YUNAN ADALARI FARKI ...muhteşem tespitler
-
ŞU ADA SENİN, BU ADA BENİM
Ege ve Akdeniz'de Yunanistan'ın insan yerleşimi olan 87 adası var.
Yunanistan'ın toplam nüfusu 11 milyon, İstanbul'un nüfusu 15 milyon. Türkiye'nin nüfusu 80 milyon. Yunanistan'da İstanbul'dan az insan yaşıyor.
Ve Yunan adalarının bazıları çok büyük, bazılarında doğal su kaynağı yok, kara ulaşımı olmadığı için hemen hepsinde hayat kurmak, sezonda nüfusu 10 katı artan yerleşimlere altyapı hizmeti getirmek çok zor.
Herhangi bir Yunan adasına gidince önce insanlık görürsünüz. Nezaket görürsünüz. Sakince ve neredeyse kusursuz işleyen bir sistem görürsünüz.
Yerde çöp, yolda çukur göremezsiniz örneğin. Günde tek aracın geçtiği, sapa yollarda bile.
Çoğu komünist ve sosyalist olan belediyelerin en büyük amaçlarından biri işletmeleri tekelleştirmemek ve turizm gelirine her Yunan vatandaşının ortak olmasını sağlamaktır. Bu nedenle örneğin Antalya'daki gibi, hükümetle arası iyi mafya babalarının bütün plajlara sahip olduğu bir anlayışı veya turistlerin ülkeyle hiç temas kurmadan bir hafta tıkınıp uçak dahil 400 dolar ödeyip gittikleri "her şey dahil" turizmini bulamazsınız.
Bildiğimiz çoban salatanın peynirlisi olan "Greek Salad"ın neden bu kadar lezzetli olduğunu düşünürsünüz ve gıda mühendisi bir arkadaşınız Türkiye'de denetimsizce kullanılan tarım ilaçları ve hormonlarını; Yunanistan'daki sosyalist, yeşil, komünistlerin çoğu Amerikan bu zehir firmalarına karşı yaptıkları mücadeleleri anlatınca anlarsınız; domatesin niye domatese, biberin niye bibere benzediğini.
Yunanistan'da kadınlara kızlara gözleriyle tecavüz eden sapık abazaları göremezsiniz. Sakallı bir papazın birasını içip, "ruhsal konulara meraklı" birkaç bikinili İngiliz kızıyla sohbet ettiğini görmek beyninizi yakar.
Yunanistan cennet değildir...... Yunanistan'ın da pek çok sorunları, kavgaları, eksiklikleri mutlaka vardır. Ama bir Yunan adasına gidip gördüklerinizle, bir Türk adasına gidip gördüklerinizi karşılaştırınca Yunanistan size cennet gibi gelir.
80 milyon nüfuslu Türkiye'nin Ege'de iki adası ve Akdeniz'de bir "yavru vatan'ı var.
Bozcaada, bunların en küçüğüdür. Bir köy kadardır. Bu köyü de Türkiye'nin okumuşları, yazarları, şairleri, ressamları mekan etmişlerdir. Adayı rüzgar tanrısı korur. Ters rüzgar ve dip kaynakları nedeniyle denizi buz gibidir, bizim konformist çekirge sürüsü kooperatifçilerimiz soğuk suyu neyse ki sevmez; rüzgar öyle sert eser ki bir iki ay dışında insanlar pek gitmez, oraya yerleşmek istemez. Geldiklerinde de mahvederler. Altyapısı sorunlu, yolları bozuk, plajları paralıdır. (Devamı var)
Gökçeada, Ege'deki büyük adamızdır. Burada rüzgar tanrısı filan yoktur, denizi sıcak, dalgasızdır. Ayrıca buraya diğer tanrılar da pek uğramaz. Her yerinde boşaltılmış, "türkleştirilmiş", zevksizleştirilmiş hayalet binalar, köyler görürsünüz. Suyu, ormanı harikadır ama yolları delik deşiktir, berbattır. Her yerde toplanmamış çöpler vardır. Keçiler bu çöpleri yer. Kalan son birkaç Rum ailesine küfür eder gibi, Osmanlı tuğralı arabalarıyla; buraya yerleşmiş eski mahkumların torunları it it dolaşır. Bir genç kadın gönül rahatlığıyla yalnız yürüyemez.
Devletin yaptığı her bina, leş gibi bir mimari anlayışın simgesi olarak adanın silüetini parçalar. Biri nasılsa sahiplendiği koca koya kendi köyünün adını verir, deniz kenarında köfte satar, duş yapmak isteyenden para alır. Barbarlığın, yok edilmişliğin, kabalığın adasıdır, huzur değil hüzün verir insana.
Yavru vatan Kıbrıs'ı geçenlerde bir arkadaşım sordu. "Türk vatandaşları Yunan adaları yerine bu adaya gelmesi için ne yapmalı?" diye... Ne demeli? Gitmesinler abi Kıbrıs'a... Kıbrıs nedir? Mafyanın ülkesidir. Fuhuşun, kumarın ülkesi. Zavallı Rus kızlarının pasaportlarını alıp adaya hapseden Aksaray Laleli adamların adası. Türkleştirmek için her türlü katile, uğursuza, eski zaman ihalecisine kucak açmış; yok edilmiş güzelliğin açığını kumarla ve fuhuşla kapatmaya çalışan mide bulandırıcı coğrafya... Bir Kıbrıslı'ya sorun, düşmanları Rumlar değildir, bu barbarlık ve bu cehalettir. Enginarından başka güzel bir şeyi yoktur Kuzey Kıbrıs'ın ki, onu da Rum tarafında hakiki zeytinyağı ile yaparlar.
11 milyonluk Yunan'ın seksen yedi adasında huzur varken, 80 milyonluk Türkiye'nin üç adasında da yapaylık, barbarlık, çakallık, kaos ve hüzün vardır.
Sonra da Yunan tembel, biz çalışkanız.. Ha canım he... Hakimiyet milletindir, yürü be koçum, yürü be... İstanbul'un inci gibi adalarını at pisliğinden, beygirci mafyasından, büfeci teröründen kurtaramayan bir ülke.
Fransız tasarımı, İtalyan ortaklığı, Japon sermayesi ve devletin bir Türk taşeronuna kefil olmasıyla yapılan "yerli ve milli" Osman Gazi köprüsü açıldı. Kenarında bir büfe yeri verirseniz susarım. Çöpümü de sokağa atarım. Haberiniz olsun. (A. İ. Başsoy)
Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!
Yer İmleri