Artan

5,94 10 12:43
49,86 9.97 12:42
40,40 9.96 12:43
26,72 9.96 12:40
8,86 9.25 12:43
Artan Hisseler

Azalan

46,00 -9.98 12:43
650,50 -8.77 12:43
56,25 -5.7 12:43
16,59 -5.04 12:34
10,82 -4.92 12:43
Azalan Hisseler

İşlem

3.595.124.174,60 12:43
3.275.432.992,25 12:43
3.022.441.079,93 12:43
2.711.526.235,32 12:43
2.519.272.450,32 12:43
Tüm Hisseler
Sayfa 382/383 İlkİlk ... 282332372380381382383 SonSon
Arama sonucu : 3060 madde; 3,049 - 3,056 arası.

Konu: Dev'ayna Masalları

  1. Üzerine büyük akademik makalelerin hatta kitapların yazılabileceği detayları içinde barındıran konuları bir kaç paragrafta özetleyip konuyu dağıtmadan anlam bütünlüğü içerisinde sunabilmek çok kolay bir iş değil ve ciddi de bir emek ve zaman istiyor. O nedenle bazı şeyleri yazarken/anlatırken yeterince detaylandıramadığımızı, bazı şeyleri bu kısıtlardan dolayı bilerek, bazılarını da unutarak es geçtiğimizi farkediyorum. Ayrıca yazılacak çok farklı sayıda konu var ve birinden diğerine atlarken olayın bütünselliğini de kaybedebiliyoruz. Ve bir de odaklanmamız gereken diğer asıl işlerimiz var.

    Bu vesileyle diğer işlerinden/meşgalelerinden zaman da çalarak burada değerli yorumlar ve analizler yapan tüm arkadaşlara teşekkür etmek üzerime bir borç.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  2. Yatırım ya da trading hayatımızı etkileyen kavramlar üzerinde bazı yazılar paylaşacağımı belirtmiştim. Bu kavramlardan birisi de 'confirmation bias'. Türkçe'de buna tam olarak nasıl karşılık üretebiliriz diye düşündüğümde 'doğrulama yanlılığı' ya da 'doğrulama ön yargısı' gibi alternatifler aklıma geliyor. 'Confirmation bias', trading ve yatırım hayatımızda karşımıza çıkabilecek en tehlikeli hatalardan biri. Bunu tarif ederken yatırımcının ya da trader'ın zaten inanmak istediği fikri destekleyen bilgileri araması, buna uymayan verileri ise görmezden gelmesi durumudur diyebiliriz. Bu yanlılık ya da ön yargı bizim karar verme sürecimizi bozar, riskleri olduğundan daha küçük gösterir ve pozisyonlarımızda gereksiz ısrar üretir.

    Peki bu durumun arkasında yatan temel mantık ne? Beynimiz belirsizlikle baş etmeyi fazla sevmez. Bu nedenle bir görüş oluşturduğumuz anda, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde bu görüşü doğrulayan sinyaller, deliller, destekler aramaya başlarız. Mesela bir hissede pozisyona girdiğimizde, grafiklerde sadece yükselişi destekleyen formasyonlara odaklanır, düşüş sinyallerini ise geçici veya önemsiz görme eğilimine düşeriz. Bu aslında 'confirmation bias'in tipik bir sonucudur. Böylece gerçek duruma göre değil, görmek istediğimiz duruma göre hareket ederiz. Bu durum çoğu zaman büyük kayıpların başlangıç noktasıdır. Çünkü bir yatırımcı ya da trader olarak işlem açtıktan sonra artık tarafsız değilizdir. Piyasa her saniye değişirken, pozisyonumuzu haklı çıkaran haberleri, tweetleri ve yorumları seçmeye başlarız. Negatif veri gelse bile bunu yanlış, abartı, geçici şeylermiş gibi yorumlamaya meylederiz. Böylece stop-loss koymamak, zararda beklemek veya gereğinden erken kâr alıp çıkmak gibi hatalar zincirine maruz kalırız.

