-
Fransiz Kubist ressam Jean Metzinger'in dogum yildonumu ( 24 Haziran 1883 )
Baigneuses, Deux nus dans un jardin exotique (Two Nudes in an Exotic Landscape , 1905)

Danzatrice al caffè ( Danseuse au café , 1912 )
-
19 yasindaki Pablo Picasso, ilk sergisini 24 Haziran 1901’de Paris, rue Lafitte’te bulunan La galerie Vollard'da acti.
-
Cellistlerin Aristokrati ( Aristocrat of Cellists - L'aristocratico di Violoncellisti ) Fransiz cellist Pierre Fournier’in dogum yildonumu ( 24 Haziran 1906 )

-
Arjantinli yazar, ressam ve fizikci Ernesto Sabato’nun dogum yildonumu ( 24 Haziran 1911 )
“ Herkes bir dilencinin (gercek bir dilencinin) sorunlarinin birkac peseta ya da bir parca ekmekle cozulmeyecegini bilir, sadaka yalnizca verenin kendini iyi ve comert hissetmesine yarar, veren ruh huzurunu ve 'comert' unvanini satin alir. Oysa ruh huzurunu ve comert biri oldugu dusuncesini satin almak icin gunde bir kac pesetadan fazlasini harcamayan bu insanlarin aslinda cimri, ne dar kafali oldugunu bir dusunun! Onemli olan insanin ruhunun gercekten ne kadar temiz oldugu ve ikiyuzluluk yapmadan (ve somurmeden) insanligin yoklugunu ortadan kaldirmak icin ne verebilecegidir! ” Tunel

“ Cualquiera sabe que no se resuelve el problema de un mendigo (de un mendigo auténtico) con un peso o un pedazo de pan: solamente se resuelve el problema psicológico del señor que compra así, por casi nada, su tranquilidad espiritual y su título de generoso. Júzguese hasta qué punto esa gente es mezquina cuando no se decide a gastar más de un peso por día para asegurar su tranquilidad espiritual y la idea reconfortante y vanidosa de su bondad. ¡Cuánta más pureza de espíritu y cuánto más valor se requiere para sobrellevar la existencia de la miseria humana sin esta hipócrita (y usuaria) operación! ”
“ Yasamin kendisi de uzun bir kabusa indirgeniyordu. Bu kabustan kurtulmanin tek caresi olumdu, olum bir uyanisti. Ama neye uyanmak? Iste bu kesin ve sonsuz hice uyanmanin cozumsuzluguydu beni intihar etmekten alikoyan. Her seye ragmen insanin varolana bir tutunmuslugu vardi. ”

“ La vida aparece a la luz de este razonamiento como una larga pesadilla, de la que, sin embargo, uno puede liberarse con la muerte, que sería, así una especie de despertar. ¿Pero despertar a qué? Esa irresolución de arrojarse a la nada absoluta y eterna me ha detenido en todos los proyectos de suicidio. A pesar de todo, el hombre tiene tanto apego a lo que existe. ”
-
Fransiz sair ve deneme yazari Yves Bonnefoy’nin dogum yildonumu ( 24 Haziran 1923 )

Gormuyoruz artik birbirimizi ayni isikta,
Artik gozlerimiz ayni degil, ayni degil ellerimiz.
Agac daha yakin ve kaynaklarin sesi daha canli,
Adimlarimiz daha derin, oluler arasinda.
Olmayan tanri, koy elini omzumuza,
Geri donusunun agirligiyla tasarla bedenlerimizi,
Bu gunleri ve golgeleri, bu kus cigliklarini, bu korulari,
Bu yildizlari ruhlarimiza katmayi birak.
Bir meyve yarilircasina vazgec kendinden bizde,
Erit bizi kendinde. Goster bize
Asksiz sozcukler arasinda ates sacmadan dusmus, ve sadece
Ama sadece yalin olanin esrarli anlamini.

Nous ne nous voyons plus dans la même lumière,
Nous n’avons plus les mêmes yeux, les mêmes mains.
L’arbre est plus proche et la voix des sources plus vive,
Nos pas sont plus profonds, parmi les morts.
Dieu qui n’es pas, pose ta main sur notre épaule,
Ébauche notre corps du poids de ton retour,
Achève de mêler à nos âmes ces astres,
Ces bois, ces cris d’oiseaux, ces ombres et ces jours.
Renonce-toi en nous comme un fruit se déchire,
Efface-nous en toi. Découvre-nous
Le sens mystérieux de ce qui n’est que simple
Et fût tombé sans feu dans des mots sans amour
-
Fransiz yonetmen, aktris, yapimci ve senarist Claude Chabrol’un dogum yildonumu ( 24 Haziran 1930 )

-
Italyan tv sunucusu, sovmen, sarkici, muzisyen, aktor ve yonetmen Renzo Arbore’nin dogum gunu ( 24 Haziran 1937 )

-
Hintli roman yazari ( Anita Mazumdar ) Anita Desai’nin dogum gunu ( 24 Haziran 1937 )
“ Eric kararsiz, garip bir genc adam, bir yazar adayi ve kendisine ragmen bir gezgindir. Kendisinden daha guvenli olan kiz arkadasinin pesine takilarak memnuniyetle Meksika’ya gider, duyulari ona fazla yuklenip bogsa da zamanla daha eski bir dunyanin garipligi, renkleri ve gizemleri onu bastan cikarir. Kendisini, yaklasik yuz yil once Cornwall’dan gelen genc madencilerin zengin maden yataklarinda calismis olduklari, artik pek fazla kisinin yasamadigi ‘hayalet’ madenci kasabasinda ailesinin izlerini ararken bulur.
Meksika’ya Pancho Villa ile birlikte devrim gelene kadar... ”

“ Eric is a youngish man, self-conscious, awkward, a buttoned-down North American, a would-be writer, and a traveller in spite of himself. Susceptible to bossy women, he finds himself in the wake of one in Mexico, where he is overwhelmed at first with sensory overload, but is gradually seduced - by the strangeness, the colour, the contrasts, the old world. He finds himself on a curious quest for his own family in a 'ghost' mining town, now barely inhabited, where almost a hundred years earlier young Cornish miners, like his own grandfather, worked the mines.
Until Pancho Villa and revolution came to Mexico… ”
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri