
Originally Posted by
JoNaThAn
Evet. Çünkü başka türlü beslenme biçimimle başa çıkamıyorum. Sevgili Torik duymasın ama, paket paket Toblerone'ları götürüyorum fırsat buldukça, bazen 1 kg profiterol, ekler pasta, frambuazlı pasta, çeşitli dondurmalar.. Kendimi kaybettiğim zamanlarda farklı farklı şeyler.. Dedim, böyle beslenirsem, kendimi geçtim, canda değil maldayım, Brisa'nın 2040'ını göremem. Bir çözüm bulmam lazım. Yemeyeceğim. Ama baktım, 3 gün yemiyorum zararlı şeyleri, sonra yiyorum.
Ne yapayım, ne yapayım derken; intermittent fasting'i keşfettim. Yeme aralığını belli bir zamana sıkıştırmak ve bunu disiplinle uygulama zorunluluğu hissetmek çok yararlı oluyor. Hem geri kalan, yemek yemediğin 16-18 saatlik zamanda vücut kendini temizleme imkanı buluyor (tansiyondan, dolaşıma ve kan şekerine), hem de sadece 6-8 saat aralığında yiyebildiğin için junk food denilen abur cubur zararlı yiyecekleri yeme imkanı bulamıyorsun. Öğlen 2'yi başlangıç yapıyorum mesela (bazen 12'yi), o saate kadar bir şey yemiyorum. Buradan bir 4-5 saat kazanıyorsun. Sonra kahvaltını ediyorsun. 2-3 saat acıkmıyorsun, akşam 5-6 oluyor. Son yemek yiyeceğin saat 8 veya 10 oluyor, ilk yemeğini kaçta yediğine göre değişir. Birkaç saatlik vaktin kalıyor yemek için. Oraya da bir akşam yemeği sıkıştırıyorsun. Torik kadar olmasa da belki küçük bir tatlı. Sonra bir bakıyorsun, saat 10 olmuş, bitmiş. Gece 1-2'de acıktığında yemiyorsun. Ağzıma bir parça çikolata atayım, sandviç yapayım yok. Bir dahaki gün öğlen 2'ye kadar yemek yok.
İşe yarıyor. Bu beslenme biçimiyle, arada kafana estiğinde, akşam 10'a kadar filmini izlerken cipsini de yiyebilirsin, 1 biranı da içebilirsin. Ama seçim yapıyorsun mecburen. Hem bunları yer içerim, hem 1 saat sonra makarnamı yerim yok. Zaman doluyor. Vücut onu telafi ediyor geri kalan saatlerde.
Yer İmleri