Platin Üye
Deniz hocam malum USD kur farkı enerji sektörü bankalar başta olmak üzere ülkede ki bir çok şirketi etkiliyor. BIST 30 dolar bazlı üretim üç beş şirket harici hepsinin döviz açığı var bu konuda hakkındaki düşünceleriniz nelerdir. Birde TMO ve petrol ürünleri zararına satış, yılbaşında memur ve emekliye yapılacak zamlar kamu maliyesine maliyetini düşündüğümüzde tasarruf olmadan kredi piyasası ile nasıl etkiler.
Gümüş Üye
Sn Deniz Hocam
Bu hafta açıklanan MB rakamları Yerlişeklerin DTH lafında azalma var. Ve o hafta dolar da sert yükseliş oldu.
Soru
Sert yükseliş olduğu hafta buna sebep ne oldu
a) YP cinsi paranın bir miktar sistem dışına çıkması
b) Swapla gelen paranın kalan kısmının çıkması
c) Her ikisi beraber
Yanı o hafta ne oldu da doviz sert arttı
SM-G975F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Originally Posted by deniz43
Aslında yerlilerin döviz tevdiat hesaplarında pek bir azalma yok;gerçek kişilerde sadece 77 milyon dolar.Şirketlerde ise dış borç faiz ödemeleri olarak 177 milyon dolar.259.375 milyar dolarlık döviz tevdiat hesabı içinde binde birden az dikkate alınmayacak bir miktar.
Ama TL mevduatlarda hatırı sayılır bir azalma var.Geçen hafta mevduat bankalarında 34.463 milyar TL yeni kredi verilmiş,yani kredi alanların namına bankada aynı tutarda mevduat hesabı açılmış,bu durumda mevduat bankalarında tahakkuk edilen haftalık faiz hariç mevduat tutarının bu kadar artması gerekirken 3.897 milyar TL ,yani toplamda 3.897+34.463=38.360 milyar TL azalmış.Mevduat bankalarındaki vadeli TL mevduatlara aylık %1.25,haftalık kabaca %0.3 faiz tahakkuk ettirildiğini varsayarsak,mevduat bankalarında bulunan 1.320 trilyon TL mevduata 3.96 milyar TL,kabaca 4 milyar TL faiz tahakkuku da ilave edilirse,TL mevduatlardan kabaca haftalık çıkış 42.360 milyar TL civarında.
Bu paranın gidebileceği pek çok adres var;yurt dışı hesaplara transfer,yastık altı döviz altın,eurobond alımı,borsa gibi...
Bu hafta döviz kurlarının sert yükselmesinin 2 temel nedeni var:Birinci neden %59'a gelen çok yüksek enflasyona rağmen TL faizlerinde indirim politikasına devam edileceğinin en üst düzeyde ifade edilmesi ve halkın birikimlerinin enflasyonda erimemesi için TL mevduattan çıkması,dövize talebinin devam etmesi(%59 enflasyona karşı mevduat faizi sadece %15 civarında)
İkinci neden Fed başkanı Powell'ın Senatoda yaptığı konuşmada "varlık alımlarının hızlandırılması" başlığının 15 Aralık toplantısında gündeme geleceğini ifade etmesi ve artık enflasyonun "geçici" olduğunu söylemekten vazgeçtiğini,"enflasyonun beklediklerinden yüksek seyrettiğini ve gerekirse enflasyonu önlemek için ellerindeki araçları kullanmakta tereddüt etmeyeceklerini" ifade etmesiyle,küresel anlamda dolara bir yönelme olması .
-Yabancılar geçen hafta repo pozisyonlarını da boşaltmalarını dikkate alırsak kabaca 0.65 milyon dolar portföy çıkışı var,haftalık swap pozisyonu azalışı da 0.8 milyar dolar,toplam 1.45 milyar dolar yabancı çıkışı var.
-Döviz talebi yüksek ama piyasaya döviz arzı çok az.Yabancılar çıkıyor,yerliler döviz bozmuyor aksine ilave döviz alıyor.
-Kış ayları turizm gelirinin olmadığı aylar ama yüksek dış ticaret açığımızı finanse emek için dövize ihtiyaç var.
-Kasım ve aralık ayları en yüksek dış borç ödemelerimizin olduğu aylar ama CDS'imiz 500'ü geçtiği için yeniden borçlanma maliyetleri çok yüksek ,borcu çevirirken şirketlerimiz borçlanma rasyosunu düşürüyor net dış borç ödemesi yapıyoruz.
Hepsi bir araya gelince döviz arzı çok düşükken döviz talebinin yüksek olması,merkez bankasının rezervinin de eksi pozisyonda olması döviz kurlarının yükseliş eğiliminin sürmesini sağlıyor.
Yılbaşına göre doların %85 civarında TL'ye değer kazanması var.Bu oranda bir yükseliş özellikle kazancı TL ,borcu döviz olan şirketleri çok olumsuz etkiler.Bu durumda olan başta enerji,gayrımenkul olmak üzere çok sayıda sektör ve şirket var.
5 Sene önce 3.51 usd/TL paritesinden 500 milyon dolar uzun vadeli kredi alan bir şirketin borcu 1.755 milyar TL den bugün 13.7 paritesinden 6.85 milyar TL'ye çıkmış durumda(üzerine binen faizler hariç)
Şimdi işin "püf noktası"na geliyoruz.Normal muhasebe kurallarına göre bu borç,bilançoda ,bilançonun düzenlendiği tarihteki parite neyse o pariteden döviz borcu TL'ye çevrilerek gösterilmesi gerekirken,2018 ekonomik krizinden sonra getirilen "geçici" uygulamayla bilançolarda borç alındığı tarihin paritesinden bilançoda borç olarak gözüküyor.Yani bilançolarında karlı gözüken birçok şirket gerçekte teknik olarak sermayesini kaybetmiş zombi şirketler olabilir.Hisse senedi yatırımı yapanların bu durumda döviz borcu olan şirketleri çok iyi araştırmaları gerekir,özellikle de döviz geliri olmayan şirketleri.
Kamu maliyesi açıklarının artması enflasyonu daha da körükler,bu açıklar "enflasyon vergisi" ile finanse edilir.
Bronz Üye
Deniz bey merhaba MBnin yeni borçlanma yapmadan ZKyı değiştirmeden mevcut koşulda kaç milyar dolar ile piyasaya doğrudan döviz satışı yaparak müdahale edebilme bakiyesi kaldı bilginiz tahmininiz var mıdır?
Merkez bankasının statik bir rezervi yok,sürekli değişiyor,yerel bankalarla yaptıkları swap tutarı sürekli değişiyor,rezervdeki altın tutarı ounce/usd değişimine bağlı olarak değişiyor,Hazinenin merkez bankasında dış borç ödemeleri ve kamunun yurt dışı satın almaları için açtığı döviz hesabı var,bu hesaptan merkez bankasının hazineden döviz satın alma imkanı var.Ama sonuç olarak merkez bankasının altın satmadığını varsayarsak ,altın varlığı hariç;
(-)72,532,012 milyar dolar döviz yükümlülüğü var, swap yoluyla aldığı bütün dövizleri satmış gözüküyor,daha da ilave satış yaparsa döviz yükümlülükleri daha da artar.Ne kadar daha satabilir.Aslında kendisine ait bir döviz olmadığı ve boğazına kadar döviz yükümlülüğü olduğu için başkasından borç ya da emanet aldığı dövizleri de satmaması gerekirdi,zaten kendileri de "merkez bankasının bir döviz kuru seviyesi taahhüdü yoktur" söylüyor,ama söylediğinin aksine hareket ediyor.Sonuç olarak ne kadar daha satar bilemeyiz,zorunlu karşılıkların tamamını da satmasının önünde bir engel yok.
Bronz Üye
Teşekkürler cevabınız için
Bronz Üye
Bankaların belirli bir açık pozisyon limiti vardır; özsermaye miktarına göre belirlenir.
Hazine ve merkez bankaları için böyle bir sınırlama yok bildiğim kadarıyla.. dolayısıyla pozisyon riskini ne kadar yükseltebileceğini, yükümlülüklerini artık yerine getiremediğini ilan ettiğinde öğreneceğiz 🙂
Gönderi Kuralları
Alıntı yaparak yanıtla
Yer İmleri