Öbür topicte da yazdım. Aslında portföyü oluştururken bazen bir futbol takımı metaforu ile düşünüyorum. Her bir kategorinin önemi ayrı.

Bu bağlamda, ppf'ler kanımca takımın kalecisi ve çok önemli. Çünkü Allah göstermesin beklenen büyük İstanbul depremi gibi, savaş, yeni bir virus vs. gibi yıkım yaratacak olumsuzluklarda en azından paranın komple erimesine engel olacaktır ve her takımda kaleci çok önemli. Sıfıra yakın risk taşıyan kategoriden fon içermeyen portföyler bence kalecisiz takım gibi, risklere çok açık.

Defansta ise borçlanma ve eurobond fonları olmalı. Doların enflasyon üstü artışlarında, faiz dalgalanmalarında , ara sıra kornerlerde gol atan bir defans oyuncusu gibi takımı kurtarmalı.

Orta sahada değişkenler var gözümde, defansif değişkenler defansif orta saha gibi, agresif olanlar hücuma dönükler gibi. Ancak stopaj vs. gibi nedenlerden tüm riski buraya yıgmak anlamlı değil. Yani golleri orta sahadan beklememek lazım.

Hücumda ise hisse yogun fonlar. Takımı galibiyete taşıyacak, yani reel/ enflasyon üstü getiriyi asıl uzun vadede sağlaması gerekenler bunlar olacak.

İyi bir teknik direktör olarak, makul aralıklarla, makul değişimler yaparak devam etmek en anlamlısı olacaktır. Kazanan kadro ile çok oynamamak, takıma en çok katkı verenleri ısrarla artırmak iyi olacaktır.

Teknoloji , petrol vs. fonları takıma alınan bilinmeyen Nijeryalı oyuncu gibiler, mucizeler de yaratabilirler, hiç faydaları olmayabilir de.