Originally Posted by
snkleyp
Hayat rutin, belirli bir döngüde akıp gidiyor.
Sabahın kör karanlığında uyanıyoruz. Çocuklar zifiri karanlıkta kapı önlerinde, uykulu endişeli gözleriyle servislerini bekliyorlar.
Okula gidecekler. Hiç bir şey öğrenemedikleri, beyinleri yıkansın uyuşturulsun, kalıba sokulsun ve devşirilsinler diye.
Gerçekten eğitim diye bir şey olsaydı bunu vündelik yaşantımızda fark ederdik.
Çocuklarla beraber çalışanlar, bir işi olanlar da yollarda. Serviste yarı uykulu gözlerle etrafı seyrederken kilitlenmiş trafikte; yanda bir otobüs, balık istifi yolcular; kadınlar, erkekler, genç kızlar, mutsuz öfkeli yüzler.
Her sabah aynı zifiri karanlıkta aynı trafiğin içinde başlayan, ofislerde baskasının emeğini çalan, sömüren silsileler hiyerarşiler, riyakar mesai arkadaşları arasında geçen ömürler. Ya işsiz kalırsam, çocugum ne yapar?
Sonra aynı kesmekeşin içinde, korna sesleri, sirenler, öfkeli sesler, tıklım tıklım dolu otobüsler ve kocaman binalar arasında umarsızca evlerine ulaşmaya çalışan insanlar.
Bütün bunlar ne için? Hiç bir zaman kapısından içeri giremeyeceğimiz gökdelenler, plazalar. En pahalı arabaya da sahip olsan bir türlü ilerlemeyen trafik.
Bütün bunlar, burada ve dünyanın başka yerlerinde; yine bir amerikan bankası iflas etsin ve küresel finans sistemini hortumlayan aç gözlü para babalarının getide bıraktıkları ifrazatlar temizlensin diye yaşanıyor
Oysa insan hayatta sadece barınmak ister, güvende olmak, karnını doyurmak ve bir aile kurmak. Ve tüm bu koca sehirler, ambulans sirenleri, gökyüzünde uzanan heybetli binalar, pahalı arabalar, teknolojik oyuncaklar, cok az insanın mutluluğu pahasına, kör karanlıkta balık istifi otobüslerde uykulu, mutsuz ve bedbaht milyonlar, milyonlar, milyonlar.
Bu yaşam tarzı insan doğasına hiç uygun değil ali cemal ve doğa bu konuda kimbilir kaç kez uyarıyor insanoğlunu.
Yer İmleri