Hayır anlayamayız. Likidite açığını zorunlu karşılıklar ile karşılaştırın. Bankalar TCMB'ye para yatırmıyor olsalar, likidite açığı da olmaz. Son dönemde hızlı büyüme nedeniyle ZK da arttı, bu da likidite açığı olarak piyasaya yansıdı. Daha net bir resim için "likidite açığı/aktifler" oranına bakın. Fonlamanın 250 milyar olduğu dönemde ZK da 400 olur. Bankalar yine TCMB'deki paralarını geri alsalar "net artı"da olurlar.
Havuzun kuruması diye bir şey olamaz. Havuzun su seviyesi artıyor, havuza konan suyun bir kısımını TCMB veriyor ve ismine de likidite açığı diyoruz. Şunu hep tekrar ediyorum ama unutuluyor: Bankalar krediyi uzaya vermiyorlar; birine verilen kredi aynı zamanda bir başkasının mevduatıdır. Bankalar kaynağı olmayan bir kredi veremezler. Önce kaynak bulunur, sonra kredi verilir. Şu anki piyasa yapısında bu kaynaklardan biri de TCMB. Çünkü para politikasını bu şekilde çiziyor.
TCMB piyasaya 250 milyar veriyorsa, kendi çizdiği politika nedeniyledir. Bankalar krediyi yurtdışına vermiyorlar; yurtiçine veriyorlar. Aktarım mekanizmasında bu paranın bir kısmı TCMB'ye geri dönüyor, bir kısmı da yastık altına gidiyor. Bu "kaçak" nedeniyle de likidite açığı artıyor. Bankaların buna müdahale gücü yok. Sistem böyle kurulu ve bankalar da kendilerine verilen işlevi yerine getiriyorlar, acaip bir şey yapmıyorlar.
Burada asıl soru şu: Ey TCMB. Madem piyasadaki kredi hacminin bu hızla artmasını istiyorsun. Yastıkaltına kaçak olacağını da biliyorsun. Likidite açığını görmekten rahatsız olacak bir kesmi neden provoke ediyorsun; ZK oranlarını düşür, sen de rahatla biz de

Yer İmleri