Vincenzo Bellini'nin 2 perdelik opera liricasi La Straniera (The Foreign Woman), ilk kez 14 Subat 1829 tarihinde Milano, Teatro alla Scala'da sahnelendi.
|
|
Italyan Barok ressam Giuseppe Cesari'nin ((Il Cavaliere d'Arpino) ) dogum yildonumu (14 Subat 1568)
Diana e Atteone(Diane et Actéon, 1603)
Vincenzo Bellini'nin 2 perdelik opera liricasi La Straniera (The Foreign Woman), ilk kez 14 Subat 1829 tarihinde Milano, Teatro alla Scala'da sahnelendi.
Iskoc ressam William Dyce'in olum yildonumu (14 Subat 1864)
Paolo e Francesca (Francesca da Rimini, 1837 )National Gallery of Scotland, Edinburgh
Amerikali tiyatro elestirmeni ve dergi editoru George Jean Nathan’in dogum yildonumu (14 Subat 1882)
“Sanatta ahlaktan soz etmek, sevismede yasama meclisinden soz etmek gibi bir seydir. Sanat dus gucunun sevismesidir. / A parlare di morale in arte è quello di parlare di legislatore nel sesso. L’arte è il sesso della fantasia.”
"Kotu yoneticiler, oy vermeyen iyi vatandaslar tarafindan secilir. / I cattivi rappresentanti sono eletti dai bravi cittadini che non votano.”
Yunan sair Kostas Varnalis'in dogum yildonumu (14 Subat 1884)
Bodrumdaki tavernada,
sigara dumanları ve kufurler arasinda,
yukarida laternanın tiz sesi
butun arkadaslar ictik dun,
dun, butun aksamlar gibi,
acilari unutalim diye.
Biri digerinin yaninda SIKILIYOR
ve ara sira yere tukuruyordu,
Ah! Ne buyuk bir acidir
hayatin yuku
Akil cile cektigi surece
hatirlamiyor beyaz bir gunu
Gunes ve firuze deniz
ve sefih gokyuzunun derinligi,
Ah! Sari seffafligi safagin,
gunbatiminin karanfilleri,
uzagimizda yanip sonuyorsunuz,
giremeden kalbimize!
Birinin babasi on yıldir
koturum – ayni hortlak,
digerinin karisinin gunleri yaz
eriyor evde veremden,
Mazis’in oglu Palamidi’de hapiste,
Yavis’in kizi Gazi’de genelevde.
Carpik kaderimizin sucu!
Bizden nefret eden Tanri’nin sucu!
Tehlikeli fikirlerimizin sucu!
Hepsinden once sarabin sucu!
"Suclu kim? Suclu kim?.." Henuz
hicbir agiz bulup soyleyemedi.
Bu yuzden, karanlik tavernada
boynu bukuk iceriz daima,
her topuk solucanlar gibi
ezer bizi nerede bulsa:
korkak, talihsiz ve kararsiz
Bekliyoruz, belki de, bir mucizeyi.
In the underground tavern
In between smoke and swearing
(Upstairs the lantern was screaming)
All our company was drinking yesterday,
Yesterday, like every other night
Swallowing the bitter events that shape our lives.
Tightly stacked besides each other
Spitting on the earth’s face
Oh what a big torture
The torture of life is
No matter how hard our mind tries,
It remembers no happy day
Sun and oh blue sea
Depth of the fatherless sky
Of the dawn egg-yolked wrap
Carnation of the dusk
You shine then fade afar
Never entering our heart.
One’s father years ten now
Paralyzed, same as skeleton
The other’s wife life is short
slowing melting away
At Palamidi the son of Mazis
The daughter of Yiavis at Gkazi
It’s our cursed fate
It’s God’s hatred for us
It’s our own stupidity
But above all it’s all the wine we’ve drunk
Whose fault it is?
No mouth has ever found the answer
Thus in the dark underground tavern
we drink always heads down
Like worms, every heel
that finds us steps on us
Cowardly, destined and without any willpower
We are, perhaps, expecting some miracle!
Oscar Wild’in Ciddi Olmanin Onemi (Importance of Being Earnest - L'importanza di chiamarsi Ernesto) oyunu ilk kez 14 Subat 1895’de Londra, St James's Theatre’da sahnelendi.
—Akilliliktan olesiye tiksiniyorum. Bugunlerde herkes akilli. Gittigin her yerde akilli insanlarla karsilasiyorsun. Bu genel bir belaya donustu. Allah'tan dilegim bizi bir miktar aptal biraksin.
—Aptallarimiz var.
—Onlarla tanismak ziyadesiyle hosuma giderdi. Nelerden bahsediyorlar acaba?
—Aptallar mi? Ah! Akilli insanlardan elbette.
—Ne aptallar!
—I am sick to death of cleverness. Everybody is clever nowadays. You can’t go anywhere without meeting clever people. The thing has become an absolute public nuisance. I wish to goodness we had a few fools left.
—We have.
—I should extremely like to meet them. What do they talk about?
—The fools? Oh! about the clever people, of course.
—What fools!
Alman filozof ve toplum bilimci Max Horkheimer’in dogum yildonumu (14 Subat 1895)
"Bilim, dogadaki bilinmeyen karsisinda duydugumuz korkuyu yenmemizi saglamistir. Artik kendi urunumuz olan toplumsal baskilarin esiriyiz. Bagimsiz davranmaya cagrildigimizda, duzenlerden, sistemlerden, otoritelerden yardim bekliyoruz. Eger aydinlanma ve dusunsel ilerlemeden anladigimiz insanin ugursuz guclerle, cinler ve perilerle, degismez yazgiyla ilgili bos inanclardan kurtulmasiysa, kisaca korkudan kurtulmasiysa, o zaman bugun akil denilen seyin yadsinmasi da aklin yapabilecegi en buyuk hizmet olur."
“Now that science has helped us to overcome the awe of the unknown in nature, we are the slaves of social pressures of our own making. When called upon to act independently, we cry for patterns, systems, and authorities. If by enlightenment and intellectual progress we mean the freeing of man from superstitious belief in evil forces, in demons and fairies, in blind fate—in short, the emancipation from fear—then denunciation of what is currently called reason is the greatest service reason can render.”
|
|
Japon yonetmen Masaki Kobayashi’nin dogum yildonumu (14 Subat 1916)
Yer İmleri