Bu gibi durumlara eskiler hissi kablel vuku, yeniler ön sezi diyor.
Peki ihale birinin üzerine nasıl yıkılıyor?
Bütün sermayesi cep telefonu, bond çanta ve takım elbise olan ihale
takipçileri var. Bunlar mal/hizmet alıp satmıyor. Fakat piyasada kimin
ne işi yaptığını biliyor, hangi ihaleyi kimin alacağını tahmin ediyor.
İhale piyasasında bunlara "çantacı" deniliyor. Çantacılar ihaleden önce
ihaleyi kazanması muhtemel kişilerin yamacına varıp "Abi ben de
ihaleye giriyorum, fakat sana rakip olmak istemiyorum. İstersen hiç
ihaleye girmeyeyim, veya pazarlığın başında çekileyim, senin ekmeğine
mani olmayayım" diyor. Ağabeyler de kardeşlerinin bu fedakar tavırları
dolayısıyla avuçlarına bir miktar harçlık bırakıyor.
Ancak işler her zaman planlandığı gibi gitmiyor. Bazen "Abi ben de ihaleye
giriyorum" sözü "Hayırlı olsun, hak eden kazansın" temennisiyle karşılık
buluyor. Bu durumda her iki tarafın da sinir kat sayısı yükseldiğinden
açık eksiltmede kıran kırana bir pazarlık oluyor. Fiyat maliyetin altına
geldiğinde asıl üretici/tedarikçi ikinci kez "Hayırlı olsun" deyip ihaleden
çekiliyor. Böyle bir sonla karşılaşacağını hesap edemeyen karşı taraf
şaşkın, çaresiz vaziyette ortada kalıveriyor. Çantacı zararı katmerlenmesin
diye mecburen yatırdığı teminatı yakıyor.
Hırsıza adres tarif eder gibi oldu kusura bakmayın.

Yer İmleri