Bunu Bahçeli duymuş. Çağırın demiş, imam gelmiş, Bahçeli elini uzatmış, imam Bahçeli'nin elini sıkmayı bırakın öpmeye kalkmış.
Bahçeli, ''hani 3 defa cuma namazı kılmayanın eli sıkılmazdı'' demiş.
İmamı attırmış dışarı
Tabi burada namaz kılıp, kılmamak değil, bunu kameraların önünde kullanmak, siyasete alet etmek kötüdür.[/QUOTE]
2001 yılı Bursa Kocayayla şenliği boyunca yanındaydım. 5 vakit namaz kıldı. Kılıp kılmaması kendi bileceği iş ama dinci bir duruşu var.
mhp ne ülkücü ne de Milliyetçi. Bana uzak olsunlar gerçek Ülkücülerin şimdi ki mhp ile işi olmaz.
Akapenin KürdistanAçılımında KürtKoruculara karşı da çok hainlik yapıldı PKK/hdp'lilerin Kourucuları katletmesine seyirci kalındı devlet süreç bozulmasın diye onların öcünü almadı taa ki Türk halkı Habur sonrası Hendek rezilliklerini de yaşayıncaya kadar...
Barışın gelmesi için PKK/hdp'li Kürtler aynı Kürt Korucular gibi Türkiye Cumhuriyetinin hizmetinde olacaklarını,yurttaşlık haklarının yeterli olduğunu ihanetlerinden cinayetlerinden dolayı pişman olduklarını, ŞeyhSait/SeyitRıza/Apo'yu vatan haini olarak kabul ettiklerini, bir daha asla ulus hakları ve Kürdistan peşine düşmeyeceklerini, etnik Kürtçü partileri desteklemeyeceklerini açık ve net ilan etmeliler ki bağışlanmaları düşünülsün..Bu ilan edilmezse Türk halkı bunların aynı Suriye ve Irak'da yaptıkları gibi Kürdistan için Türkiye'ye bir ABD saldırısını dört gözle beklediklerini saldırgana her türlü hizmeti sunacaklarını bilmeli..
Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!
Aşağıda bir makale var. Okunmasında fayda var. Kızı ilk seçimlerde Fransa Devlet Başkanı olacak. Alıntılar dışında da ciddi mesajlar veriyor.
https://odatv.com/fransiz-saginin-en...-16071929.html
Türkiye bu bölgelerde etkisini, manevra alanını kıracak olan bir kuruma niçin bağımlı hâle gelsin ki? Avrupa Birliği üye ülkelere büyük dezavantajlar yüklüyor. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bağımsızlıktan, egemenlikten bahsetmeniz olanaksızdır. Oysa bu gerçek 1997 yılında henüz tam olarak anlaşılamıyordu. O yıllarda herkes “Birlik” fikrine nispetle müthiş bir coşku, taşkın bir heyecan besliyordu. Fakat o yıllardan itibaren gelişen olaylar zincirine baktığınızda, benim o günlerdeki tahlilimin ne kadar isabetli ve haklı olduğu ortaya çıktı. Ekonomik buhranlar – Yunanistan ile Kıbrıs’ta neler olduğunu gördünüz –, boşa çıkan anayasa referandumları ve nihayet Brexit’le birlikte yükselen çatlak sesler artık bu kurumun bir reforma ihtiyaç duyduğunu ispat ediyor.Türkiye’nin sorumlulukları Asya’dadır. Sizin ülkeniz için tam üyelik perspektifini açtığımız anda aynı süreci Fas, Cezayir, Tunus, Lübnan veya İsrail için de başlatmamız gerekmez mi? Türkiye bizim ülkemizin de üye olduğu bir başka uluslararası kuruluşa üyedir ki, o da NATO’dur. Biz Türkiye’yle NATO çerçevesinde müttefik durumundayız.Avrupa milliyetçilerinin iyi ilişkileri farklı kıtalarda (Afrika’da, Asya’da ve örneğin Ortadoğu’da) yaşayan milliyetçileri kapsıyordu. Bu geçmişte de böyleydi, bugün de böyledir. Bir milliyetçi her şeyden önce ait olduğu ulusun kimliğini muhafaza etmek ister. Bu kimlik ise kültürel, tarihsel ve geleneksel bileşenlerden müteşekkildir. Bazen din unsuru da ulusal kimliğin tanımlanmasında bir ağırlık ifade edebilir ki, o zaman din o hususî ülkede kültürel etkenlerin kalbini oluşturuyor demektir. Suudi Arabistan’ın, muhtelif Körfez ülkelerinin yahut Mağrip Araplarının durumu tam olarak budur. Ne var ki çoğunluğu Müslüman başka ülkelerde – örneğin Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da yahut Filistin’de Hristiyanların milliyetçi akımların oluşmasında büyük katkıları olduğunu görürüz. Filistin’in ulusal direnişinde büyük sorumluluklar üstlenen George Habaş, Hanan Aşravi ve İbrahim Suss gibi isimler Hristiyan idiler örneğin.Ben bir yabancının Fransa’nın içişlerine karışmasını hazmedemiyorum. Dolayısıyla böylesi bir soruya ilişkin cevabım ancak bu olabilir. Türkiye için neyin iyi, neyin kötü olduğuna karar vermesi gerekenler son tahlilde Türklerdir. Tarihleriyle yeniden bağ kurmak isteyip istemediklerine, kendi uluslarının doğal menfaatlerini gözetmek isteyip istemediklerine kendileri karar verecekler. Ben Fransa’nın tarihiyle tekrar bağ kurmasını, doğal menfaatlerini savunmasını istiyorum.Biz seküler tarih bağlamında mükemmel ikili ilişkilere sahip uluslarız. Fransa Yakın Doğu’da ve Ortadoğu’da söz sahibi olmak için Türkiye’den (o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’ndan) geçiyordu. Aynı şekilde, Türkiye de Avrupa güçleriyle konuşmak için Fransa’dan geçmeyi tercih ediyordu. O dönemlerde kurduğumuz diplomatik ilişkileri bu müttefikliğin en önemli delilleri arasında saymak mümkündür. Ne yazık ki bugün itibariyle Fransa siyasî bağımsızlığını yitirmiştir. Avrupa Birliği’ne üye olan Fransa, yabancı güçlerin iradesi karşısında boyun eğmiş pozisyondadır. Ben iki ülke arasındaki ilişkileri pekiştirmek için iki taraflı beyan edilen halkçı ve milliyetçi bir irade oluştuğunu görüyorum. Bu tip irtibatlar devletlerarası resmî kanalları aşarak daha samimi ilişkileri de beraberinde getirebilir. Böylelikle yepyeni iletişim ve ticaret ağları kurulabilir, uluslarımız birlikte kalkınabilir. Bu iradeyi dikkate almamız lazım.
@erefefik
Yer İmleri