Bir insandan, bir şeyden, bir sesten, bir görüntüden, bir konudan rahatsız oluyorsa, ona "sen bundan nasıl rahatsız olabilirsin? Bak herkes ne kadar seviyor" demek bence anlamlı değil.
Çünkü bu rahatsızlık konusu, özde kişisel bir değerlendirmeye dayanır, yani kişiye özeldir.
Aynen başka birinin o durumdan rahatsızlık duymamasının da kişisel olması gibi.
Rahatsızlık duyanların sayısının rahatsızlık duymayanlardan az olması hatta bunun sadece bir kişi olması bile olayı değiştirmez.
Hani bildik klasik özgürlük tanımı vardır: Kişinin özgürlüğü, diğer kişinin özgürlüğünün başladığı yerde biter diye...
Aynen öyle.
Hocamız Muammer Aksoy, oturduğu evin bir caminin yanıbaşında olması yüzünden, her sabah hoparlörlerle okunan sabah ezanı temelinde dava açmıştı.
Çünkü o rahatsız oluyordu. Ezan okunuş tarzı açısından özüne de uygun değildi. İnsan sesi teknik donanımlarla yükseltiliyordu.
Sonuç?
Hoca öldürüldü.
Bu dava nediyle değil tabi.
Onun kişiliğine ve de bakış açısına, topluma ya da bir kesime uygun gelmeyen ifadelerine tahammül edemeyenler tarafından.
Bırakalım rahatsız olan rahatsızım diyebilsin.
Çok görmeyelim.
Bu arada....
Kaçacağım bir deliğim olmadığı bir mekanda sevmediğim bir kakafoniyle seyahat etme düşüncesi bana da çok ters geldi doğrusu. Sürenin uzunluğu ya da kısalığı eziyetin süresini etkiler sadece...
Yer İmleri