Sayfa 824/7020 İlkİlk ... 32472477481482282382482582683487492413241824 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 6,585 - 6,592 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Ingiliz progressive rock grubu Camel, 2.studyo albumu Mirage'i 1 Mart 1974'de Deram Records etiketiyle piyasaya surdu.


  2. Amerikali rock grubu Aerosmith, 2.studyo albumu Get Your Wings'i 1 Mart 1974'de Columbia Records etiketiyle piyasaya surdu.


  3. Hollywood'un sessiz sinema doneminde un kazanan ilk cocuk yildiz olan ve Charlie Chaplin'in The Kid (1921) filmindeki mahzun bakisli kimsesiz cocuk roluyle taninan, Addams Ailesi (The Addams Family) dizisinin Uncle Fester'i Jackie Coogan'in olum yildonumu (1 Mart 1984)






  4. Ingiliz heavy metal grubu Judas Priest, 15.stduyo albumu Angel of Retribution'i 1 Mart 2005'te Epic Records etiketiyle piyasaya surdu.


  5. Italyan sarki sozu yazari, elestirel ve siirsel metinler iceren rock tarzi muzikler yapan, klarnet ustasi ve aktor Lucio Dalla'nin olum yildonumu (1 Mart 2012)

    (1986'da yazdigi Caruso sarkisini Enrico Caruso'ya ithaf etti.)


  6. Fransiz yonetmen ve Fransiz Yeni Dalga hareketinin uyelerinden Alain Resnais'nin olum yildonumu (1 Mart 2014)




  7. Ve, kadina soyle diyordu
    gulerek (golgedeki yuzunde
    belli belirsiz bir gulumsemeyle),
    soyle diyordu:
    -Neden bunca yil sonra
    zinciri kirmak?
    Neye yarar eski acilarin yerine
    yeni sikintilar koymak?
    Dostum, hicbir sey
    bizim icin yeni olamayacak belki de.
    Eski sefkatin kendine has
    buyusu surecek yine de.
    Suregelen ve yasama
    karsi koyan aska,
    gelmez hicbir sey daha tatli ve huzun dolu
    uzak seylerden baska.
    Donussun askimiz
    sakin bir ogleden sonraya,
    ucussun saclarin
    ruzgarsiz havada,
    gullerin icinde,
    guneste, dalga dalga.
    Menekse elim
    konuyor sakagina;
    ve, ciceklerimin arasinda
    egilince alnin,
    kalbim hissediyor tumunu
    senin gizli acilarinin.
    Konusmuyorum seninle.
    Taniyorum golgesini sikintinin,
    bazi bikkinliklarin
    ve iskence eden agirligini etin,
    nemli sisi de: Ruhu
    uzun gunlerce sikintiya bogan,
    dusunceler olmaksizin:
    Ah, iste, yine ayni acilar!
    Konusuyorsan eger, ara sira,
    biliyorum ki kalbin uzakta,
    sana ‘Dinle’
    diye yineliyorum bosuna.
    -Peki neden, bunca yil sonra
    zinciri kirmak?
    neye yarar eski acilarin yerine
    yeni sikintilar koymak?
    Sevmek, sevmek yine,
    bir zamanlar sevdigimiz gibi,
    soylemek yine, o sozcukleri,
    duymak onlari, beklemek
    ayni sikintiyla zamanin gelmesini,
    donusturmek soysuz davranislari
    o goksel iccekislerle,
    yildizlardan
    gullere, o ruyalari dokumak,
    ve sonunda varmak o bikkinliga,
    ulasmak her hissin
    bilindik sinirina.
    Ister misin yani
    kadere meydan okumak?
    Hicbir sey, olum disinda
    bizim icin yeni olmayacak.
    O halde sadik kalalim
    eski askimiza!
    Namusunun tum peceleri
    olmus zaten paramparca;
    ve hicbir kucaklama,
    artik hicbiri yabanci degil sana.
    Ulasti sarhoslugumuz
    gunese ve aya.
    Peki, yine de,
    ne derin bir buyu var bu
    issiz ormaninda
    anilarin,
    usulca ulastigi ruyamizin:
    ruzgarsiz havada
    yukselen hafif dumanindan
    buhurdanin daha da yavas.
    O halde sadik kalalim
    cunku ne cok gulduk,
    ne cok agladik
    bu degismez gokler altinda!
    Suregelen ve yasama
    karsi koyan aska,
    gelmez hicbir sey daha tatli ve huzun dolu
    uzak seylerden baska.
    Ve ben seviyorum o uzak seyleri
    bugulu gozlerindeki.
    Uzak manzaralardaki
    bugulu golleri sevdigim gibi.
    Ya sen, birakacak misin
    sonunda, terk edilmislige
    artik varolmayan seyleri,
    artik hic olmayan seyleri!



    Ed egli le diceva
    sorridendo (sul viso
    in ombra era un sorriso
    ambiguo), le diceva:
    -A che, dopo tanti anni,
    rompere la catena?
    Giova l’antica pena
    mutar con nuovi affanni?
    Nulla forse per noi
    sarebbe nuovo, o amica.
    La tenerezza antica
    ha pur gli incanti suoi.
    Per l’amor che rimane
    e a la vita resiste,
    nulla è più dolce e triste
    de le cose lontane.
    Il nostro amor sia come
    un pomeriggio lento.
    Ne l’aria senza vento
    fluiscon le tue chiome,
    che già folte di rose
    ondeggiarono al sole.
    La mia mano viole
    su la tua tempia pose;
    e, quando tra i miei fiori
    la tua fronte si china,
    il cuor tutti indovina
    gli occulti tuoi dolori.
    Non ti parlo. Conosco
    l’ombra del tedio e certe
    stanchezze, e il peso inerte
    de la carne, ed il fosco
    nembo che tiene oppressa
    l’anima per interi
    giorni, senza pensieri,
    senza sogni: ah, la stessa
    mia pena! E se, talvolta
    parlo, so che lontano
    è il tuo cuore e che in vano
    io ti ripeto: “Ascolta”.
    Ma a che, dopo tanti anni,
    rompere la catena?
    Giova l’antica pena
    mutar con nuovi affanni?
    Amare, amare ancora
    come amammo, ancor dire
    quelle parole, udire
    quelle parole, e l’ora
    attendere con quelle
    ansie, e alternar quei gesti
    bassi con quei celesti
    sospiri, e da le stelle
    a le rose quei sogni
    tessere, e avere al fine
    quei disgusti, e il confine
    già conosciuto d’ogni
    senso giungere… Vuoi
    tu ritentar la sorte?
    Nulla, fuor che la morte,
    sarà nuovo per noi.
    Siamo dunque fedeli
    al nostro antico amore!
    Tutti del tuo pudore
    son lacerati i veli;
    e nessuna carezza
    t’è più ignota, nessuna.
    Al sole ed a la luna
    salì la nostra ebrezza.
    Ma pur, talvolta, quale
    profondo incanto è in questa
    desolata foresta
    di ricordi, ove sale
    il nostro sogno lento:
    più lento che leggiere
    fumo da l’incensiere
    in aria senza vento.
    Siamo dunque fedeli
    poi che tanto ridemmo,
    poi che tanto piangemmo
    sotto immutati cieli!
    Per l’amor che rimane
    e a la vita resiste,
    nulla è più dolce e triste
    de le cose lontane.
    Ed io le amo lontane
    ne’ tuoi occhi velati
    come in laghi velati
    apparenze lontane.
    E tu, lascerai tu
    dunque ne l’abbandono
    le cose che non sono
    più, che non sono più!

  8. "Eger birinden hicbir sey beklemezsen hayal kirikligina ugramazsin. / Se non ti aspetti niente dalle persone mai ti deluderanno. / If you expect nothing from anybody, you’re never disappointed." Sylvia Plath



    Monica Vitti, Macera / Seruven (L'Avventura, 1960) Yonetmen: Michelangelo Antonioni.

Sayfa 824/7020 İlkİlk ... 32472477481482282382482582683487492413241824 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •