasyonla mücadelede nominal göstergelere odaklı bir yaklaşım, reel ekonomideki verimlilik sorunlarını maskeler ve orta-uzun vadede sistemik kırılganlıkları artırır.

    Sonuç olarak, ekonomik sistemin doğal seleksiyon sürecine geri dönmesi için politika yapıcıların yaratıcı yıkımı teşvik eden bir çerçeveye dönmeleri gereklidir. Bu, kısa vadede sosyal ve politik maliyetler doğurabilir; ancak uzun vadede sermayenin, emeğin ve inovasyonun daha etkin kullanımıyla sürdürülebilir bir kalkınma patikasına geçiş sağlanabilir.

    Bunları demenin yapmasından çok daha kolay olduğunun farkındayım. Nihayetinde atasözümüzde olduğu gibi sırtımda yumurta küfesi yok. Tüm bunlar ancak sosyal uzlaşı ile mümkün. O sosyal uzlaşı olmadıkça bir gün duvara çarpana kadar enflasyon da devam eder verimsizlik de."
    İmza...
    Taner Berksoy'dan yüksek lisans dersi almıştım, hatta bitirme projemin jürisindeydi. Değerli bir ekonomi hocasıdır kendisi.
    Yazdıklarım kesinlikle yatırım tavsiyesi degildir..Sadece kendi kişisel görüşlerimdir...

  8. #19808
    Wednesday June 04 2025
    03:15 PM
    US
    ADP Employment Change MAY 37K
    60K ® 115K

Sayfa 2476/2478 İlkİlk ... 1476197623762426246624742475247624772478 SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •