Kaplumbağa ile tavşanın hikayesini herkes bilir. Geçenlerde bir yarışmada gerçekten yarıştırdılar ve gerçekten de kaplumbağa birinci bitirdi. Bizim borsa tavşan gibi görünür ama en kötü kaplumbağa borsalarının bile uzun vadede gerisinde kalır. En büyük borsa şirketini alsan 10 küsür milyar dolar, USA veya Avrupa borsaları şirketleri yanında kumda oynayan, amatör ligin oyuncuları gibi. Buradan bile belli ortada gerçekten global çapta bir tek şirket bile yok. Çok zorlasan Koç, İş, Ulker grubu gibi düşünülebilir; onlara da belli bir kesim malum, hani fıkrada cehennemde Türk kazanının başına zebani koymamışlar ya, nasılsa bunlar kazandan çıkanı paçalarından tutup geri çekerler diye aynen o şekilde.
Gördüğüm kadarıyla bir tek kişi bile kalmamış gerçekten bu borsaya yatırım yapmak isteyen, herkes belli taktik kazanımlar peşinde. Yani bir kriz seviyesinde alıp bir zamana kadar bekleyip sonra yeni kriz gelmeden satabilmek peşinde. Çok doğru başka türlü kazanmak mümkün değil bu borsada, zaten herkes çözmüş bizim borsayı, öte yandan yapması da hiç kolay değil bunu. Normalde gelişmiş ülke borsası gibi olsa gençliğinde alırsın ölene kadar temettüleri ile alıp şirket bozulmadığı sürece tutardın.
Borsamız 80'lerde açılmış, o zamanlar nüfus 40 milyonlarda, hatta biraz daha geriye git 60'larda Istanbul nüfusu 1 küsür milyonlarda, o kadar korkunç bir nüfus artışı var. Gelelim bu nüfus artışının yansımalarına. Bu kadar insan ev aldı, araba aldı, diş fırçası kullanmaya başladı, yedi içti, gezdi tozdu, bunların ikinci ekonomileri oluştu. Yani ülkenin büyümemiş olması mümkün değil, tam tersine korkunç bir hızla birçok sektör büyüdü aslında. Peki nasıl oldu da borsa şirketleri hiç büyümedi, hatta yatırımcısına hep kaybettirdi, ortaya bir tane bile global çapta ilk 100'e girebilecek şirket çıkamadı acaba? Nasıl olabiliyor böyle bir durum. Nihayetinde Almanya kadar nüfusumuz oldu.
Ülke korkunç büyüyor, ama ne borsa kazandırıyor ne de şirketleri büyüyor nasıl olabilir bu iş? Herkesin cevabı farklı olabilir ama benim bunca yıldır vardığım sonuç şu. Konu ekonomik değil sosyolojik. Aslında sosyoloji ekonomiye yansıyor. Ekonomik aflar, alınmak istenmeyen vergiler, olmayan veya uygulanmayan regülasyonlar, kendi dünyalarında çağdışı ekonomi kuralları benimsemeler; altın hisseler, hiçbir şirketin %49'dan fazla borsaya açmaması gibi yansımalar vs.vs.
Herkes geçmişe bakıp şunu yapsaydım diyor. Ben de geçmişe bakınca şunu yapmış olmayı dilerdim, bir kaplumbağa borsasına girip ömür boyu oraya şirket bile değil endeks fonuna yatırım yapmış olsaydım keşke, şimdiki varlığımdan fersah fersah fazla getiri almış olmak bir yana, ruhsal yönden de çok daha dingin ve huzurlu bir hayatım olurdu.
Iyi pazarlar.
Bu yazı yatırım tavsiyesi olarak değerlendirilemez.
“invest only if you would be comfortable owning a stock, even if you had no way of knowing its daily share price.” ― Benjamin Graham
Yer İmleri