
Originally Posted by
deniz43
-Forumun eskileri bilir,bu hesaplamayı 2007 yılından itibaren uzun süre yaptım,merkez bankası başlangıç noktasını 2003 yılı başı olarak aldığı için ben de hesaplarımı bu tarihi referans alarak yaptım.Ancak merkez bankası 2019 yılında yaptığı bir yöntem değişikliği ile başlangıç yerini 1994 tarihine çekince,ben de referans başlangıç noktasını daha rekabetçi olduğu ve bir önceki yıl cari fazla verdiğimiz için 2002 yılı başına çektim.
-Döviz kurlarında bir rekabetçi denge kuru vardır ve daha önce bu başlıkta birkaç defa verdiğim ve aşağıda yeniden vereceğim örnek doğrultusunda bu rakam hesaplanabilir ama çoğu zaman özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu denge kurundan uzak rakamlar görürürüz,paranız bazen aşırı değerli bazen de aşırı değersiz olabilir.Örneğin 2003-2013 arasında bir yandan IMF ile bütçe dengesi,düzenleyici kurulların bağımsız ve liyakat sahibi kişiler tarafından etkin işletilmesi,populist harcamaların önüne set çekilmesi,diğer yandan çok daha önemli Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerine başlanması,her üyelik müzakerelerine başlayan diğer ülkelerin sonunda üye olduğu Türkiye'nin de sonunda üye olacağı ve buna paralel hukuk sisteminin ve mevzuatın avrupa birliği gibi olacağı beklentisiyle Türkiye'ye çok büyük ölçekli doğrudan yatırım ve ve portföy yatırımı girdi ve bunun sonucunda Türk Lirası aşırı değerlendi,yüksek enflasyona rağmen dolar neredeyse 10 sene önceki değerinde sabit kaldı.Şimdi ise tam zıt yönde bir gelişme var.Güçler ayrılığının ortadan kalkması,idarenin şeffaflığının ve hesap verilirliğinin olmaması,hukukun üstünlüğünün kalkması,yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının kalmaması,kişisel temel hak ve özgürlüklerin baskı altında olması, ifade özgürlüğünün kısıtlanması gibi nedenlerle sadece doğrudan dış yatırımlar çok azalmış olması dışında yerliler de yeni yatırım yapma konusunda tereddüt yaşıyor ve defansif yatırım araçlarında birikimlerini korumaya çalışıyorlar.Sorunuzun cevabı evet.Türkiye'de şu anda hukukun üstünlüğüne saygı gösteren ,güçler ayrılığına saygı gösteren ve uygulayan farklı bir iktidar olsa Türk lirası daha değerli olurdu.
-Şu anda merkez bankasının net rezervi 100 milyar doları olsaydı,TL daha değerli olurdu.Çünkü küresel serbest piyasa ekonomisinde traderler'in para kazanma içgüdüsü var ve parasını savunacak bir rezerve sahip olmayan merkez bankasının parasını satıp para kazanmak istemeleri doğal,bunu politik nedenlere bağlamak yanlış olur,ben sadece "traderler'ın para kazanma içgüdüsü" diyorum.
-Merkez bankasının politika faizini arttırmasının TL'nin değerini arttırıcı yönde bir etkisi olur ama tek başına yeterli olmayabilir,TL'nin piyasa değerinin oluşmasında birçok faktör var,Fed'in politikaları, iç ve dış siyasi gelişmeler,global piyasalardaki trendler gibi,..bunların bileşkesini almak gerekiyor.
************************************************** *****
Şöyle düşünelim; 1 USD=1 TL olsun. Bu tür bir kur seviyesinde de cari açığımızın sıfır olduğunu varsayalım. Ulaştırma maliyetleri ve korumacılık önlemlerinin olmadığı bir ortamda, Bizim ürettiğimiz 1 adet çamaşır Makinesi = 1000 TL ise, bu çamaşır makinesi'nin dolar bazında fiyatı 1000 ABD dolarıdır (Çünkü 1 USD =1 TL'dir). Aradan 2 yıl geçmiş olsun ve Türkiye'deki enflasyon izleyen 2 yılda toplam %40 olsun. Yani çamaşır makinesi'nin fiyatı 1000 TL'den 1400 TL'ye çıkmış olsun ve ABD'de bu sürede enflasyon "sıfır" olsun. Eğer kurlar hala 1 USD = 1 TL ise bizim paramız ABD dolarına karşı aşırı değerlenmiştir. Yani adet çamaşır makinesi = 1400 USD seviyesine gelmiştir. Dolayısıyla ABD'li biri bizim ürettiğimiz 1400 USD'lık çamaşır makinesini değil kendi ürettikleri 1000 USD'lık Çamaşır makinesini satın alacaktır. Paramız aşırı değerli olduğu için, biz de kendi çamaşır makinemizi, televizyonumuzu, otomobilimizi veya buzdolabını almak yerine daha ucuza gelen diğer ülke mallarını (Bu örnekte ABD mallarını) almak isteriz(1400 TL yerine 1000 TL'ye). Zaten gelişmekte olan ülkelerdeki en büyük problemlerden biri ithal mallarını tüketmeye yönelik güçlü istektir. Şimdi örneğe tekrar dönecek olursak; eğer bu 2 yıl içinde enflasyon birikimli olarak %40 olmuşken, Türk lirası da dolara karşı %40 değer kaybetmiş olursa 1USD =1.40 TL olacaktır. Böylelikle bizim bir adet çamaşır makinemiz 1400 TL olsa dahi dolar fiyatı = 1400/1.40 = 1000 USD şeklinde olacak ve dış ticaret açığı oluşmasını engelleyecektir. TL'nin değer kaybetmesi, hem yerlilerden gelen ithal taleplerini sınırlayacak, hem de ihracatın sorunsuz devam etmesini sağlayacaktır. İşte bu mantıkla bir hesaplama yapılabilir.
"Satın alma gücü paritesi teorisi" baz alınarak dolar kaç TL olmalı sorusuna cevap aranırken, ülkenin cari açık vermediği bir yıl bulunur. Örneğin Türkiye'de 2001 yılı cari fazla verdiğimiz bir yıldır,1 Ocak 2002 referans alınarak bu hesaplama yapılabilir.
************************************************** ******************************
Yer İmleri