-
Rocky filminde Rocky'nin antrenoru Mickey Goldmill karakterini oynayan Burgess Meredith'in olum yil donumu (9 Eylul 1997)

-
"Kitaplara ne kadar cok yer verirseniz verin, asla yetinmezler. Once, duvarlari isgal ederler. Ardindan adim attiklari her yeri isgal etmeye baslarlar. Kitaplarin isgalinden nasibini almayacak evin tek kosesi tavanlardir. Yeni kitaplar eve gelmeyi surdururler ve siz tek bir eski kitabi bile basinizdan atma fikrine tahammul edemezsiniz. Bir de bu arada, yavas yavas ve hic caktirmadan, yeni ciltler kendilerinden oncekileri itelerler. Ayni buzullar gibi." Baska Zaman Kutuphaneleri

"It is a well known fact that books devour space. You can't reverse this law. However much space you give them, it's never enough. First they occupy the walls. They continue to spread wherever they can gain a foothold. Only ceilings are spared the invasion. New books keep arriving, and you can't bear to get rid of a single one. And so, slowly and imperceptibly, the volumes crowd out everything before them. Like glaciers."
-
"Beni, Cate'den cok, zaman, yillar ilgilendiriyordu. Inanilmaz bir seydi. Sekiz mi, on yil mi? Sanki unutulmus bir odayi, bir dolabi acmistim ve burada baskasina ait bir hayat, bosuna yasanmis, risklerle dolu bir hayat bulmustum. Unuttugum buydu, Cate degil, bir zamanlarin zavalli zevkleri degil. Ama o gunleri yasayan, bir seyler olacak korkusuyla olaylardan kacan urkek genc, coktan adam olmustu, o hala cevresine bakiniyordu, yasam neler getirecek diye bekleyen genc beni sasirtiyordu. Benimle onun arasinda ortak ne vardi ki? Ben onun icin ne yapmistim? O banal ve atesli aksamlar, o rastlantisal riskler, bir yatak ya da pencere kadar tanidik umutlar, her sey uzak bir ulkenin, simdi tekrar dusununce, tadina bakip da nasil boylesine ihanet ettik diye dusundugum hareketli yasamin anisi gibi geliyordu." Cesare Pavese, Tepedeki Ev

"Più che di Cate m'importava del tempo, degli anni. Era incredibile. Otto, dieci? Mi pareva di avere riaperto una stanza, un armadio dimenticati, e d'averci trovata dentro la vita di un altro, una vita futile, piena di rischi. Era questo che avevo scordato. Non tanto Cate, non i poveri piaceri di un tempo. Ma il giovane che viveva quei giorni, il giovane temerario che sfuggiva alle cose credendo che dovessero ancora accadere, ch'era già uomo e si guardava sempre intorno se la vita giungesse davvero, questo giovane mi sbalordiva. Che cosa c'era di comune tra me e lui? Che cosa avevo fatto per lui? Quelle sere banali e focose, quei rischi casuali, quelle speranze familiari come un letto o una finestra - tutto pareva il ricordo di un paese lontano, di una vita agitata, che ci si chiede ripensandoci come abbiamo potuto gustarla e tradirla così."
-
-
-
Ingiliz yazar, filozof ve kadin haklari savunucusu Mary Wollstonecraft'in olum yil donumu (10 Eylul 1797)
Ask, dogasi geregi gecicidir. Onu surekli kilacak bir sir aramak, tum filozoflarin pesinde kostugu yasam sirlarini ya da her derde deva olacak ilaci aramak kadar cilginca olur: Boylesi bir arayis yalnizca beyhude degil, insanlik acisindan zararlidir da.Toplumu bir arada tutan en kutsal bag, dostluktur.Zeki bir yergici, cok yerinde olarak soyle demistir: "Gercek aski bulmanin cok zor oldugu dogrudur; ama gercek dostlugu bulmak daha da zordur."

Love from its very nature must be transitory. To seek for a secret that would render it constant would be as wild a search as for the philosopher's stone or the grand panacea: and the discovery would be equally useless, or rather pernicious to mankind. The most holy band of society is friendship.It has been well said, by a shrewd satirist, "that rare as true love is, true friendship is still rarer."
-
Fransiz besteci, yazar ve muzik elestirmeni Hector Berlioz'un operasi Benvenuto Cellini, ilk gosterimini 10 Eylul 1838 tarihide Paris Académie Royale de Musique'de (Salle Le Peletier) yapti.

https://www.youtube.com/watch?v=VdW9JFyt3A0
-
Amerikali sair, roman ve ani yazari Hilda "H.D." Doolittle'nun dogum yil donumu (10 Eylul 1886)
Ne baglanacak biri var,
ne susuzlugu giderecek bir golcuk,
yalnizim sonsuza dek,
tukenmisim sonsuza dek;
derim ki,
bir renk tut;
beyaza donustur kirmıziya,
maviye,menekse rengine,yesile;
derim ki tek tek ele al her birini,
beyaz oldurecek her birini...

There is no man can take,
there is no pool can slake,
ultimately I am alone;
ultimately I am done
I say,
take colour;
break white into red,
into blue into violet into green;
I say, take each separately,
the white will slay...
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri