sevgili ctugrul,
sizinle beraber bir arkadaş daha bu yazıların bir miktar ofansif olduğunu ifade etmişti. Acaba genel de sizin gibi mi düşünüyor?
çünkü başlığın aktif katılımcısı olanların pozisyonumu ve görüşlerimi anladığını düşünüyordum, demek ki iyi anlatamamıştım.
sizin nezdinizde, sizin gibi düşünüp belki bu fikrini ifade etmemiş olanlar da vardır diyerek, detaylı bir açıklama yapayım, durumu netleştireyim.
i-) Öncelikle 20 sene kadar beyaz yaka olarak çalışmış, 6 aydır erken emekli modunda biriyim, muhtemelen çocuklarım da beyaz yaka olacak. Şu an 10 arkadaşımın 9 u beyaz yaka. Yani sistematik olarak beyaz yaka diye anılan kitleye kötü duygular beslemem mümkün değil. Hal böyle iken, benim bazı yanlışları eleştirmem, bazı davranışları da ti ye almam tuhaf gelmemli, kişi sevdiğini de eleştirebilir.
ii-) Benim esas eleştirim, sistematik olarak beyaz yaka değersizleştiriliyor, yıldan yıla hakları kırpılıyor. Ve pek çok beyaz yaka bu durumun farkında değil. Beyaz yakanın %99 u vergisini kuruşuna kadar öder, iyi eğitimlidir, etik değerleri ve çevre bilinci-insan ve canlı hakları vs gibi konularda türkiye ortalamasının çok üstündedir. Yine %90 ı şark kurnazı değildir vsvs.
iii-) Yani insan olarak iyi niteliklere sahip, ülkenin katma değerli üretim yapıp modernleşmesi için olmazsa olmaz olan bu kesim her geçen yıl zayıflıyor, ya da zayıflatılıyor. Bu aslında dünyanın geneli için geçerli bir trend bile sayılabilir, eğitimli kesimin dünya gmsh sından aldığı pay her geçen gün azalıyor. Yani bu kesim görece olarak gelirden daha az pay alıp, fakirleşiyor.
93-2007 arası beyaz yaka için altın çağşlardı. Farklı sektörlerde farklı altın dönemler yaşansa da, ortalamada bu yıllar en iyi yıllardır diyebiliriz. 2007 sonrası, özellikle dünyanın gördüğü en büyük krizlerden olan abd finans krizi sonrası hızla bu kesime verilen değer azalmaya başladı. Ülkemizde de mantar gibi türeyen üniversiteler, ahbap çavuş ekonomisinin, hatırlı tanıdıkların etkisinin artması dünya genelinde oluşan bu trendi ülkemizde daha radikal olarak yaşattı.
19 sene önce işe girdiğimde, 6. ayda yurt dışına bir hafta eğitime gönderildim. Eğitim yanında, bir nevi bonustu bu..Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde, hatrı sayılır bir harcırahla bir hafta kaldık, gezdik, eğlendik vs...İlk 10 yıl el üstünde tutulduğumu hissettim, 2001 de türkiye tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşamamıza rağmen bu görüşteyim...Dediğim gibi 2007-2009 dünya finans krizi sonrası dünyanın genelinde beyaz yaka için bazı şeyler değişmeye başladı.
Kişisel bir sorunum olmadı, hatta ayrılırken kimseyle küs değildim. Yani yazdıklarım yaşanmış belli olumsuzluklara dayanmıyor. 18 sene boyunca hiç bir amirim benimle emir kipiyle konuşmadı, onurumu zedeleyecek bir laf etmedi, ya da edilmesine müsade etmedim diyim. Maddi olarak sahip olduklarımın çoğu da yaptığım iş sayesinde oldu, yani nankörlük vs yapmak niyetinde değilim.
Ben bir durum tespiti yapıyorum. Ve uyarıyorum, gidişatı anlatıyorum. Bu kesim haddini bilerek yaşamalı, işçi olduğunu unutmamalı, ve patron gibi değil, mütevazi bir hayat sürmeli diyorum.
Belki %10-20 zaten olayın farkındadır, zaten ona göre yaşıyordur bu kesim. Siz ve bu başlıktaki arkadaşların çoğu bu kapsama giriyordur. Öyle olmasa, tasarruf-birikim-yatırım vs üzerine kafa patlatmayız burada. Önemli olan çoğunluk ne düşünüyor, nasıl yaşıyor, geleceğe dönük neler planlıyor.
Yaşı 50 ye gelmiş, karı-koca 25 sene iyi şirketlerde iyi maaşlarla çalışmış beyaz yakalı bir çift, her performans döneminde ya düşük not alırsam, ya işten atılırsam korkusu yaşıyorsa...kusura bakmasınlar, ben sadece acıma duygusu hissederim.
Yer İmleri