    Bu durumun tehlikesi aslında fark edilmesinin zorluğundan dolayıdır. Yatırımcı ya da trader olarak kendimizi objektif sandığımız halde aslında duygu yönlendirmesi altındayızdır. Ayrıca piyasalarda her görüşü destekleyecek bazı veriler her zaman bulunabilir; yükseliş isteyen için de düşüş isteyen için de done/delil üreten grafik veya haber eksik olmaz. Bu nedenle confirmation bias, yanlış kararı mantıklı gösteren bir illüzyona dönüşebilir.

    Açtığımız bir pozisyona çok güvenmek, bir yatırım ya da trading kararı için çok uzun araştırma yapmış olmak, o enstrümandaki daha önce karşılaştığımız kâr-zarar geçmişiyle duygusal ilişkiler kurmak, piyasanın yönü konusundaki görüşümüzde haklı olma isteği, sosyal medyada kendi fikrimizi destekleyen hesapları takip etmek düşünce dünyamızı tek yönlü hale getirebilir ve bu da confirmation bias'in alt yapısını oluşturur.

    Peki bundan nasıl korunabiliriz?

    Açtığımız ya da açmayı düşündüğümüz pozisyona bilinçli şekilde ters yönden bakmak ve her pozisyon için neden ters yöne gidebilir şeklinde karşıt tez öne sürmek, pozisyon açmadan önce zarar kesme ve kâr alma planı belirlemek, yalnızca kendi görüşümüzü destekleyen analistleri takip etmemek, fiyat hareketini kendi duygularımızdan üstün tutmak, pozisyon açtıktan sonra değil, pozisyon açmadan önce analiz yapmak ve gözleme dayalı değil ölçümlere ve veri analizlerine dayalı içinde kuralların, back test'lerin ve mümkünse otomasyonun olduğu bir sistem kurmak bizi bu tehlikeli hatadan koruyabilir ve bu şekilde bilinçaltımızın bize dayattığı doğal eğilimleri dengeleyerek daha profesyonel bir karar mekanizması oluşturabiliriz.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  3. Bir pozisyon açmadan önce 'ne yaparsam zarar ederim?' ya da 'nasıl zarar ederim?' sorularını sorup tersini yapmak aslında iyi bir çıkış noktası olabilir.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  4. Genel olarak size hak veriyorum, belki bakış açısı farkı olabilir? Bazı yanlış anlamaları da düzeltmek isterim sevgili deva-i dert.
    AB'yi küçümseme konusu Glenn Diesen'ın sözleriyle ilgiliydi. AB'yi Çin gibi değerlendirerek karşılaştırmak pek anlamlı değil, Çin halkı baskıcı bir rejim altında yaşayan, özgürlüğü kısıtlanmış bireylerdir. Komünist partinin içinde hala çok muhafazakar, baskıcı ve sert bir gurup var ve bunlar kendilerini 2020 yılındaki pandemide gösterdi. Cern konusu da Avrupa'nın dünyadan ayrıştığı noktaya sadece bir örnekti. Cern veya fizik değil tüm alanlarda İngiltere ve Avrupa'nın bir numaralı öncü rolü olduğunu düşünüyorum, diğerleri takipçi ama ticarileşme konusunda ABD elbette çok daha ileri. AB politik ve ekonomik durumuyla ile ilgili tespitleriniz son derece isabetli, şimdilik ABD'nin yaldızları dökülmediğinden AB'nin olumsuzlukları daha fazla dikkat çekiyor ama bu uzun sürmeyecek. Pandemi bazı şeyleri göstermeye çalıştı aslında ama unutuldu.

    Ukrayna savaştan çok önce Rusya tarafından hırpalanmaya başlamıştı. Hatırlarsanız gaz akışı kış ortasında kesilmişti rusya tarafından. Bağımsız kalma gibi bir seçenekleri yoktu. AB'nin genişleme sınırı Ukraynaya dayandığında Rusya artık buna müsade etmeyeceğini belli etti ama pandemi öncesine kadar kendine çok güvenmiyordu. AB ise bu olayda çıkarım yapıyor ve Rusya bir kaleyi alırsa yola devam eder diyor, haklılar da. Tarihsel olarak rusların agresif şekilde yayılmacı olduklarını çok net görebilirsiniz. Durum böyle olunca tarafların barış için bir orta yol bulmaları olanaksız hale geliyor. Zelenski yönetimi batıya entegre olmak isteyen çoğunluğu temsil ediyor ve diğer seçenek Belarus gibi olmaksa haksız diyemeyiz. Avrupa Rusyanın genişlemesinden korkuyorsa Ruslar da tersi durumdaysa herkesin haklı olduğu bir noktadayız sanki? Barış anlaşmasının neden Rusyanın zaferi anlamına geldiğini açıklamıştım, trend bile bunu destekliyor. Zamanında Türkiye de benzer durumlara yaklaştı aslında. 1960'lı 70'li yıllarda ABD askeri üsleri ülkenin her yanındaymış.

  5.  Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    Genel olarak size hak veriyorum, belki bakış açısı farkı olabilir? Bazı yanlış anlamaları da düzeltmek isterim sevgili deva-i dert.
    AB'yi küçümseme konusu Glenn Diesen'ın sözleriyle ilgiliydi. AB'yi Çin gibi değerlendirerek karşılaştırmak pek anlamlı değil, Çin halkı baskıcı bir rejim altında yaşayan, özgürlüğü kısıtlanmış bireylerdir. Komünist partinin içinde hala çok muhafazakar, baskıcı ve sert bir gurup var ve bunlar kendilerini 2020 yılındaki pandemide gösterdi. Cern konusu da Avrupa'nın dünyadan ayrıştığı noktaya sadece bir örnekti. Cern veya fizik değil tüm alanlarda İngiltere ve Avrupa'nın bir numaralı öncü rolü olduğunu düşünüyorum, diğerleri takipçi ama ticarileşme konusunda ABD elbette çok daha ileri. AB politik ve ekonomik durumuyla ile ilgili tespitleriniz son derece isabetli, şimdilik ABD'nin yaldızları dökülmediğinden AB'nin olumsuzlukları daha fazla dikkat çekiyor ama bu uzun sürmeyecek. Pandemi bazı şeyleri göstermeye çalıştı aslında ama unutuldu.

    Ukrayna savaştan çok önce Rusya tarafından hırpalanmaya başlamıştı. Hatırlarsanız gaz akışı kış ortasında kesilmişti rusya tarafından. Bağımsız kalma gibi bir seçenekleri yoktu. AB'nin genişleme sınırı Ukraynaya dayandığında Rusya artık buna müsade etmeyeceğini belli etti ama pandemi öncesine kadar kendine çok güvenmiyordu. AB ise bu olayda çıkarım yapıyor ve Rusya bir kaleyi alırsa yola devam eder diyor, haklılar da. Tarihsel olarak rusların agresif şekilde yayılmacı olduklarını çok net görebilirsiniz. Durum böyle olunca tarafların barış için bir orta yol bulmaları olanaksız hale geliyor. Zelenski yönetimi batıya entegre olmak isteyen çoğunluğu temsil ediyor ve diğer seçenek Belarus gibi olmaksa haksız diyemeyiz. Avrupa Rusyanın genişlemesinden korkuyorsa Ruslar da tersi durumdaysa herkesin haklı olduğu bir noktadayız sanki? Barış anlaşmasının neden Rusyanın zaferi anlamına geldiğini açıklamıştım, trend bile bunu destekliyor. Zamanında Türkiye de benzer durumlara yaklaştı aslında. 1960'lı 70'li yıllarda ABD askeri üsleri ülkenin her yanındaymış.
    Batı'da şöyle bir varsayım var: "Özgürlük bilimde özgürce düşünmeyi, bilimde özgürce düşünme bilimsel ve teknolojik üstünlüğü doğurur." Bunun bir de finans versiyonu var. "Özgür insanlar ekonomik kararlarını rasyonel bir şekilde alırlar ve piyasalar bu rasyonel kararların sonucu bir arz ve talep dengesiyle işler ve mükemmel bir ekonomik sistem oluşur." Tabi bu düşüncenin altında zımnen özgür düşünmenin sadece Batı'da olduğu dayatması da vardır.

    Bu eurocentric, liberal-individualistic ve orientalist bakış açılarının kombinasyonunun bir sonucu. 'Doğrunun merkezi'nin kendisi olduğu noktasından yola çıkarak dünyayı, tarihi, ekonomiyi, düşünce sistemlerini ele alır ve 'ben ve diğerleri' dikotomisini kurar. Burada kendisi 'üstün', diğerleri 'düşük seviyeli', kendisi 'merkez', diğerleri 'çevre'dir. Gerçek bilgi, ilerleme ve uygarlığın ancak Batı'nın kurduğu normlar ve düşünsel yapı altında doğabileceğini varsayar. Bu, yalnızca tarihsel bir iddia değil, aynı zamanda bir epistemolojik üstünlük iddiasıdır. Akıl Batı'ya, bilimsel zihniyet Avrupa'ya, ilerleme modern Batı toplumlarına aitmiş gibi ele alınır. Bu yaklaşım diğer uygarlıkların bilgi sistemlerini doğal olarak geri, irrasyonel veya yarım olarak kurar. Böylece problem yalnızca tarih yazımı değil, aynı zamanda bilginin kendisinin nasıl tanımlandığıdır da. Avrupa dışındaki dünyaları anlamanın araçları da yine Avrupa tarafından belirlenmiş olur. Bu durum, düşünsel düzeyde, tekil bir uygarlığın deneyimini evrensel rasyonalite olarak sunma hatasıdır. Farklı tarihsel gelişim çizgileri veya uygarlıkların özgün dinamikleri bu çizelgede marjinalleştirilir. Halbuki tarihi gelişimler çok merkezli, eşzamanlı, kırılgan ve çoğul yapıdadır. Tek bir rotanın, tek bir düşünsel sistemin ve bunun uygulamalarının evrenselleştirilmesi ideolojik bir tercihtir. Batı dışında kalan her yer hayali/fantazmatik bir alan, tek-tip homojen bir kültür, egzotik/irrasyonel bir nesne gibi inşa edilir. Bu inşa, Batı'nın kendi kimliğini akılcı, ilerici, modern, üstün olarak kurmasının tam da karşıt aynasıdır.

    Tarihi ve gelişimleri, büyük kırılımları okurken bu düşünce ve bu bakış açısıyla hareket edersek büyük yanılgılara düşeriz. Batı'nın ilerleme şeklini lineer gelişmeci bir mantıkla kurgulayıp büyük kırılımları, Avrupa'da ciddi sermaye birikimlerine neden olan sömürgeciliği ve refah transferlerini gözardı edersek eksik bir yol izlemiş oluruz. Olayları hangi merkezden ele aldığımız çok önemli. Batı'nın Japonya'daki, Çin'deki gelişimi sadece imitasyonla açıklamaya çalışması, Doğu'yu hep çevre ve ikincil olarak görmesi aslında bugünkü büyük kırılımların da başlangıç sebeplerinden. Çin'i sadece pragmatik bir dönüşüm olarak görmek, Asya'yı sadece Batı bilim ve teknolojisini taklit eden ve orjinal hiç bir düşünce kurgusu olmayan toplumlar olarak resmetmek bu hatalı bakış açısının sorunu.
    Son düzenleme : deva-i dert; Bugün saat: 11:08.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  6. Bu arada euro-centric bakış açısını eleştirirken Glenn Diesen'e dokunmamak elbette nesnel bir yaklaşım olmayacaktır. Diesen'in Rus merkezli bir dünya görüşü olduğunu, dünyadaki değişime Avrasyacı bir gözle baktığını ve bunun da yaptığı analizlere subjektif bir yön verdiğini gözardı etmeden yorumlarına bakmak lazım. Gelişmeleri sadece batı odaklı bir anlayışla değerlendirmek resmin diğer tarafını görmemize mani olduğu için Diesen'den bir örnek verdim.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  7.  Alıntı Originally Posted by deva-i dert Yazıyı Oku
    Batı'da şöyle bir varsayım var: "Özgürlük bilimde özgürce düşünmeyi, bilimde özgürce düşünme bilimsel ve teknolojik üstünlüğü doğurur." Bunun bir de finans versiyonu var. "Özgür insanlar ekonomik kararlarını rasyonel bir şekilde alırlar ve piyasalar bu rasyonel kararların sonucu bir arz ve talep dengesiyle işler ve mükemmel bir ekonomik sistem oluşur." Tabi bu düşüncenin altında zımnen özgür düşünmenin sadece Batı'da olduğu dayatması da vardır.

    Bu eurocentric, liberal-individualistic ve orientalist bakış açısının sonucu. 'Doğrunun merkezi'nin kendisi olduğu noktasından yola çıkarak dünyayı, tarihi, ekonomiyi, düşünce sistemlerini ele alır ve 'ben ve diğerleri' dikotomisini kurar. Burada kendisi 'üstün', diğerleri 'düşük seviyeli', kendisi 'merkez', diğerleri 'çevre'dir. Gerçek bilgi, ilerleme ve uygarlığın ancak Batı'nın kurduğu normlar ve düşünsel yapı altında doğabileceğini varsayar. Bu, yalnızca tarihsel bir iddia değil, aynı zamanda bir epistemolojik üstünlük iddiasıdır. Akıl Batı'ya, bilimsel zihniyet Avrupa'ya, ilerleme modern Batı toplumlarına aitmiş gibi ele alınır. Bu yaklaşım diğer uygarlıkların bilgi sistemlerini doğal olarak geri, irrasyonel veya yarım olarak kurar. Böylece problem yalnızca tarih yazımı değil, aynı zamanda bilginin kendisinin nasıl tanımlandığıdır da. Avrupa dışındaki dünyaları anlamanın araçları da yine Avrupa tarafından belirlenmiş olur. Bu durum, düşünsel düzeyde, tekil bir uygarlığın deneyimini evrensel rasyonalite olarak sunma hatasıdır. Farklı tarihsel gelişim çizgileri veya uygarlıkların özgün dinamikleri bu çizelgede marjinalleştirilir. Halbuki tarihi gelişimler çok merkezli, eşzamanlı, kırılgan ve çoğul yapıdadır. Tek bir rotanın, tek bir düşünsel sistemin ve bunun uygulamalarının evrenselleştirilmesi ideolojik bir tercihtir. Batı dışında kalan her yer hayali/fantazmatik bir alan, tek-tip homojen bir kültür, egzotik/irrasyonel bir nesne gibi inşa edilir. Bu inşa, Batı'nın kendi kimliğini akılcı, ilerici, modern, üstün olarak kurmasının tam da karşıt aynasıdır.

    Tarihi ve gelişimleri, büyük kırılımları okurken bu düşünce ve bu bakış açısıyla hareket edersek büyük yanılgılara düşeriz. Batı'nın ilerleme şeklini lineer gelişmeci bir mantıkla kurgulayıp büyük kırılımları, Avrupa'da ciddi sermaye birikimlerine neden olan sömürgeciliği ve refah transferlerini gözardı edersek eksik bir yol izlemiş oluruz. Olayları hangi merkezden ele aldığımız çok önemli. Batı'nın Japonya'daki, Çin'deki gelişimi sadece imitasyonla açıklamaya çalışması, Doğu'yu hep çevre ve ikincil olarak görmesi aslında bugünkü büyük kırılımların da başlangıç sebeplerinden. Çin'i sadece pragmatik bir dönüşüm olarak görmek, Asya'yı sadece Batı bilim ve teknolojisini taklit eden ve orjinal hiç bir düşünce kurgusu olmayan toplumlar olarak resmetmek bu hatalı bakış açısının sorunu.
    çok nitelikli bir batı merkezcilik ve orientalism eleştirisi olmuş deva hocam.

    kendini yenilemeyen nüfus ve problemleri, batıda kültürün ve gündelik hayatın tek tipleşmesi, sosyal adalet saçmalığıyla kafayı bozmuş küreselci yönetimler... tüm bunların yanında dünyanın henüz askeri gücünü tanımadığı çin, çekirge gibi batıyı istila eden hint ve kıta afrikası, yeniden imperial heveslere girmesi kuvvetle muhtemel rusya ve türkiye.

    100 sene sonrası için bahis yapabiliyor olsaydım batı bloğuna şans vermezdim.

  8. Coğrafi koordinatlarda kullandığımız boylamların '0' noktasının Greenwich olması bize ne anlatıyor?
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

Sayfa 382/383 İlkİlk ... 282332372380381382383 SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •