"Otomobilin henüz icat edilmediği dönemde, düğün olduğunda, gelin ata bindirilerek kocasının evine götürülürmüş. Evlilikler de genellikle "görücü usulü" ile olduğundan, gelin ve damat birbirlerini önceden tanımazlarmış.
İşte böyle bir dönemde, gelin kızın, damadı hiç mi hiç tanımadığı bir düğün sonrası, damat gelini ata bindirmiş ve köye doğru yola koyulmuşlar.
Yolda giderken, ayağı taşa takılan at aniden tökezlemiş ve gelin düşecek gibi olmuş. Damat, tok bir sesle;
- Varan biir...
demiş. Aradan on dakika geçmiş geçmemiş, gelinin bindiği at yine tökezlemiş. Damat bu kez daha yüksek bir sesle;
- Varan ikiii...
demiş ve yola devam etmişler. Ancak yeni gelini almış bir korku "galiba çok sert ve sinirli biriyle evlendim, vay benim başıma gelen..." diye düşünürken, atın ayağı bir kez daha taşa takılıp tökezlemez mi, damat iyice sinirlenmiş ve hırsla;
- Varan üüüç...
diye bağırdıktan sonra, silahını çekip atı beyninden vurmuş.
O anda, atla birlikte yere düşen yeni gelin panik halinde damada bağırmış:
- Sen deli misin, manyak mısın nesin, hiç ayağı taşa takıldı diye zavallı at öldürülür mü?
Damat gayet soğukkanlı bir şekilde, silahını kılıfına yerleştirdikten sonra, gözlerini de biraz kısarak geline bakmış ve ...
- Varan biiir...
Yer İmleri