
Originally Posted by
Santa_fe
YILAN HİKAYESİ
Adamın biri, bir gün bir yılan ile dost olmuş. Adamın ne zaman başı sıkışsa, darda kalsa falanca kuyunun yanına gider orda bir süre beklermiş. Yılan kuyudan çıkıp adama bir altın lira verirmiş. Adam geçimini bununla sağlarmış. Bu durum epey böyle sürmüş.
Derken, aradan uzun zaman geçmiş ve adam hastalanmış. Yaşlı olduğu için de kuyunun yanına gidemez olmuş. Bir gün oğlunu çağırtmış.
"Bak oğlum, falanca kuyunun yanına git, orda bekle, kuyudan bir yılan çıkacak o yılandan korkma, dosttur o yılan. Yılan sana bir altın lira verecek sende onu al ve bana getir." demiş. Oğlu babasına
"Tamam baba sen hiç merak etme" demiş.
Çocuk hemen yola koyulmuş. Falanca kuyunun yanına gitmiş ve orda beklemiş. Bir süre sonra yılan kuyudan çıkmış ve çocuğa bir altın lira bırakmış. Çocuk altını görünce şaşırmış. Aklından şeytanlık geçecek ya; hemen geçirmeye başlamış.
"Demek ki, kuyu altın dolu. Ben bu yılanı öldürürsem kuyudaki altınları alır zengin olurum" demiş ve etrafına bakmış. Yerden bir taş almış ve taşı yılana fırlatmış. Yılanın kuyruğu kopmuş, tabii yılan da can havli ile çocuğun üstüne zıplayıp çocuğu ısırmış. Neticede çocuk zehirlenerek ölmüş.
Aradan uzun zaman geçmiş ve yaşlı adam iyileşmiş. Adam aslında bilge biriymiş ve olayın iç yüzünü de bilmekteymiş. Falanca gün falanca kuyunun yanına gitmiş ve orda beklemiş. Bir süre sonra yılan kuyudan çıkmış. Adam yılana
"Ya yılan kardeş, bizim çocuk bir densizlik yapmış ve cezasını da bulmuş ama biz dosttuk ve yine dost kalabiliriz" demiş. Yılan, bu teklife hiç ama hiç yanaşmamış
"Yok, yok!! bu imkansız" demiş ve eklemiş
"Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı olduktan sonra artık biz dost olamayız" demiş.
Yer İmleri