Artan

209,00 10 18:10
36,74 10 18:10
82,55 9.99 18:10
5,40 9.98 18:10
62,25 9.98 18:10
Artan Hisseler

Azalan

19,91 -9.99 18:10
713,00 -9.97 18:10
110,10 -9.83 18:10
49,00 -9.18 18:10
23,40 -8.38 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

19.329.556.703,30 18:10
17.923.256.805,16 18:10
15.640.917.764,22 18:10
11.083.995.953,40 18:10
10.014.131.104,75 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 381/381 İlkİlk ... 281331371379380381
Arama sonucu : 3048 madde; 3,041 - 3,048 arası.

Konu: Dev'ayna Masalları

  1.  Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    Mükemmel bir toparlama yapmışsınız teşekkürler.
    Gelecekle ilgili konuları ve tahminleri olasılık gücüne göre şöyle sınıflandırırım; mutlak, mümkün, muhtemel ve muallak tahminler.
    Böylece düşünceleri toparlamak kolay olur.

    Not: Çin'in gücünden söz ederken stratejik hammadde avantajını da eklemeyi unuttuk. kalifiye iş gücü, güçlü iç pazar, bağımsız finansman gücü, merkezi planlama, teknoloji, politik istikrar vs. Tabi ilave olarak Hindistan faktörü. Tüm bunlar batı dünyasının üstünlüğünü korumak için uzay konusunda çağ atlamaktan başka çaresi olmadığına işaret ediyor.
    Uzay teknolojileri derken bu konuyu biraz açmakta fayda var. Genellikle bu konu açıldığında ütopik görünen Mars hikayeleri vesaire akla geliyor. Halbuki işin pratiğinde bir çok parçadan ve katmandan oluşuyor bu.

    Launch systems diye adlandırılan uzaya fırlatma teknolojileri (roket motorları, yeniden kullanılabilir roketler, uzaya yük taşıma kapasitesi, vb alt başlıklar), uydu teknolojileri (Starlink gibi haberleşme uyduları, gözetleme ve keşif uyduları, navigasyon uyduları, iklim/afet değişimleri ve uyarıları için kullanılan uydular), uzayda kullanılan ve kullanılabilecek olan veri ve ağ alt yapısı, küresel internet teknolojileri, askerî iletişim güvenliği teknolojileri, meteoroloji, tarım ve lojistik gibi alanlarda kullanılabilecek küresel sensör ağları ve bunun oluşturacağı jeopolitik veri üstünlüğü bence pratikte hemen karşılığı olan konular.

    Uzayda madencilik ya da enerji üretimi gibi konular bence an itibariyle biraz daha ütopik duruyor. Uzay seyahatları ise maliyetleri ve kısıtlılıkları nedeniyle işin romantizm tarafı.

    Asıl hikayenin ve üstünlük oluşturacak kısmın ilk paragraftaki örnekler olduğu daha gerçekçi.

    Bu tip senaryolarda bu iş üzerinde çalışan şirketler ile devletler arasındaki çatışmaların ne boyutta olacağı da geleceğin muhtemel sorunlu alanları. Ekonomilerde çarpan etkisi oluşturabileceği, teknolojik maliyetleri azaltabileceği gibi klasik anlamda devletlerin güvenliği ve devlet-şirketler ilişkilerinin bulanıklaşması gibi risk alanları da doğurabilir. Geleceğin devlet yapılarının bugünkü gibi olmayacağını iddia etmek herhalde çok büyük bir iddia olmayacaktır, ancak bu klasik yapının yerini nelerin nasıl dolduracağı ve bunun küresel refah ve mutluluk bazında neler getireceği de şimdilik belirsiz.
    Son düzenleme : deva-i dert; Bugün saat: 14:50.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  2. - Ukrayna Rusya'nın Tambov bölgesinde Druzhba petrol boru hattını vurdu.

    Geçen de uluslarası sularda olmayan tankerlere saldırı düzenlemişti Ukrayna ve Putin dün bunlara karşılık verileceğini söylemişti.

    Bu şartlar altında sözde barış görüşmelerinin iyi yönde ilerlediğini ne kadar iddia edebiliriz?
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  3. - Kremlin: Megafon diplomasisini istemiyoruz. Görüşmeler kamuoyuna açık yorum olmadan yürütülürse verimli olma şansı daha fazladır.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  4.  Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    ABD'nin, Çin'in ulaştığı boyutu tam anlayamayanlar Rusya'nın aklından geçeni de tahmin edemezler. Üstelik burada söz konusu olan SSCB döneminden kalan ve hala süper güç olma iddiasındaki yaşlı Rus yöneticiler. Rakamlar tüm detayları içinde saklıyor ama oraya kimse bakmıyor. Belki insanlar bazı şeylerin farkında ama kafalarından belirledikleri zaman çizelgesi çok ileri tarihleri gösteriyor? Sonuçta bu savaş bir kırılma noktasına geldi ve ateşkes yüksek ihtimaller arasında değil. Sağlansa dahi bu tam olarak Rusya'nın zaferi anlamına gelecek ve Berlin duvarı yıkıldığından beri süren gerileme dönemi Rusya için yeniden resmi bir genişleme süreci anlamına gelecek. Bu bakış açısı da yetersiz zira Rusya ekonomik bir abluka altında. Hem ambargo hem de ana ihracat ürünleri olan madenlerin düşük fiyatı baskı yaratıyor, buna içerde büyüyen toplumsal hoşnutsuzluğu da ekleyelim.
    Daldan dala atlıyoruz ama şartlar böyle zira çok büyük bir değişimin belki haftalar kadar yakınında olduğumuz gerçeğini görmemiz lazım.

    Geçen hafta ne oldu da ABD panikle komik denecek bir çıkış yaptı? Ukrayna Mondros mütarekesi benzeri bir anlaşmayı kabul edecek, çok değerli topraklarından vazgeçip ordusunu dağıtacak, Nato üyeliği söz konusu olmayacak ve geriye kalan enkazı AB üyeliğine alacaklar? Hadi bu Trump show senaryosu gerçek oldu diyelim, sizce tek kuruş AB veya başka ülke fonu, yakında batı yanlısı yönetimi çökecek olan Ukrayna'ya gelir mi? Belarus gibi olacak sonu... AB'nin bu görüşmelerde olmadığını da öğrendiğimize şaşırmadık doğal olarak. Doğu Avrupa cephesini Dinyeper nehir hattında savunmak varken neden Kızıl orduyu bir anda Nato sınırına getirsinler?

    Rusya'nın katlandığı bedeller öyle ağır ki; biraz toprak için mi oldu bunlar? Barış senaryolarının hepsi Ukrayna'nın tamamen Rus kontrolüne gireceği ve kızıl ordunun Nato sınırlarına dayanacağı üzerine olmalı. Bu durum daha bir çatışmaya evrilmeden Romanya, Polonya, Macaristan ve Bulgaristan ekonomisi baskıyı hissetmeye başlayacak. Öte yandan ABD bir yana, sınır komşusu Çin karşısında da zayıf kalan Rusya'nın bir dengeleme aracına ihtiyacı olduğu açık ve tüm bunlar 1950 doğumlu yöneticilerin ömür ve sağlıklarıyla sınırlı süreçler.

    Senaryolar
    Bu savaşın aynı şekilde devam etme senaryosunda Rusların kayıplarını telafi için en az 3-4 yıl sürecek bir ağır silah yapım seferberliği başlatması lazım. İnsan gücü olarak Özbek, Kazak, Kırgız gibi ortaasyalı savaşçıları cepheye sürmesi şart. Böyle bir savaşı devam ettirecek maddi kaynaklarının, ağır ambargo koşullarında mevcut olması da gerekli. Bir başka senaryo Çin ordusuyla ortak hareket etme ancak bu pek olası değil şimdilik. 2022'den beri kara ve havada devam eden savaşın denize sıçraması olasılığı da geçen hafta yükseldi çünkü karada savaşacak güç her iki tarafta da kalmadı. Rus donanmasını harekete geçirmek çok riskli bir konu zira direkt olarak Avrupa ve ABD filolarıyla karşı karşıya gelme riski olacak. Denizde yaşanacak kayıplar toplumsal olarak da çok daha fazla ses getirecektir. Esasen deniz savaşının riski, rusya için nükleer silah kullanmaya yakın seviyede bence.

    Nükleer silah kullanma konusu ise can alıcı nokta çünkü bu seçenek 1945'ten beri devam eden nükleer güce dayalı, ABD eksenli barış sürecini yok edecek.

    Söz ettiğim riskler yeterince yüksek ve yakınsa finansal piyasalarda etkilerini görmeye başlarız.

  5.  Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    Daldan dala atlıyoruz ama şartlar böyle zira çok büyük bir değişimin belki haftalar kadar yakınında olduğumuz gerçeğini görmemiz lazım.

