Türkiye’de cezalarda insanların birbirine siddet gösterdiği zaman uygulanan cezalar yetersiz malı parayı seven bir millet olarak hapis cezasından once vatandaşın gelir durumuna göre ceza uygulanmalı. Trafik cezalarında aynı sekılde olmalı
|
|
Yurtdışında yasayan bır ergenlikten çıkmamış bırı yabancılarla Türkçe konuşarak dalga gecıyor karı kızı öpüyor Türkleri nasıl bilirsiniz diye sorular soruyordu. Biri eleştirdi gıkı çıkmadı. Videonun sonunda boyle yaşarım söyle yaparım dıye konuşmuştu. Video nun altına sende o yürekyok birine siddet uygulamanın cezasını bılıyorsundur muhakkak orası avrupa dedım. Karı kızı öpüp dalga gececegıne bır Türk dusmanı olanı tokatlada dedıgın lafları yutma bari dedım ne cevap geldi nede video yemediii
Türkiye’de cezalarda insanların birbirine siddet gösterdiği zaman uygulanan cezalar yetersiz malı parayı seven bir millet olarak hapis cezasından once vatandaşın gelir durumuna göre ceza uygulanmalı. Trafik cezalarında aynı sekılde olmalı
İnsanlık tarihi, aynı zamanda toplumların yönetim tarihidir. İlkel kabile topluluklarından çağdaş yönetim sistemine geçiş, binlerce yıllık zorlu bir tarihtir.
Amerikan İhtilali ve 1789 Fransız İhtilali, Cumhuriyet rejimine doğru yönelmenin ilk sınır taşlarıdır. Fransız İhtilali’nin arkasında 400 yıllık kanlı bir insanlık mücadelesi vardır.
Cumhuriyet rejiminden demokrasiye geçiş de kolay olmadı. "Egemenlik kayıtsız, koşulsuz milletindir" ilkesi zaman içinde kötüye kullanıldı.
Çünkü, parlamentodaki geçici çoğunlukların kabul ettikleri kanunlar, anayasaya aykırı kurallar koyabilir, hatta bu yasalar yoluyla baskı yönetimleri ortaya çıkması olanaklıdır. Bu nedenle çoğunluğun baskısı, baskıların en tehlikelisi ve korkuncu olabilmektedir.
Bunun en çarpıcı örneği seçimle işbaşına gelen Hitler ve Mussolini'dir. Hitler ve Mussolini, demokratik seçimleri kullanarak faşizmi yaratmışlardır.
II. Dünya Savaşı sonrası bütün Avrupa, seçimle gelen diktatörlükler yaratmamak amacıyla siyasal iktidarın yetkilerinin sınırlandırılması için uğraş verdi.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra yaratılan anayasalarda anayasa mahkemesi bir kurum olarak kabul edildi.
Anayasa Mahkemesi, kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyen çok önemli demokratik bir kurumdur. İnsan haklarına bağlı, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan, yeni anayasalar, anayasa mahkemesi ile donatılmıştır. Hukuk devleti ve anayasasının üstünlüğü ilkesi, bugünkü demokrasinin temel nitelikleridir.
Bugün dünyada anayasa mahkemesi olmayan devletler, çağdaş ve evrensel demokrasiye ulaşamamış toplumlar olarak nitelendirilmektedir.
Türk demokrasi tarihinin en önemli sınır taşlarından birisi, 1961 Anayasası'nın kabul ettiği Anayasa Mahkemesi'dir (AYM).
Son haftalarda AYM ile ilgili olarak, demokrasiye sığmayan kimi gelişmeler oldu.
AYM'nin aldığı kararlar, kuşkusuz tartışılabilir ancak anayasamıza göre AYM'nin verdiği bir karara tüm organların ve herkesin uyması gerekir.
AYM'nin aldığı bir karara işaret ederek İçişleri Bakanı Soylu, AYM Başkanı Zühtü Arslan'a "Madem böyle bir karar verildi, öyleyse işe resmi araba ile değil, bisikletle gitsin"dedi.
Günümüz demokrasilerinde içişleri bakanları böylesi polemikler yapmaz. Hukuk devletinde içişleri bakanı, cumhurbaşkanından köydeki çobana kadar herkesin can güvenliğinden sorumludur.
Böylesi bir konuşmayı Avrupa'da yapmaya kalkan içişleri bakanı, o gün tüm medya ve kamuoyu tarafından istifaya davet edilir, zorlanır ve istifa etmek zorunda kalır.
Hiç de demokratik ve şık olmayan bu mesajdan sonra, önceki gün de yeni bir iletişimle karşı karşıya kaldık. AYM üyesi Engin Yıldırım, Anayasa Mahkemesi binasının fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşarak "Işıklar yanıyor " diye ileti yazdı.
Bu nasıl bir Anayasa Mahkemesi üyeliğidir? AYM üyesi Yıldırım ne demek istiyor?
Yüksek Mahkeme'nin bir üyesi böylesi tartışma yaratacak hareketlere giremez. Ne ahlaken ne de devlet gelenekleri buna izin verir. Yıldırım, eğer siyaset yapmak istiyorsa bir an evvel Yüksek Mahkeme üyeliğinden istifa etmelidir.
Öte yandan İçişleri Bakanlığı da bu iletiye "Işıklarımız hiç sönmüyor" paylaşımı ile yanıt verdi.
İçişleri Bakanlığı, anayasamıza göre en önemli makamlardan biridir. Hiç kimse ama hiç kimse İçişleri Bakanlığı'nın tüzelkişiliğini kullanarak mesaj atamaz.
Herkesi ciddiyete davet ediyoruz.
Cumhuriyet Gazetesi.
malı seven bir milletiz ama mala karşı işlenen suçlarıda cezalandırmıyoruz. abd de bi özel mülke gir veya ona zarar ver adam seni çıkarıp vursa ceza almsı çok zayıf ihtimal
b,zde herkez birbirinin arazisini işgal ediyor. malına mülküne zarar veriyorda polis lütfedip geliyor
69 mu yok daha neler. Bu yıl mı? İmkansız.Bozguncular ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?
ülkede tüzel kişilk mi kaldı hepsi şahsa bağlandı
69 mu yok daha neler. Bu yıl mı? İmkansız.Bozguncular ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?
Kadirin cezasına gelince kaçtane ogrencı cebinde sustalı taşır onu sormak lazım. Cezalar dengesiz olunca tartışılıyor. Kırıkkale unıvetsitesinde ıki erkek aynı evde yasayan kız arkadaşlarının perde kavgasından dolayı birbiri ile kavga ediyor bir taraf dayak yiyor. Dayagı atıp arkasını dönüp giderken dayak yıyen kaldırımdan tas sokup kafasına vurup olduruyor . Aldığı ceza 5 sene Kadir’in olayı ile karşılaştırınca bir adaletsizlik oluyor
İtalyada iki kadının trafik kavgasını izlemiştim. İtalyanca bize hızlı geldiği için eğlenceliydi. Ama kesinlikte temas yoktu.
Temas demek suç demek. Suçunda bir bedeli var. Kimse hayatı boyunca görmediği ve görmeyeceği biri için kendi hayatına zarar vermek istemiyor.
Sorun varsa hukukun çözmesi gerekiyor.
Bizde hayatta kalmanın yolu güçlü görünmek. Hele çevrede seyirciler varsa ne yapıyorsan iki katı modundayız.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
O egeli ben değilim
|
|
https://www.hisse.net/topluluk/showt...20#post4660920
bizim erkek mi dişi mi olduğuna karar veremediğimiz jimmy
bu defada Dr.bonee olarak aramıza teşrif etmiş
erkek gibi duruyor
69 mu yok daha neler. Bu yıl mı? İmkansız.Bozguncular ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?
Yer İmleri