https://www.paraanaliz.com/2025/duny...tranc-g-124699
"Şimdi gelelim ABD'nin yaptığı hayati stratejik hataya,
2000 yılı mart ayında Demokrat Partili Başkan Bill Clinton yönetimi, Amerikan Kongresi'ne Çin ile ticareti daha da arttıracak bir yasa tasarısını sevk etti. Başkan Clinton yasa tasarısını geçirilmesi amacıyla uzun bir konuşma yaptı. Bu konuşmada Çin ve ABD arasında artan ticaretin Çin'deki sıradan insanların alım gücünü arttıracağını, ekonomik gücü artan bireylerin politikada ve sosyal hayatta daha fazla söz hakkı olacağını ve Çin'de artan bireysel refah ile demokrasinin gelişeceğini ifade etti. Clinton'ın tezlerinin dayandığı ana fikri özetleyen unutulmaz cümlesini olduğu gibi aktarıyorum:
"When individuals have the power, not just to dream but to realize their dreams, they will demand a greater say."
Amerikan başkanları Bill Clinton'dan itibaren bu temel yanılgı içinde oldular. Neredeyse kıta büyüklüğünde dev bir ülkeye dolaylı veya doğrudan muazzam bir teknoloji aktardılar. Onların aktarmadıklarını da Çinli mühendisler ve teknik insanlar, "reverse engineering" ile elde ettiler.
Bill Clinton bu konuşmayı yaptığı zaman, 2000 yılında Çin ekonomisinin büyüklüğü ABD'nin yaklaşık %12.5i (Çin 1.21 trilyon USD, ABD 10.25 trilyon USD) kadardı.
ABD'nin Çin aleyhine verdiği birikimli mal cinsinden dış ticaret açığı 2000-2024 arasında tam 6.76 trilyon USD'dir. Amerikalıların aynı dönemde servis ve hizmetler alanında (finansal, yazılımsal servisler dahil) Çin'e karşı verdiği oluşan fazlalığın toplamda yaklaşık 0.5 trilyon dolar olduğu düşünülürse, mal ve hizmet dengesi 2000-2024 döneminde toplam 6.25 trilyon USD'nin üzerinde açığa karşılık gelir.
Bu açık enflasyonla düzeltilmemiştir. Bu tutarı kabaca bugüne kadar getirdiği zaman mal ve hizmet dengesi açığı son 25 yılda yaklaşık 7.5 trilyon dolara denk gelir.
İşte Çin'i dünyanın ikinci süper gücü yapacak servet aktarımı buydu. Çin'in son 25 yıldaki gelişimini sadece bu servet ve teknoloji aktarımı etkisine bağlamak, bu karmaşık süreci basite indirgemek olurdu. Çin'in iç reformları ve stratejik vizyonu bu sürece çok önemli katkıda bulunmuştu.
Şimdi gelelim asıl kritik noktaya,
Bu servet aktarımı Amerikan doları cinsinden olduğu için ABD ekonomisi için borçlanma olanağının artmasına işaret ediyordu. Yani Çin mal ve hizmet sektöründe ABD'ye karşı verdiği fazla ile Amerikan doları cinsinden varlıklara yatırım yapıyordu.
Bu varlıklar da şüphesiz ki, Amerikan devlet ve yerel yönetim tahvilleri idi.
Batı Dünyası'nın son 25 yılda verdiği bütçe açıklarının anlamlı kısmı Japonya ve Çin tarafından böyle finanse ediliyordu. Bu bütçe açıkları Batı ülkelerinin vatandaşlarının refahını arttırdığı gibi, Çin'in ve Uzakdoğu'nun yarattığı ucuz ve bol miktarda mal da ayrıca katkıda bulunuyordu.
Bu süreç basitçe bir "recycling of trade surplus" yani dış ticaret fazlasının geri dönüşümü ya da yer değiştirilmesi değil.
ABD bu dönemde devasa derecede dış ticaret ve bütçe açığı verirken, oluşan dış ticaret açığı ülkeler arası dolar cinsinden borç-alacak ilişkisi yaratıyordu. Çin'in bu ticaret fazlasını ABD tahvili alarak, Amerikan kamu açığını finanse etmiş olması, ABD borç stoku artarken tahvil faizlerinin artmasını da engellemişti.
Ancak ideolojik olarak tamamen karşı kutupta yer alan, kıta büyüklüğündeki bir ülkeye böyle bir servet, sanayi kapasitesi ve teknoloji aktarmak büyük bir hata idi.
Bu hatayı Demokrat Partili Başkan Bill Clinton (1993-2001), Cumhuriyetçi Başkan George W. Bush (2001-2009), Demokrat Partili Başkan Barack Obama (2009-2017) sürdürdü.
ABD yönetimi Başkan Trump ile bu stratejik hatadan geriye dönmeye çalıştı. Ancak Başkan Trump'ın ilk dönemi (2017-2021) iç çekişmeler ve politik karmaşa ile geçti.
Yer İmleri