Sayfa 472/7020 İlkİlk ... 3724224624704714724734744825225729721472 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 3,769 - 3,776 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. "Lovers have known sometimes what saints have not known. / Gli amanti hanno conosciuto ciò che neanche i santi hanno conosciuto"


  2. Ingiliz sair Robert Herrick'in dogum yil donumu (15 Ekim 1674)

    Guller once sut berrakti
    Hatta aralarinda anlasamazlardi
    Sappho'nun gogusleri mi
    Yoksa onlarınki mi daha akti.

    Fakat gorur gormez gercegi
    Yuzleri al al kanlandi
    Bundan sonra, sonuna inan
    Gullerin yuzu boyle yandi.



    Roses at first were white
    Till they could not agree,
    Whether my Sappho's breast
    Or they more white should be.

    But, being vanquish'd quite,
    A blush their cheeks bespread ;
    Since which, believe the rest,
    The roses first came red.

  3. Alman filolog, filozof, kulturel elestirmen, sair ve besteci Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin dogum yil donumu (15 Ekim 1844)

    “Pohpohlama, yalan soyleme ve aldatma, arkadan konusma, baska turlu gosterme, sahtelik icinde yasama, maske takma, seylerin uzerini orten uzlasimlar, baskalari karsisinda da kendi karsisinda da oyun oynama, kisacasi tek bir kendini begenmislik alevinin cevresinde ucusup durma, oylesine kural ve yasadir ki, insanlarin arasindan bir durust ve ari dogruluk gudusunun nasil olup da ortaya cikabildiginden daha anlasilamaz bir sey yoktur.Neredeyse, insanlar derinden derine sanrilarin ve hayal tasarimlarinin icinde yuzerler, gozleri seylerin yalnizca yuzeylerinde gezinir ve “bicimler” gorurler.” Ahlakdisi Anlamda Dogruluk ve Yalan Uzerine



    “Deception, flattering, lying, deluding, talking behind the back, putting up a false front, living in borrowed splendor, wearing a mask, hiding behind convention, playing a role for others and for oneself — in short, a continuous fluttering around the solitary flame of vanity — is so much the rule and the law among men that there is almost nothing which is less comprehensible than how an honest and pure drive for truth could have arisen among them. They are deeply immersed in illusions and in dream images; their eyes merely glide over the surface of things and see "forms.”




    "Bazen insanlar gercegi duymak istemezler cunku yarattiklari iluzyon yikilsin istemezler. / A volte le persone non ascoltano la verità, perché non vogliono che le loro illusioni siano distrutte”

  4. Friedrich Nietzsche, Ecce Homo (Kisi Nasil Kendisi Olur)kitabini, 44.dogum gununde, 15 Ekim 1888 tarihinde yayinladi.

    “Fisildanan sozlerdir firtinalari getiren. Guvercin ayaklariyla gelen dusunceler yonetir dunyayi.”



    “It is the stillest words that bring on the storm. Thoughts that come on doves’ feet rule the world.”

  5. Italyan asilli Amerikali yazar, senarist ve gazeteci Mario Gianluigi Puzo’nun dogum yil donumu (15 Ekim 1920)

    “Sevdigin insanlara hayir diyemezsin. Hic olmazsa SIK SIK. Isin sirri burada. Ama hayir demek zorunda kalirsan bunu, evet demek dercesine soylemelisin. Ya da onlari hayır demek zorunda birakacaksin. Sabirli olmali, zamani beklemelisin.”



    “Non puoi dire di no alle persone che ami, almeno non sempre. Questo è il segreto. Quindi quando lo fai, deve suonare come un sì oppure portare loro a dire no. Devi prenderti il tempo e il fastidio.”



    “Arkadaslik her seyden ustundur. Hemen hemen aile gibi bir sey. Bunu hic aklindan cikarma.”




    “Ona reddedemeyecegi bir teklif yapacagim.”





    Ben… Karima ihanet ettim.
    Kendime ihanet ettim.
    Adam oldurdum.
    Adam oldurulmesi icin emir verdim.
    Oldurdum…Agabeyimin olumunu emrettim.
    Beni incitmisti.
    Annemin oglunu oldurdum.




    “Fredo… Sen benim abimsin, ve seni severim. Ama sakin bir daha aileye karsi birisinin tarafini tutma! Sakin!”



    “Ailesiyle zaman gecirmeyen biri asla gercek bir adam olamaz.”

  6. Italyan yazar ve romanci Italo Calvino'nun dogum yil donumu (15 Ekim 1923)

    "Bir kente girer Marco; bir meydanda, birinin, gecmiste kendisinin olabilecek bir yasami ya da bir ani yasadigini gorur; cok zaman once, zamanin icinde durmus olsaydi, ya da cok zaman once, bir yol sapaginda, saptigi yola degil de onun tam karsisindakine sapsaydi ve uzun zaman dolastiktan sonra donup o meydandaki o adamin yerinde durmus olsaydi, orada, o meydanda o adam degil, kendisi olabilirdi simdi. Marco, bu gercek ya da kuramsal gecmisinin disindadir artik; duramaz; kendisini bir baska gecmisinin, ya da bir olasilik, gecmiste onun olasi bir gelecegi olmus ve su anda bir baskasinin simdisi olan bir seyin bekledigi bir baska kente kadar devam etmelidir yoluna. Yasanmamis gelecekler gecmisin dallaridir yalnizca: kuru dallari." Italo Calvino, Gorunmez Kentler



    "Marco entra in una città; vede qualcuno in una piazza vivere una vita o un istante che potevano essere suoi; al posto di quell'uomo ora avrebbe potuto esserci lui se si fosse fermato nel tempo tanto tempo prima, oppure se tanto tempo prima a un crocevia invece di prendere una strada avesse preso quella opposta e dopo un lungo giro fosse venuto a trovarsi al posto di quell'uomo in quella piazza. Ormai, da quel suo passato vero o ipotetico, lui è escluso; non può fermarsi; deve proseguire fino a un'altra città dove lo aspetta un altro suo passato, o qualcosa che forse era stato un suo possibile futuro e ora è il presente di qualcun altro. I futuri non realizzati sono solo rami del passato: rami secchi."


    "Keske her sey boyle ikiye bolunebilse.Boylece herkes bon ve cahil butunlugunden kurtulabilse. Bir butundum ben ve her sey dogal, karmakarisik ve anlamsizdi gozumde; her seyi gordugumu saniyordum, oysa gordugum bir kabuktu yalnizca. Eger bir gun kendinin yarisi olabilirsen, ki bunu butun gonlumle dilerim, butunlugu olan beyinlerin siradan zekasini asan seyleri anlayacaksin. Kendi yarini ve dunyanin yarisini yitirmis olacaksin, ama geride kalan o yari, bin kez daha derin, daha degerli olacak. Hatta her seyin sana benzer sekilde ikiye bolunup parcalanmasini isteyeceksin, cunku guzellik, bilgelik ve adalet parcalardan olusan seyde vardir."Ikiye Bolunen Vikont



    "Così si potesse dimezzare ogni cosa intera, così ognuno potesse uscire dalla sua ottusa e ignorante interezza. Ero intero e tutte le cose erano per me naturali e confuse, stupide come l'aria; credevo di veder tutto e non era che la scorza. Se mai tu diventerai metà di te stesso, e te l'auguro, ragazzo, capirai cose al di là della comune intelligenza dei cervelli interi. Avrai perso metà di te e del mondo, ma la metà rimasta sarà mille volte più profonda e preziosa. E tu pure vorrai che tutto sia dimezzato e straziato a tua immagine, perché bellezza e sapienza e giustizia ci sono solo in ciò che è fatto a brani."

  7. Fransiz yazar, sair, ve gercekustucu kuramci André Breton Surrealist Manifesto’yu 15 Ekim 1924 tarihinde yayinladi.

    “Ne sekilde ortaya cikarlarsa ciksinlar, siirsel aldirmazlik, sanatin baska yone cekilmesi, bilimsel arastirma, saf spekulasyonla mucadele ediyoruz; buyuk ya da kucuk, zihinlerini bir tasarruf bankasini kullanacaklari gibi kullananlarla hicbir isimiz olsun istemiyoruz.”



    “We combat, in whatever form they may appear, poetic indifference, the distraction of art, scholarly research, pure speculation; we want nothing whatever to do with those, either large or small, who use their minds as they would a savings bank.”

  8. Fransiz dusunur, sosyal teorist, tarihci, edebiyat elestirmeni, antropolog, psikolog ve sosyolog Michel Foucault’nun dogum yil donumu (15 Ekim 1926)

    “Agacin bir agaca, yapragin bir yapraga benzemesi de yeterli degildir; agacin yapraginin agacin kendisine benzemesi ve bunun da kendi yapraginin formunu edinmesi (l'Incendie) gereklidir; denizin uzerindeki gemide bir gemiye benzemekle yetinemeyecektir, ama ayni zamanda denize benzeyecektir ve govdesiyle yelkenleri de denizden yapılmis gibi olacaktir (le Sedacteur) ve bir cift ayakkabinin sasmaz canlandirilması, kaplamak zorunda oldugu ciplak ayaklara da benzeyecektir.” Bu Bir Pipo Degildir,



    “Nor is it enough that the tree so closely resembles the tree, and the leaf the leaf. Rather the leaf of the tree will take on the shape of the tree itself, and the latter will take the form of the leaf (L’Incendie ’). The ship at sea will not resemble merely a ship, but also the sea itself, even to its hull and sails being composed of waves ( Le Seducteur). And the exact representation of a pair of shoes more- over will try to resemble the bare feet the shoes ought to cover.”




    “Bir kitap yazmaya basladiginizda sonunda ne soyleyeceginizi bilseniz, onu yazmaya cesaret edeceginize inaniyor musunuz? Yazi ve ask iliskisi icin gecerli olan, yasam icin de gecerlidir. Oyun, ancak nasil bitecegi bilinmiyorsa zahmete deger.”

Sayfa 472/7020 İlkİlk ... 3724224624704714724734744825225729721472 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •