HALK Cafe - I

[sertan29]

Peki; 25 HAZİRAN'dan sonra kamu bankaları ne mi olur? Birilerinin olur.

1. Ya son 15 yıldır olduğu gibi yılda 3 milyar dolar kâr eder, MİLLETİN HİZMETİNDE olur.

2. Ya da son 16 yıldan önceki 80 yılda olduğu gibi yılda 4 milyar görev zararı edip ZİLLETİN olur.

sayın th lütfen kamu bankalarının 2001 öncesi ve sonrası ni nedir durumları bakabilirmisiniz, ben bu üstteki twitte yazanlar doğru mu

SM-N920C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[Ayan]

Son bir kaç yazımda yeni sistemde etkili bir meclis çoğunluğuna sahip olamayan bir başkanın kim olduğunun hiç bir önemi olmadığını ısrarla vurgulamaktayım...Görüyorum ki arkadaşlar işin bu kısmını halâ atlıyor, görmezden geliyor ve adeta hayal dünyasında geziniyorlar...Muazzam yetkileri var gibi konuşulduğuna bakmayın, en küçük bir şeyi bile meclisten geçirmeden yapamayacak ve yaptığı en ufak bir yanlışta (tırışkadan bir ihaleye fesat karıştırmak suçlaması gibi) salt çoğunlukla yargılama yolu açılabilecek siyasi bir figür var karşımızda an itibariyle...

Kaldı ki yeni düzenlemeyle hakkında soruşturma açılmasına karar verildiği anda Başkan yeni bir seçim kararı dahi alamayacak ve o meclis adeta Demokles'in kılıcı gibi (taki seçimlerin yenilenmesine karar erene kadar) an be an tehdit altında tutacak kendisini...Resmen ateşten gömlek durumu...Her zaman dediğim gibi hükümet etmek demek mevcut kaynakları toplumun çeşitli kesimlerine dağıtmak demek...Bizim gibi yapısal sorunları bulunan ekonomiler için gayet meşakkatli işler bunlar; kolay olsaydı KİK'i 186 kez değiştirmeye gerek kalmazdı değil mi ???

Gayet tabiki bu yeni konjonktür kısa vadede ülkeye yeni bir koalisyon kültürü ve dahi toplumsal uzlaşma kanalları açacaktır ama maalesef Trump'ın işbaşına gelmesiyle birlikte mavi küremiz bu tür uzlaşı, insan hakları, özgürlükler vs. ekseninden çoktan ayrılmış, bambaşka bir yörüngeye girmiş durumda...

Silahlanmanın, aleni tehditlerin ve ticari savaşların kol gezdiği böylesi bir konjonktürde Aziz Milletim ve Devlet'im için en hayırlısı neyse o olsun...Önsezilerim, önümüzde hiç de kolay bir süreç olmadığını söylüyor bana...Umarım yanılırım...

Çok önemli bir analiz olmuş sayın Yetkisiz. Yetkililer bile bihaber olan bitenden. Hormonlu da olsa yüksek büyüme rakamları, hızlı karar verme, iç ve dış hertürlü operasyonlara seri refleks verebilme , güven ve istikrar bu suretle mümkün olmuştu bu güne kadar. Ancak Sn. Cunhurbaşkanının ve ekonomi bakanı Zeybekçinin son 3 yıldır ekonomiye hiçde rasyonel olmayan ve piyasaları ürkütücü ve inatlaşıcı yaklaşım ve söylemleri piyasa ayarlarını bozmuş ve genişlemeci politikalar yapılırken Merkez Bankasını kontrol altına alarak faiz düşür söylemleri ile geldiğimiz noktayı izah edecek hiçbir iktisadi teoremle bağdaşmayan çok büyük yanlışlıklar yapıldı. Halen yanlışda ısrar ediliyor. Türkiye ekonomisinin şu an ihtiyaç duyduğu şey sürdürülrmrz ve cari açık ve dış borcu tetikleyici yüksek büyümeden yumuşak bir geçişle sıkı para ve bütçe politikalarına odaklanmasıdır. Ancak bu çapta hiçbir politikacıda bunun olmadığını görüyor ve üzülüyorum. Anlatmak istediğim ifade rahmetli Turgut Özal çapında bir idarecnin ve beynin ülkemizde yetişmemiş olmasında görüyorum. Kitleleri büyüleyici hamaset ve nutuk ön planda. Hoş dünyada da lider çıkmıyor. bakınız AB bölgesine ve Trumpa. Karanlık bir döneme girmiş olduğumuzu görüyor ve çocuklarımız için üzülüyorum. Selamlar.

[yetkisiz]

Niyet okuyuculuğu yapmayı sevmem ama netice itibariyle piyasadan para kazanan insanlarız hepimiz...Son bir kaç mesajda yazdığım handikapı aşabilmek için her adayın kendisine göre bir stratejisi mutlaka vardır...Mesela Erdoğan "koalisyona açığız" mesajı vererek bir yol açmaya çalışıyor, arkasında diğer adaylara göre oldukça homojen bir çoğunluk olmasına rağmen...M.İnce açısından bu birlikteliği sağlamanın tek yolu; siyasi hamleler...Yani eski dosyaları açmak....Muhtemelen HALKB'ye verilecek ceza ile birlikte başlatacaklar bu süreci...İlmeğin başlangıç noktasının burası olduğunu, böylesi bir girişime MHP hatta AKP içerisindeki bir çok fraksiyonun destek vereceğini hepimiz gibi O da biliyor...

Al sana miss gibi bir siyasi atmosfer...

[yetkisiz]

Nasıl bağladım ama...

Ben geleceği yazarım abi, bugünü zaten yaşıyoruz neyini yazacan...

[lidya]

Halkbank yatırımcısı tarihin en büyük darbesini yemiş. Bu yüzden seçim falan onları ilgilendirmiyor. 1929 yılında Amerika'da hisseler %90 düşmüş Halkbank'ta da %90 düşmüş bu yüzden halkbank yatırımcısı 1929 ile aynı yıkımı yaşıyor. Bu yıkıma sebep olanların Allah belasını versin. Umarın tüm bunlara sebep olanlar suçlarını öbür dünyaya taşımaz bu dünyada bir gün yargı önünde hesap vermek zorunda kalırlar. Aldıkları rüşvetler yanlarına kar kalmaz tüm mallarını kaybeder üstüne yıllarca hapis yatarlar.

[0101]

AKP'nin böyle bir yetkiye (KHK açısından) zaten ihtiyacı yoktu...Çünkü her dönem meclis çoğunluğu kendilerindeydi...Ülkenin koalisyonlarla yönetildiği dönemlerle karıştırmamak gerekir...KİK'nu 186 kez değiştirme kudretine sahip bir partiden bahsediyoruz sonuçta...Zırt pırt kanun değiştiriyor yani, boru mu yaw...Napsın KHK'yı...

Detaylara girmeyeceğim ama Hükümet etmek, yasama ve hatta yargı erkinin de gücünü kullanmayı gerektirir...İşbu sistem mutlak güç üzerine kurulu bir yapı ihtiva ediyor ve koalisyon kültürüne kesinlikle uygun değil...Nokta...

Ulen ne yordunuz sabah sabah yaw...

İkinci bir konu da GURUP KARARI uygulamasıdır.

Yine 2002 öncesinde partiler her konuda gurup kararı alırlar, mecliste gurup kararına uymayan milletvekiline partiden ihraca kadar muhtelif cezalar uygularlardı.

Gurup kararı uygulaması şöyle olurdu:

GENEL BASKAN bir konuda karar verilecek ise. Parti icrasina konuyu getirir. Orada karar çıkarır. Icrada alınan karar parti meclis gurubuna getirilir. Orada okunur. Oylanır. Artık meclis yasama faaliyetinde bu kararın dısinda oy kullanamazsınız.

Bu uygulama da 2002 yılından beri neredeyse hiç uygulanmamakta .

Bunun en önemli oylaması 2. körfez krizindeki IRAK oylamasıdır. Iktidar partisi üyelerinin bir kısmı hükümetin getirdiği yetki kararına oy vermediler. Karar kabul edilmedi.
Eğer ak parti gurup kararı almış olsaydı o milletvekilleri evet oyu kullanmak zorunda kalacaklardı.
Bundan dolayı batılılar Erdoğana sen ıraka girmeyi isteseydin partinde gurup kararı alır, milletvekillerinin evet demesini sağlardın dediler.

Tabii tamamen yasal ve geçmiş hükümetlerin her konuda uyguladığı bu yetkileri ak parti uygulamadığı için gençler bilmez, orta ve ileri yaşlardaki bizler de unutmuş gibiyiz.

[şahna]

doğuya ait bir söz vardır.
babalar kendi çocuklarını iyi yetiştiremezler derler.
bu nedenle ileri görüşlü devlet adamları evlatlarına alim tutarlarmış.
evladını yargılayamazsan başkalarının adeletine teslim etmek zorundasın.

[şahna]

unutulmamalı yeni sistemde milletvekilleri daha bağımsız,vicdanı daha rahat
yürütmenin dışında olabilir
fakat başkanın yanlış tutumlarına karşı mecliste milletvekili dayanışması görülebilir.
rüşvet ,yolsuzluk gibi mide bulandırıcı olaylar eskisi gibi üstü kapatılmaz.