    Geçen hafta ne oldu da ABD panikle komik denecek bir çıkış yaptı? Ukrayna Mondros mütarekesi benzeri bir anlaşmayı kabul edecek, çok değerli topraklarından vazgeçip ordusunu dağıtacak, Nato üyeliği söz konusu olmayacak ve geriye kalan enkazı AB üyeliğine alacaklar? Hadi bu Trump show senaryosu gerçek oldu diyelim, sizce tek kuruş AB veya başka ülke fonu, yakında batı yanlısı yönetimi çökecek olan Ukrayna'ya gelir mi? Belarus gibi olacak sonu... AB'nin bu görüşmelerde olmadığını da öğrendiğimize şaşırmadık doğal olarak. Doğu Avrupa cephesini Dinyeper nehir hattında savunmak varken neden Kızıl orduyu bir anda Nato sınırına getirsinler?

    Rusya'nın katlandığı bedeller öyle ağır ki; biraz toprak için mi oldu bunlar? Barış senaryolarının hepsi Ukrayna'nın tamamen Rus kontrolüne gireceği ve kızıl ordunun Nato sınırlarına dayanacağı üzerine olmalı. Bu durum daha bir çatışmaya evrilmeden Romanya, Polonya, Macaristan ve Bulgaristan ekonomisi baskıyı hissetmeye başlayacak. Öte yandan ABD bir yana, sınır komşusu Çin karşısında da zayıf kalan Rusya'nın bir dengeleme aracına ihtiyacı olduğu açık ve tüm bunlar 1950 doğumlu yöneticilerin ömür ve sağlıklarıyla sınırlı süreçler.

    Senaryolar
    Bu savaşın aynı şekilde devam etme senaryosunda Rusların kayıplarını telafi için en az 3-4 yıl sürecek bir ağır silah yapım seferberliği başlatması lazım. İnsan gücü olarak Özbek, Kazak, Kırgız gibi ortaasyalı savaşçıları cepheye sürmesi şart. Böyle bir savaşı devam ettirecek maddi kaynaklarının, ağır ambargo koşullarında mevcut olması da gerekli. Bir başka senaryo Çin ordusuyla ortak hareket etme ancak bu pek olası değil şimdilik. 2022'den beri kara ve havada devam eden savaşın denize sıçraması olasılığı da geçen hafta yükseldi çünkü karada savaşacak güç her iki tarafta da kalmadı. Rus donanmasını harekete geçirmek çok riskli bir konu zira direkt olarak Avrupa ve ABD filolarıyla karşı karşıya gelme riski olacak. Denizde yaşanacak kayıplar toplumsal olarak da çok daha fazla ses getirecektir. Esasen deniz savaşının riski, rusya için nükleer silah kullanmaya yakın seviyede bence.

    Nükleer silah kullanma konusu ise can alıcı nokta çünkü bu seçenek 1945'ten beri devam eden nükleer güce dayalı, ABD eksenli barış sürecini yok edecek.

    Söz ettiğim riskler yeterince yüksek ve yakınsa finansal piyasalarda etkilerini görmeye başlarız.
    "...Doğu Avrupa cephesini Dinyeper nehir hattında savunmak varken neden Kızıl orduyu bir anda Nato sınırına getirsinler?..." bu soru aslında AB'nin Ukrayna'yı Rusya'ya karşı AB güvenliği açısından bir tampon bölge görmesinin tek cümleyle izahından başka bir şey değil. AB üyeliği ve/veya NATO üyeliği konusu bu işin havucu olarak kullanıldı. Ukrayna birkaç yıldır AB'nin güvenliği ve tıkanan ekonomisi için bir velayet savaşı yapıyor, bu süreç AB için bir can simidi ya da oksijen tüpü özelliği taşıyor ve barışın bu durumda AB'nin işine geleceğini hiç sanmıyorum. İki tarafta da savaşın artık sürdürülemez boyutlara geldiğinin sağır sultan bile farkında. Ancak AB bu savaşın bitmesini kesinlikle istemiyor. Enerji maliyetlerinin katlandığı, tedarik zincirlerinin dağıldığı, sanayinin ciddi bir durgunluğa girdiği, kıtanın belki de kâr yazan tek sanayi alanı olan askeri/silah sanayii ortadayken AB'nin bu sürecin bitmesine yanaşacağı ihtimal dışı görünüyor. Rusya'nın dondurulmuş 300 milyar dolarlık rezervine de artık fiilen el koyduklarını söyleyebiliriz ve AB bu fonu mevcut yapıyı ve ekonomik mimarisini ayakta tutmak için kullanmayı planlıyor. Sözde Ukrayna'ya yardım söyleminin ardındaki gerçek motivasyon, Avrupa sanayisini savunma harcamaları üzerinden canlı tutmak. Bu nedenle savaşın uzaması Avrupa için stratejik bir gereklilik. Ukrayna lideri aslında mecburen ateşkes ortamı ararken, savaş biterse AB'nin hem ekonomik hem siyasal dayanma noktasının çökme ihtimali AB'nin sürekli barış ya da ateşkes sürecine çomak sokmasına neden oluyor. AB zaten dondurulmuş Rus varlıklarına el koyarken yeni bir korsanlık sistemi icat etmiş oldu. Bunun hukuken hiç bir dayanağı yok. Barış ya da ateşkes ihtimalleri masada iken her defasında Ukrayna tarafından provokatif saldırıların yapılmasının bir Zelensky planı olduğunu değil, bunun arkasında AB'nin olduğunu düşünüyorum.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  6. "The era of Western primacy that has defined the international system for roughly five centuries is coming to an end. Europe is no longer the geopolitical center of gravity; instead, it is becoming a peripheral actor in an emerging multipolar order shaped increasingly by Eurasian powers. As Western-centric structures erode, Europe finds itself struggling to adapt to a world in which it is no longer the shaper of global rules, but a region shaped by them."

    Glenn Diesen, The Ukraine War and the Eurasian World Order
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  7. Avrupa için fazla küçümseyici ifadelere katılmıyorum. Uzakdoğuyu bolca övdük ama hala bilimsel üstünlük uzak ara avrupalıların elinde. Rönesans ve reformlarla özgür düşünce anlamında doğunun çok çok ötesine geçerken coğrafi keşiflerle büyük servetler biriktirdiler. Çinliler müthiş matematik zekaya sahip olabilirler ancak hala kısıtlı bir dünya görüşüyle yaşamak zorundalar. Özgür düşünen, dini ve gelenekçi engellerden kurtulmuş avrupa Cern'de kuantum fiziğinin sınırlarını zorluyor. Rosetta misyonuyla saatte 35bin km. hızla giden bir göktaşını 10 yıllık bir uzay yolculuğuyla yakalayıp ilk derin uzay sondajını vuralı 10 yıl oldu. Trump'ın şovları yanıltmasın, ABD Avrupa'dan asla uzaklaşmayacak.

    Sizin ukrayna savaşıyla ilgili bakış açınız biraz farklı. Bu mesele AB'nin nato odaklı genişlemesiyle başladı ve ABD natonun en büyük bileşeni. Trumpı ciddiye almayıp ABD'nin bu işteki rolünü unutmadan düşünmek daha doğru bence. Polonya, Yunanistan gibi sınırlarda ABD ordusu ciddi bir yığınak yaptı, direkt kendi üslerini kurdu. Thailand Kamboçya barışını yaptım dedi ama Kamboçya ABD yapımı kara mayınları döşemeye devam edince Thailand başbakanı Trump'ın anlaşmasını yırttı attı. Gazzede olanlar ortada.

    Rusya'nın zayıf olduğu dönemde AB Ukrayna ve Gürcistan sınırlarına kadar genişledi. Gürcistan 2008'de Ukrayna 2014'te rus ordusunun direkt hedefi olunca durum belli oldu ve nihai savaş 2022'de başladı. Rusya sadece batıdan kuşatılmıyor, ABD yönetimi Azerbaycan, İran ve Pakistan bölgesinden de Rusya'yı sıkıştırıyor. Yaptırımlarla denizlerde de Rusya sıkıştırılıyor, Suriye'den çekilmesi de tartışma konusu. Çin zaten Rusya için doğal bir uzun vadeli tehdit. Kremlin olaya tüm sınırları çerçevesinde bakıyor ve batı cephesinde vereceği tepkiler aslında toplam tehdit algısına göre şekilleniyor, Avrupa süreci böyle okuyor olmalı ki ona göre davranıyor. Avrupa savaş yanlısı olamaz zira kendisine büyük zarar veriyor bu durum. Birlik ülkeleri bu koşullarda yatırım çekemez, tüm doğu ülkelerine finansman ve askeri destek gerekir. Savaş sanayi bakımından haklısınız, bundan fayda görüyor ama ana motivasyon olamaz zira bu yorum denklemden ABD'nin çıkarılmasını gerektirir. Öte yandan AB'nin siyasi ve ekonomik çıkmazları, şimdilik baskın faktörler olmasa da büyük bir sorun.

    Burada ateşkesi istemeyen taraf Rusya, öne sürdüğü şartların kabul edilemez olmasından anlaşılıyor, AB bu yüzden direnmekte haklı. Rusya tüm doğu avrupayla sınır komşusuyken tahrikleri, Finlandiya'dan Bulgaristan'a kadar tüm ülkeleri riskli topraklar haline sokuyor ve bu ülkeler AB'nin parçası. Ukrayna zaten zayıf bir ekonomi olarak Batıya yaklaşmakta haklıydı, ABD ve AB de bu süreci destekleyerek doğuya ilerlemek istedi ama Rusya'yı zayıf olarak görmek aslında bir risk olarak da algılanmalıydı. Rusya'nın politik ve ekonomik limitlerinin, nükleer gücünü kullanmak zorunda kalıncaya kadar zayıflayacağı hesaplanmalıydı.

  8.  Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    Avrupa için fazla küçümseyici ifadelere katılmıyorum. Uzakdoğuyu bolca övdük ama hala bilimsel üstünlük uzak ara avrupalıların elinde. Rönesans ve reformlarla özgür düşünce anlamında doğunun çok çok ötesine geçerken coğrafi keşiflerle büyük servetler biriktirdiler. Çinliler müthiş matematik zekaya sahip olabilirler ancak hala kısıtlı bir dünya görüşüyle yaşamak zorundalar. Özgür düşünen, dini ve gelenekçi engellerden kurtulmuş avrupa Cern'de kuantum fiziğinin sınırlarını zorluyor. Rosetta misyonuyla saatte 35bin km. hızla giden bir göktaşını 10 yıllık bir uzay yolculuğuyla yakalayıp ilk derin uzay sondajını vuralı 10 yıl oldu. Trump'ın şovları yanıltmasın, ABD Avrupa'dan asla uzaklaşmayacak.

    Sizin ukrayna savaşıyla ilgili bakış açınız biraz farklı. Bu mesele AB'nin nato odaklı genişlemesiyle başladı ve ABD natonun en büyük bileşeni. Trumpı ciddiye almayıp ABD'nin bu işteki rolünü unutmadan düşünmek daha doğru bence. Polonya, Yunanistan gibi sınırlarda ABD ordusu ciddi bir yığınak yaptı, direkt kendi üslerini kurdu. Thailand Kamboçya barışını yaptım dedi ama Kamboçya ABD yapımı kara mayınları döşemeye devam edince Thailand başbakanı Trump'ın anlaşmasını yırttı attı. Gazzede olanlar ortada.

    Rusya'nın zayıf olduğu dönemde AB Ukrayna ve Gürcistan sınırlarına kadar genişledi. Gürcistan 2008'de Ukrayna 2014'te rus ordusunun direkt hedefi olunca durum belli oldu ve nihai savaş 2022'de başladı. Rusya sadece batıdan kuşatılmıyor, ABD yönetimi Azerbaycan, İran ve Pakistan bölgesinden de Rusya'yı sıkıştırıyor. Yaptırımlarla denizlerde de Rusya sıkıştırılıyor, Suriye'den çekilmesi de tartışma konusu. Çin zaten Rusya için doğal bir uzun vadeli tehdit. Kremlin olaya tüm sınırları çerçevesinde bakıyor ve batı cephesinde vereceği tepkiler aslında toplam tehdit algısına göre şekilleniyor, Avrupa süreci böyle okuyor olmalı ki ona göre davranıyor. Avrupa savaş yanlısı olamaz zira kendisine büyük zarar veriyor bu durum. Birlik ülkeleri bu koşullarda yatırım çekemez, tüm doğu ülkelerine finansman ve askeri destek gerekir. Savaş sanayi bakımından haklısınız, bundan fayda görüyor ama ana motivasyon olamaz zira bu yorum denklemden ABD'nin çıkarılmasını gerektirir. Öte yandan AB'nin siyasi ve ekonomik çıkmazları, şimdilik baskın faktörler olmasa da büyük bir sorun.

    Burada ateşkesi istemeyen taraf Rusya, öne sürdüğü şartların kabul edilemez olmasından anlaşılıyor, AB bu yüzden direnmekte haklı. Rusya tüm doğu avrupayla sınır komşusuyken tahrikleri, Finlandiya'dan Bulgaristan'a kadar tüm ülkeleri riskli topraklar haline sokuyor ve bu ülkeler AB'nin parçası. Ukrayna zaten zayıf bir ekonomi olarak Batıya yaklaşmakta haklıydı, ABD ve AB de bu süreci destekleyerek doğuya ilerlemek istedi ama Rusya'yı zayıf olarak görmek aslında bir risk olarak da algılanmalıydı. Rusya'nın politik ve ekonomik limitlerinin, nükleer gücünü kullanmak zorunda kalıncaya kadar zayıflayacağı hesaplanmalıydı.
    Farklı düşündüğümüz noktalar var, ancak AB'yi küçümseme ya da ABD'yi denklemden çıkarma şeklinde bir yorum değil kastettiğim. Trump bugün var, 3 yıl sonra yok. Trump sonrası ABD-Avrupa ilişkilerinin nasıl evrileceğini, NATO'nun gelecekte misyonunun reel anlamda kalıp kalmayacağını zaman gösterecek. Rusya'yı çevreleme süreci sonucunda oluşan savaşın başlangıç sebeplerini, tetikleyici sebeplerini irdelemek farklı, savaşın geldiği boyutta AB'nin durumunu, tercihlerini ve reaksiyonunu dile getirmek farklı. AB'nin mevcut tutumunu içinde bulunduğu bazı çıkmazlar karşısında reel-politik bir tercih olarak görüyorum. Ortada net bir ikilem var: Madem hem Ukrayna, hem Rusya bu savaşın bitirilmesi konusunda hemfikirler, niçin her defasında bir müzakere süreci gündeme geldiğinde Ukrayna tarafından provokatif saldırılar yapılıyor? Buradaki sürece çomak sokan karar mekanizması kim? Rus yanlısı bir darbe olması ihtimali karşısında AB yanlısı tercihleri olan askeri bir grup mu? Nerdeyse eli kolu bağlı hale düşürülmüş Zelensky mi? Rusya'nın isteklerinin Ukrayna tarafından kabul edilemez olması bu provokasyonları açıklamıyor. "Ben bu şartlarda, bu dayatmalara karşı zaten masaya oturmam" der, çıkarsın.

    Bu savaşta kimse masum değil, ne ABD, ne AB, ne Rusya, ne de ABD ve AB'nin ipiyle kuyuya inen Ukrayna. Ukrayna kendi coğrafi, jeokültürel, askeri ve ekonomik gerçeklerine pek de uygun olmayan bir tercihte bulunmasaydı zamanında, belki bu savaş hiç başlamayacaktı. Elbette bu bir politik tercih, eski sosyalist blok ülkelerinin batı bloğu içerisinde yer alma ve AB'ye entegrasyon talebi gibi. Ama dün Rusya'nın periferisi idiler, bugün AB'nin. Çevreden merkeze gelme şansları yoktu ve olması da zor.

    Tartıştığımız konuyla doğrudan ilişkili değil belki ama verdiğiniz CERN örneği ile ilgili ufak bir yorumum olacak. CERN'deki kuantum fiziği çalışmaları güzel bir örnek olsa da, AB'nin dünyanın geldiği yeni boyutta daha önceki konumuna erişmesi için yeterli değil. Bu daha ziyade bir bilimsel prestij örneği, ancak jeopolitik bir güce evrilebilecek bir yapıya ön ayak olabilecek nitelikte değil. AB'nin bu güce tekrar erişebilmesini sağlayabilecek ne politik bir bütünlüğü var, ne ekonomik dinamizmi buna elverişli, ne savunma alanında bağımsız, ne yaşlanmış nüfusuna bir çözüm bulabilmiş, ne enerji güvenliği sorunlarını çözebilmiş, ne teknolojik üretimin ABD-Çin eksenine kaymasına karşı yapısal bir çözüm üretebilmiş. Avrupa'nın küresel çekim gücündeki düşüşü CERN ile telafi edilebilir bir şey değil. Teknoloji, askeri kapasite, enerji ve demografi bileşenleri zayıflamış durumda. Ayrıca birliği tehdit eden siyasi akımların ve oluşumların yadsınamayacak şekilde ilerlediği ve seslerinin daha gür çıktığı gerçeğini de unutmamak lazım. Tüm bu nedenleri yan yana koyduğumuzda CERN örneği bana göre tek başına bir güç çarpanı oluşturamaz.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

Sayfa 381/381 İlkİlk ... 281331371379380381

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •