Yargıtay, “Banka, hesap sahibinin parasını korumakla yükümlüdür†diyerek internet dolandırıcılığı konusunda bankanın sorumlu olduğunu söyledi.
https://tele1.com.tr/yargitaydan-dol...orumlu-706608/
Yargıtay, “Banka, hesap sahibinin parasını korumakla yükümlüdür†diyerek internet dolandırıcılığı konusunda bankanın sorumlu olduğunu söyledi.
https://tele1.com.tr/yargitaydan-dol...orumlu-706608/
Yazdıklarım yatırım tavsiyesi değildir.
Reisin sinirli hallerini özledik
https://youtu.be/SeYJ_ecGQv4
Şeref OĞUZ abimiz yılbaşından sonra 1990 ları yaşayacağız diyor.
Seçim sonrası da birilerinin beklediği gibi pozitif olmayacak.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/sa...tilacak/669934
Sandığın son damlasına kadar para akıtılacak...
Öncelikle ücretler tırmandırılacak. Asgari ücret için zaten yeni yılda yüksek zam sözü verilmişti. Halen bütçenin dörtte biri personel giderlerine harcanırken bu oran, seçim müjdeleriyle toplam bütçenin üçte birine çıkarılacak. Taban fiyatları ve teşviklerle tarıma; GSMH’nin %1’i, esnafa hibe ve kredi borcu aflarıyla 150 milyar lira, öğrenci kredi afları gibi konularda toplam 200 milyar lira, yeni nesil KGF’lerle 250 milyar lira bütçeden gidecek.
Peki, bu harcamalar ekonomiyi canlandıracak mı?
Elbette… Zaten amaç da bu… Seçime doğru tüketime imkân hazırlayıp büyüme rakamını zıplatmak ve sahte dahi olsa bir refah yaratmak… Sandığa ne kadarı yansıyacak bilinmez ama seçim ekonomisinin tüm imkanları, daha da yaratıcı müjdeler üzerinden kullanılacak. Ekonomideki canlanma geçici olacak ve seçimden sonra kim gelirse gelsin; kaşıkla verilenleri kepçe ile geri almak zorunda kalacak.
osyal konut projesinden yeni tür kredi garanti fonuna, çiftçiye hibeden emekli maaşlarına ilave ikramiyeye, öğrenci-genç programlarına kaynak aktarmaya ve oy kullanma imkânı bulunan herkese, bir yolunu bulup para aktarılacak…
Muhalefet de “sosyal devlet†vaadiyle CHP örneğindeki gibi Aile Destekleri Sigortası türü projelerle geliyor. İyi Parti ve DEVA, henüz benzer sosyal harcama projelerini tanıtmasa bile, hazırlık içindeler. Kısaca hükümetin gerçekleştirmese bile başlatacağı ve muhalefetin de vaat yağmuru halinde sunacağı harcamalar, Bütçe’yi doğduğuna pişman edecek.
Neticesi; seçimden sonra bütçe açığı üzerinden kusursuz fırtınaya dönüşecek bir enflasyon tsunamisi bizleri bekliyor olacak. Peki ya yüksek büyüme? İşte tam da bu noktada en büyük tehlike; slumpflasyon dediğimiz hiper enflasyon ortamında küçülme dönemine girme riskimiz var.
KESİNLİKLE YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR.
Sadece Kendi Düşüncelerimdir. Buna göre işlem yapmayınız.
Kendime masallar.!!
Masallar dünyası.!!!
Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte hem ışığı hem de gelecek treni görür.!!!
tarihi dip seviyesine yine geldi.
fışkırıyeaaahhhh
viop da kriz devam ediyor
vade sonu pozisyonlar kapatılamazsa Lucifer cehennemine dönecek bist.
yabancı batan geminin malları diye ikili dip çalışması mı yapacak ?
yoksa
kalan pılını pırtısını toplayıp gitmeye devam mı edecek ?
fıskiyeleri kim kırdı.
![]()
Türkiye'de temel problem şu : bilgili olanların yetkisi yok , yetkisi olanlarında bilgisi yok.
[QUOTE=virtue;6117545]Åeref OÄUZ abimiz yılbaÅından sonra 1990 ları yaÅayacaÄız diyor.
Seçim sonrası da birilerinin beklediÄi gibi pozitif olmayacak.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/sa...tilacak/669934
Ülkede 1000 x üniversite mezununa ihtiyaç varken 5000 x üniversite mezunu yetiştirirseniz. Sonra bu 5000 mezuna kredi vermek ve yurt ayarlamak için kaynak tüketirisiniz. Daha kötüsü
Sonunda bu mezunlar mesleklerinin yapamadığı için mutsuz, yeterince iş olmadığı için işsiz, ömürlerinden yıllar kaybetmiş olarak karşınıza çıkar. Buna çözüm üreten siyasi var mı ?
Bugünün vahim haberi
Türkiye’de 2002 yılında bir kişinin sağlık birimlerine başvurma oranı 3.2 iken, bu oran şimdi 10 civarında. Bu sağlık politikaları ile hasta ve hastalık sayımız her geçen yıl arttı.”
“Sorun hekim açığından ziyade, sistemle ilgili. Bu kadar hızlı bir hasta sayısı artışı karşısında hekim sayısını 2 katına çıkarsanız bile nitelikli bir sağlık hizmeti veremezsiniz. Bir hekim günde en az 100 hasta bakıyor.”
Polikliniklerde randevu bulamayan kişilerin acil servislere yüklendiğini söyleyen Ökten, “Dünyada, toplam nüfusundan fazla sayıda acil servise başvuran tek ülke Türkiye. Geçen yıl bu sayı 130 milyon civarındaydı” diyor.
https://www.bbc.com/turkce/articles/czdn7xgzgxqo
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Yer İmleri