Sözcü'de yer alan habere göre, yılın son çeyreğine girilirken bankalar, tahsilinden umudu kestikleri kredileri bilançolarından çıkarmak için varlık yönetim şirketlerine devretmeye hız verdi. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan bildirimler incelendiğinde, 2025 yılı içinde devredilen batık kredi tutarının yaklaşık 22 milyar TL’ye ulaştığı görülüyor. Haziran başında 12 milyar TL seviyesinde olan bu rakam, üç ayda yüzde 83 artış kaydetti.

Reklam
Reklam

1 TL’LİK KREDİ 16-35 KURUŞA SATILDI

Bankaların devrettiği krediler, nominal değerinin çok altında el değiştiriyor. Ortalama satışlarda 1 TL’lik batık kredi 16 ile 35 kuruş arasında fiyatlandı. Son örneklerden biri Garanti Bankası oldu. Banka, 1,69 milyar TL tutarındaki takipteki kredi alacaklarını 279,2 milyon TL’ye iki ayrı varlık yönetim şirketine sattı. Bu işlemde 1 TL’lik kredi yaklaşık 16,5 kuruşa devredilmiş oldu.

Akbank da benzer şekilde yaklaşık 1,2 milyar TL’lik takipteki kredi portföyünü 287 milyon TL bedelle dört farklı şirkete sattığını açıkladı. Bu satışta ise 1 TL’lik kredi yaklaşık 24,5 kuruşa el değiştirdi.

7,2 MİLYON KİŞİ BORCUNU ÖDEYEMEDİ

Finansal Kurumlar Birliği (FKB) verilerine göre bugüne kadar varlık yönetim şirketlerine devredilen kredi dosyası sayısı 14,5 milyona, bu dosyaların ait olduğu kişi sayısı ise 7,2 milyona ulaştı. Toplam devredilen borç miktarı 135,2 milyar TL seviyesinde bulunuyor. Bu tutarın yüzde 42’sini ticari krediler, yüzde 58’ini ise bireysel kredi ve kredi kartları oluşturuyor.

Reklam
Reklam

“BANKALAR NAKİT YARATMAYA ÇALIŞIYOR”

Ekonomist Erol Taşdelen, bankaların bu satışlarla uzun süren dava süreçlerinden kaçındığını vurgulayarak şunları söyledi:

“Takipteki tahsilatlardan umudu kesen bankalar, ana paradan da taviz vererek alacaklarını varlık yönetim şirketlerine devretmeyi hızlandırdı. Özellikle nakit sıkışıklığının arttığı ve faizlerin yüksek seyrettiği dönemlerde bankalar, ‘ne kadar nakit yaratabilirsem o kadar iyi’ anlayışıyla hareket ediyor. Çünkü dava süreçleri en az 3-4 yıl sürüyor. Dosyaları satarak yalnızca takipteki alacaklardan değil, beklenen zarar karşılıklarından da kurtuluyorlar. Böylece hem ek nakit yaratıyor hem de bilançolarını olumlu yönde düzeltiyorlar.”