-
27 yasindaki Amerikali sair, yazar ve edebi elestirmen Edgar Allan Poe, Richmond'da yasayan 13 yasindaki kuzeni Virginia Eliza Clemm ile 16 Mayis 1836’da evlendi.

-
Italyan ressam Piero Marussig’in dogum yildonumu (16 Mayis 1879)
Donna che dorme (Woman sleeping, 1917)

Donne al caffè (Women at the cafe, 1924)
-
Espresso Kahve Torino’da bugun dogdu.
Angelo Mariondo 16 Mayis 1884 tarihinde 33/256 patent numarası ile ilk espresso makinesinin patentini aldi.
(Daha sonra Paris’te 23 Ekim 1885 tarihinde uluslararasi patent alindi.)

-
Polonyali Art Deco ressam Tamara de Lempicka'nin dogum yildonumu (16 Mayis 1898)

Gruppo di quattro donne nude (Group of Four Nudes, 1925)
-
1 Akademi, 1 BAFTA, 2 Golden Globe, 1 Grammy,1 Tony ve 1 AFI odulu sahibi Amerikali aktor Henry Fonda'nin dogum yildonumu (16 Mayis 1905)


-
Meksikali yazar, senaryo yazari ve fotograf sanatcisi Juan Rulfo’nun ( Juan Nepomuceno Carlos Pérez Rulfo Vizcaíno) dogum yildonumu ( 16 Mayis 1918)
“Comala’ya geldim, cunku bana babamin burada yasadigi soylendi. Pedro Páramo adinda biriymis. Bunu bana soyleyen annemdi. Ben de oldukten sonra babami gormeye gelecegime soz verdim. Bunu yapacagimin kaniti olarak da ellerini SIMSIKI tuttum, zira o sirada annem olmek uzereydi ve ben de her turlu sozu verebilecek durumdaydim. ‘Onu ziyaret etmeyi sakin ihmal etme’ diye nasihat etti bana. ‘Bu isimle ve baska isimlerle taniniyor. Seni gormekten mutluluk duyacagina eminim.’ O anda bunu yapacagimi soylemekten baska bir sey gelmezdi elimden ve bunu o kadar cok tekrarladim ki, ellerimi onun olu ellerinden uzun ugraslar sonucu kurtardiktan sonra bile ayni seyi tekrarlamaya devam ediyordum.“

"I came to Comala because I was told that my father, a man called Pedro Paramo, was living there. It was what my mother had told me, and I promised I would go and see him after she died. I assured her I would do that. She was near death, and I would have promised her anything. ‘Don’t fail to go and see him,’ she told me. ‘That’s what his name is, although they sometimes called him something else. I am sure he would want to know you.’ The only thing I could do was to tell her I would do it and, after saying it so often, it became such a habit that I continued repeating it, even after I managed to remove my hands from her lifeless hands.”
"Yillar var ki kafami yukari kaldirmiyorum ve gokyuzunu unuttum. Ayrica bunu yapsam bile elime ne gececekti ki? Gokyuzu o kadar yuksek, gozlerimse bakmaya o kadar gonulsuzduler ki, topragin nerede oldugunu bilerek mutlu bir sekilde yasiyordum. Ayrica, Peder Renteria cennete asla gidemeyecegimi bana kesin bir dille soylediginden beri gokyuzune karsi tum ilgimi yitirmistim. Gitmeyi birak, orayi uzaktan bile goremeyecekmisim.. Buna sebep isledigim gunahlardi, ama yasamayi surdurmek bile basli basina buyuk bir caba gerektirirken, bunu bana soylememesi gerekiyordu. Yasarken insana ayaklarini hareket ettirten yegane sey, oldugunde bu ayaklarin onu farkli bir yere goturecekleri beklentisidir; ama eger bir kapi kapatilir ve acik kalan sadece cehennemin kapisi olursa, o insan keske hic dogmasaydim diye dusnur.. Benim icin cennet, Juan Preciado, su anda bulundugum yerdir."

“After so many years of never lifting up my head, I forgot about the sky. And even if I had looked up, what good would it have done? The sky is so high and my eyes so clouded that I was happy just knowing where the ground was. Besides, I lost all interest after padre Rentería told me I would never know glory. Or even see it from a distance...It was because of my sins, but he didn’t have to tell me that. Life is hard enough as it is. The only thing that keeps you going is the hope that when you die you’ll be lifted off this mortal coil; but when they close one door to you and the only one left open is the door to Hell, you’re better off not being born...For me, Juan Preciado, heaven is right here.”
“Bu koy yankilarla doludur. Bunlar sanki duvar deliklerinde ya da tas altlarinda hapsolmus gibidir. Yururken, birilerinin senin uzerine basip gectiklerini hissedersin. Gicirtilar duyarsin. Gulusler duyarsin; gulmekten yorulmus gibi, artik cok yaslanmis gulusler. Ya da kullanilmaktan yipranmis sesler. Butun bunlari duyarsin. Bir gun bu seslerin sonup gidecegini dusunuyorum.”

“This town is filled with echoes. It's like they were trapped behind the walls, or beneath the cobblestones. When you walk you feel like someone's behind you, stepping in your footsteps. You hear rustlings. And people laughing. Laughter that sounds used up. And voices worn away by the years. Sounds like that. But I think the day will come when those sounds fade away.”
-
Amerikali sair, deneme yazari ve radikal feminist Adrienne Rich’in dogum yildonumu (16 Mayis 1929)

Bu kapidan
ya gececeksiniz
ya da gecmeyeceksiniz.
Gecerseniz,
her zaman adinizi hatirlamaniz
tehlikesi oldugunu unutmayin.
Her sey gozlerini dikecektir size
siz de onlara oyle bakin
ve birakin ne olursa olsun.
Eger kapidan gecemezseniz,
o zaman
saygin bir hayat yasamaniz
inanclariniza bagli
konumunuzu degistirmeden
kahramanca olmeniz mumkun
ama pek cok sey kor edecektir sizi,
pek cok sey sizi gormezden gelecektir,
kim bilir ne pahasina?
Kapinin kendisi
hicbir konuda soz vermiyor.
Kapi, sadece bir kapi iste.
-
Ilk Akademi Odul toreni 16 Mayis 1929 tarihinde Hollywood Roosevelt Hotel, Los Angeles, Kaliforniya'da duzenlenen ozel bir aksam yemeginde duzenlendi.

Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri