-
“Kafamin icindeki muazzam dunya. Ama kirip parcalamadan nasil kendimi, nasil bu dunyayi esenlige cikarabilirim? Onu kendime alikoymaktan ya da icime gommektense, kirip parcalamam bin kez daha iyi. Zaten bu yuzden buradayim ve cok iyi biliyorum boyle oldugunu. / The tremendous world I have inside my head. But how [to] free myself and free it without being torn to pieces. And a thousand times [I'd] rather be torn to pieces than rather it in me or bury it. That, indeed, is why I am here, that is quite clear to me.” Franz Kafka, Gunlukler

Foto: Ralph Gibson, Taksi Surucusu
-
Ingiliz filozof ve bilim adami Francis Bacon’in dogum yildonumu (22 Ocak 1561)

“Kitap vardir, ancak tadina bakilmak icindir; kitap vardir yutulmak, kitap da vardir cignenmek ozumlenmek icindir; baska deyimle, kimi kitaplarin insan ancak birkac bolumune goz atmali, kimisini bastan sona soyle bir okuyup gecmeli, pek azini da her ayrinti uzerinde titizlikle durarak adamakilli okumali.”

"Onlar, denizden baska bir sey goremediklerinde, kara yok diye dusunen kotu kasifler."

“Para gubreye benzer, dort bir yana sacilmadikca ise yaramaz."
-
Ingiliz sair John Donne^nun dogum yildonumu (22 Ocak 1572)

Iki uc kez sevmistim seni,
Yuzunu gurmeden, adini duymadan once.
Hani tapariz ya meleklere, bize gorunduklerinde
Kimi oyle bir ses, kimi belirsiz bir alev gibi.
Gene de senin bulundugun yere geldigimde,
Gordugum cok guzel, gorkemli bir hiçti!
Ama ruhum etten kemikten olduguna
Ve onlarsiz bir sey yapamayacagima gore,
Bir bedene burunmeli ruhumun cocuklugu olan ask da,
O da bensiz olamaz annesi gibi.
Bu yuzden senin icin, nedir, kimdir, diye
"Bir sor bakalim" dedim ask'a once,
Sonra biraktim burunsun artik bedenine,
Yerlessin dudaklarina, gozlerine, alnina.
Iste boyle, aska biraz safra yuklesem de,
"Daha dengeli olsa" derken gidisi,
Baktim oyle yuklemisim ki ask teknesini,
Hayranligim bile batacak hale gelmis neredeyse.
Sacinin bir teli bile aska oyle cok is cikariyor ki,
Daha uygun bir beden bulmak gerek bunun yerine.
Cunku ask ne hiclikte barinabilir, ne de
Asiri yogun, asiriparlak varliklarda.
O halde; nasil bir melek kendi kadar olmasa bile,
Saf ve cisimsiz, havadan yuz ve kanatlar takinirsa,
Benim askimin kuresi olabilir senin askin da.
Iste havanin safligiyla meleklerinki arasinda
Ne fark varsa,
Sonsuza dek
O fark
Olacak aslinda,
Kadinin askiyla
Erkegin aski arasinda

Hic kimse bir ada degildir.
Ne de butunuyle kendisi,
Her insan kitanin bir parcasidir,
Govdenin bir bolumu;
Bir toprak parcasi deniz tarafindan alip goturulse,
Avrupa azalir.
Tipki haritadaki burun gibi,
Tipki senin veya bir arkadasinin sahip oldugu mulk gibi;
Bir insanin olumu de beni azaltir,
Cunku ben insanligin kendisinde icerigim,
Oyleyse asla haber gonderip sordurma
Canlar kimin icin caliyor diye;
Onlar senin icin caliyor.
-
Iskoc sair ve Romantizm akiminin onde gelen simalarından George Gordon Byron’in dogum yildonumu (22 Ocak 1788)

Ah, opebilseydim o atesten gozleri.
Bir milyon yetmezdi arzumu sondurmeye;
Batirip dururdum dudaklarimi sevince.
Kalirdim her opuste bir cag boyu;
Yine de doymak bilmezdi ruhum.
Operdim durmadan, sarilirdim sana:
Hicbir sey ayiramazdi opusumu opusunden;
Opusur dururduk, opusurduk sonsuzca.
Opuslerimizin sayisi gecse bile
Sari hasadin sayisiz tohumunu.
Bos bir caba olurdu ayrilmak:
Ayrılabilir miydim? - Ah! Asla - asla!
"Mutluluk ucsuz bucaksiz ormanlardadir, Bombos sahillerdeki coskudadir. Insan elinin degmedigi bir yerdedir, Denizin diplerinde ve gurlemesindedir. / C'è un piacere nei boschi senza sentieri, C'è un'estasi sulla spiaggia desolata, C'è vita, laddove nessuno s'intromette, Accanto al mar profondo, e alla musica del suo sciabordare."Ozgurluk Yolu / Nelle terre selvagge
-
Isvecli roman ve oyun yazari August Strindberg’in dogum yildonumu (22 Ocak 1849)
"Bir gun bir cocuga sormustum deniz neden tuzludur diye.Babasi uzun bir sefere cikmisti. Cocuk hemencecik karsilik verdi: ‘Deniz tuzludur cunku denizciler durmadan aglarlar!’ ‘ Neden denizciler boyle cok aglar ki!’ ‘Cunku’ dedi ‘yolculukları bitmez.Onun icin de mendillerini hep direklere asip kuruturlar.’ Yine sordum: ‘Ya nicin insanlar uzgun olunca aglar?’ ‘Cunku’ dedi ‘daha duru gorebilelim diye gozlerin camini ara sira yıkamak gerek"

“I once asked a little boy why the sea was salt, and the boy, whose father was away on a long journey, said right away, ‘The sea is salt because the sailors cry so much.’ ‘But why do the sailors cry so much?’ I asked. ‘Because,’ he said, ‘they always have to go away from home- and that's why they're always drying their handkerchiefs up on the masthead!’ And then I asked him, ‘But why do people cry when they're sad?’ And he said, ‘That's because they have to wash the glasses of their eyes so they can see better."
“Bak, bu magaranin yapisi bir deniz kabugunu andiriyor, goruyorsun, degil mi? Kulaginin da bir deniz kabugu yapisinda oldugunu bilmiyor musun? Bilirsin, ama aklina gelmemistir. (Kiyidan bir deniz kabugu alir.) Cocuklugunda boyle bir deniz kabugunu kulagina koyup da kaninin damarlarinda uguldayisini, dusuncelerinin beyninde vizildayisini, vucudunun dokusunda bin bir yipranmsi ipligin kopusunu dinledigin olmadi mi hiç? Butun bu sesleri su kucuk kabukta duyarsin.”

“Don't you see how the grotto is shaped like a sea- shell? Yes, of course you do. Don't you realize that your ear is shaped like a seashell? You do, but you haven't thought about it.(She picks up a shell from the beach) Didn’t you ever as a child hold seashell to your ear and listen… listen to the buzzing of your heart’s blood, the murmur of thoughts in your brain, the bursting of thousands of tiny threads in the fabric of your body…These things you could hear in a little shell, imagine what you’ll hear in one this big!”
-
Amerikali kurgu ve fantazi yazari Robert Ervin Howard’in dogum yildonumu (22 Ocak 1906)

“Petrol hakkinda tek bir sey soyleyebilirim, kucuk bir cocuga hayatin ne denli curumus oldugunu bunun kadar cabuk ogretecek baska bir sey olabilecegini zannetmiyorum.”

“Barbarlik insanoglunun dogal durumudur. Uygarlik sunidir. Gecici bir hevestir. Ve barbarlik, eninde sonunda her daim muzaffer olmalidir.”
"Sunu bilin ki Prensim, kabaran okyanuslarin Atlantis'i ve onun gorkemli kentlerini yutmasindan sonra Dunyada o gune degin gorulmemis bir cag baslamisti. Aryas'in ogullarinin dogdugu bu cagda, Dunya uzerindeki imparatorluklar ve uygarliklar, gokteki yildizlarin mavi pariltilari kadar daginik fakat belirgindi."

“Know, oh prince, that between the years when the oceans drank Atlantis and the gleaming cities, and the years of the rise of the Sons of Aryas, there was an Age undreamed of, when shining kingdoms lay spread across the world like blue mantles beneath the stars.”
-
22 Ocak 1954’de yapilan 11. Golden Globe Odul toreninde, Audrey Hepburn, Roma Tatili (Roman Holiday) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Spencer Tracy, The Actress filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu kazandi.

-
Ingiliz yapimi Savas-tarih-drama filmi Canli Kafa Avcilari (Zulu), 22 Ocak 1964’de Ingiltere’de vizyona girdi.

Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri