Sinir sistemi gelişmiş canlıları toptan yoketmek, mevcut sorunlardan daha büyük sorunlara yol açar.Originally Posted by ayvagobeknuri Yazıyı Oku
Şeytan vardır, en büyük ikinci başarısı, olmadığına inandırmaktır. En büyük başarısı ise, insanı maymundan türediğine ve geliştiğine, iyiye doğru gittiğine inandırmasıdır. Halbuki insan kötüye doğru gitmektedir.
Lucifer düşmüş melektir, düştükten sonra cennete yılan olarak girdi, Adem ve Havva'yı kandırıp, ''yasak elmayı'' yemelerine sebep oldu. Yani onların da düşmelerine sebep oldu.
Lucifer şeytandır; nefreti, kıskançlığı ve intikamı kışkırtır, kendini diğer meleklerin üstünde görür, Tanrı ile eşit olduğuna inanır.
Şeytan, cennetteki diğer meleklerin 1/3'ünü de buna inandırdı ve büyük bir isyan çıkardı.
Ve Tanrı, şeytanı ve ona inanaları alevli bir çukura yani cehenneme attı.
Şeytan ve ona inanan diğer düşmüş melekler, ateş gölünde uyandılar. Şeytan,uyandığında çevresini şöyle tarif etti: Her yanı çevreleyen korkunç bir zindan, alev alev yanıyor, ancak bu alevlerden ışık gelmiyor, görünen sadece karanlık.
Şeytan hiç pişmanlık duymadı. Yanında 1.komutanı Beelzebub vardı. İlk seferdeki başarısızlık sonrası, Tanrı'nın yenilip yenilemeyeceğini sorguladılar. Şeytan, doğrudan yeni bir savaş yerine, yeni bir strateji önerdi: Tanrı'nın sevgili varlıklarıyla, Tanrı'nın arasını bozmak. Kötülğün cazibesi ve güçleriyle onları bozmak ilk hedefti.
Şeytan diğer düşmüş melekleri çağırdı. Melekler, cennetten ve Tanrı'nın gözünden silinmiş olduklarını anladılar. Fakat herşey bitmiş değildi. Çünkü insanın gözünde, aynen Tanrılar gibi anılan şeytan isimleri vardı. İnsan kurbanının kralı Moloch ve şehvetli Belial gibi. İşte bu bir güçtü. Bu konuşmanın sonunda şeytan, yaralı ve perişan haldeki binlerce düşmüş meleği, tekrar ortak bir hedefe kilitlenmiş bir orduya dönüştürdü.
Bu günü, gelecekte anmak için de Pandemonium adında bir tapınak inşa ettiler.
Sonrasında şeytan, cehennemden çıkabilmek için bir çıkış yolu aradı. Sonunda toplamda 9 olan kapılara ulaşıldı. Bu kapıları; üst yarısı kadın, altları yılan olan, etrafları köpeklerle çevrelenmiş, diğeri karanlıkta gizlenmiş 2 figür koruyorlardı.
Bu iki figür günah ve ölümdür.
Şeytan bu kadınla yüzleşti ve geçilmesine izin verilmesini talep etti. Kadın, şeytana ''kendilerini tanıyıp tanımadığını'' sordu,''bizler senin çocuklarınız'' dedi.
Günah, şeytanın aklından çıkmıştı. Şeytan, günahı hamile bıraktı ve günah, ölümü doğurdu.
Sonra ölüm, günahı tekrar hamile bıraktı ve ondan, onu sürekli takip edip, işkence eden bir köpek sürüsü doğdu.İşte bunlar şeytanın çocuklarıydılar, cehennemin kapılarını korumak ve açmak için gerekli anahtarlara sahiptiler.
Hikaye uzun, dönülmez akşamın ufkundayım, vakit çook geç...Sonra devam ederim.
Bitmez....Şeytan; çocuklarını, davasına katılmaya ikna edebileceğini fark etti. ''Tanrı'ya karşı intikam komplosunu'' açıkladıktan sonra, çocuklar plana ikna oldular ve günah, cehennemin kapılarını babası şeytana açtı.
Önünde sacede zifiri karanlık vardı ama şeytanda korkunun zerresi bile yoktu, zifiri karanlığa doğru uçuverdi. Tamamen kör bir şekilde uçuyordu. Sonrasında fırtınaya yakalanan şeytan, bir buluta düştü. Gürültüye doğru ilerledi ve bu karanlık uçurumun hükümdarları Kaos ve Gece'nin huzuruna vardı.
Şeytan, kötü bir niyet taşımadığını söyledi. Sadece yeni dünyayı bulmak, kötülükle bozmak için yardım istediğini açıkladı. Şeytan, şayet yeni dünyayı ele geçirip, kötülükle bozabilirse, Kaos'un da bu ortamda özgürce hüküm sürebileceğini söyledi.
Bu açıklamalar; Kaos ve Gece'yi, şeytanın davasına katılmaya ikna etti. Kaos, yeni dünyanın yaratıldığı yeri işaret etti. Ve şeytan, bu yeni yaratılan dünyanın, Tanrı tarafından insanlık için yaratılan, kıyametle ilgili dünya olduğunu hemen anladı.
Günah ve Ölüm'de şeytanın arkasından ilerlemişlerdi, böylece cehennem ile yeni dünya arasında bir köprü oluşturulmuş oldu. Böylece cehennemin demonları da cehennemden çıktılar, cehennem ve yeni dünya arasında kolayca seyahet etmeye başladılar.
Tanrı herşeyi izlemekteydi, şeytanın dünyaya ulaşmasının, insanın düşüşüne yol açacağını görüyordu. Tanrı'nın insana verdiği özgür irade, bu bozulma ve çöküşe yol açacaktı.
Bu sırada şeytan dünyayı bulmuştu. İndiğinde, dünyayı cennetle bağlayan büyük bir kapı ve bir merdiven gördü. Şeytan, Tanrının yarattıklarının ihtişamını ve mükemmelliğini görünce, büyük bir kıskançlık hissetti. Şeytan, yüksek bir tepeye doğru çekildi, tepenin üstünde başmeleklerden Azrail duruyordu. Şeytan hemen bir kelabun formunu alıverdi ve Azrail'e yaklaştı. Azrail'e ''yeni dünyayı çok merak ettiği için cennetten indiğini'' söyledi. Azrail, şeytanın form değiştirdiğini farkedemedi, diğer taraftan da bir kelabunun, yeni dünyayı merak edip, cennetten inmesine çok sevindi ve ona yeni dünya hakkında bilgiler verdi.
Şeytan, kelabun formunda teşekkür edip, Azrail'in yanından ayrıldı ve Nefret Dağı'na indi. Tamamen sakinleşip, yapacaklarını planlamaya başladı. Bu sırada, cennette melekkenki masumiyetini hatırladı, acaba tövbe etse yeniden cennete dönebilir miydi? Kendi içinde bir içsel mücadeleye girdi, yüzü şekilden şekile giriyor, korkunç görünüyordu. Ama Azrail şüphelenmiş, takip etmişti, kelabunun yüzünün aldığı şekilleri görünce iyice şüphelendi. Çünkü; kelabunlar, sevimli ve neşeli varlıklardı.
Şeytan, içindeki vicdan muhasebesine devam ediyordu, sonunda tövbe edip, cennete dönse bile artık eski mertebesinde olamayacağını, artık tövbe için de geç kaldığına karar verdi. Öyle ise cennetteki insanı dünyaya düşürüp, dünyayı kötülükle bozarak ele geçirip, kötülüklerine devam etmeliydi.
Azrail cennete gidip, Cebrail'i buldu. ''Cehenneme atılan, isyankar meleklerden birinin, cehennemden çıkıp, yeni dünyayı bulmuş olabileceğini'' söyledi. Birlikte bu sahtekarı bulmaya yemin ettiler. Gece olurken, tüm melekler dünyaya indiler ve şeytanı aramaya başladılar. Şeytan sürekli form değiştiriyordu, melekler, bir kuştan bir kurbağaya dönüşürken, şeytanı yakaladılar. Derhal Başmelek Cebrail'in huzuruna götürdüler.
Cebrail şeytanı tanımıştı. Dedi ki: ''Sen burlarda ne dolaşıp durupdurun lem şerafsiz?''
Şeytan dedi ki, ''yahu kardeşim, sen benim nerede dolaşacağıma niye karışıyon? Kötü bir şey yapmadım, kötü bir niyetim yok.''
Cebrail dedi ki: Seninle hiç uğraşamam, itiraf et burada ne işin var, yoksa seni cehenneme atarım.''
Cebrail ''cehenneme atarım'' deyince, şeytan öyle kızdı ki, neredeyse Cebrail'e kafa, yumruk, depik girecekti. İşte o sırada bir terazi ortaya çıktı. Meleklerde fiziksel mücadele yoktur, anlaşmazlık durumlarında teraziye çıkarlar, haklı olan ağır basar. Fakat şeytan, Cebrail'le teraziye çıkarsa ağır basmasının mümkün olmadığını biliyordu, bu sebeple oradan yeniden form değiştirerek kaçtı.
@erefefik
Abi uzun hikaye... Fetöcülerin en etkin olduğu dönemler, bilgisayarımda her türlü güvenlik önlemi varken, tüm bankacılık işlemleri ve viop işlemlerini bu bilgisayardan yapıyorken, bilgisayarıma girildi ve sosyal medya hesabım çalındı. Gerekli yerlere başvurdum hiçbir sonuç alamadım, bana bunu yapanların çok profesyonel oldukları söylendi. Ben de bu konuda meşhur bir kişiden yardım istedim. ''Laptopu getir inceleyeyim'' dedi.
İşte ertesi gün evime girildi ve laptop çalındı.
Yani güvenlik önlemi falan hikaye, bilgisayara giriyorlar, kişinin kimlik bilgileri, adresi, sağlık bilgileri, sigorta vs bilgilerin tamamına ulaşabiliyorlar. IP numarasından adres bulunamaz falan denildiğine bakmayın, adresini buluyorlar.
Mesela Kayseri'de, 14 yaşında çocuk, orada ikamet eden bütün Suriye'lilerin adreslerini geçenlerde çıkarmıştı.
Ben de maden önlem alınamıyor, o zaman hiçbir önlem almadan bir bağlantı nasıl kurabilirim diye düşündüm. Bir arkadaşım var, ücreti mukabilinde beni hastaneye götürür, benim için market alışverişi yapar. Bu kişiye durumu anlatarak yani onayını aldıktan sonra bir sim kart aldırdım, eski telefona taktım ve bu internek bağlantısı üzerinden de, eski labtop üzerinden internet bağlantısı sağladım. Laptop salonda duruyor ve sürekli açık, bu arkadaş ve yeğeni de kullanıyorlar. Bu laptopta antivirüs var fakat kapalı. Fakat bilgisayarıma dışarıdan giriş olursa, ekranın sağ altında ''izleniyorsunuz'' diye mesaj görünüyor. Günde 20 kez bu mesajı görüyorum. Çok meraklı tipler var, kendisini hacker sananlar var.
Ama çok profesyonel ve kötü niyetli olanlar da var.
Abi bence birinin bilgisayarına girmekle, evine veya dükkanına girmek arasında hiç fark yok. Mesela ben kimsenin bilgisayarına girmedim, hiç böyle bir teşebbüste bulunmadım.
İşte bu arkadaşım dediğim vatandaş diyor ki, ''sen forumda ve sosyal medyada altınla ilgili yorumlar yapıyorsun, bu sebeple bilgisayara girildi, benim adresimi tespit ettiler, altınlarımı çaldılar.''
Evladım dedim, benim başıma yukarıda anlattığım olaylar gelince, ben sana bunları anlattım da herşeyi öyle yapmadık mı? Abi ben herşeyi unutuyorum ya bunu da unuttum sanıyor.
Yalan söylüyor be ya... Onda o kadar altın ne gezer. Al laptopu götür polise dedim. Kayboldu gitti.
@erefefik
Yer İmleri