Sayfa 735/7020 İlkİlk ... 23563568572573373473573673774578583512351735 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 5,873 - 5,880 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. 28 Ocak 1984’de duzenlenen 41. Golden Globes Odul toreninde, Sevgi Sozcuklari (Terms of Endearment), Drama Dalinda En Iyi Senaryo; Shirley MacLaine, Sevgi Sozcuklari (Terms of Endearment) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Robert Duvall, Sevecenlik (Tender Mercies) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu aldilar.




  2. 28 Ocak 1989’da duzenlenen 46. Golden Globes Odul torenlerinde, Yagmur Adam (Rain Man), Drama Dalinda En Iyi Senaryo; Jodie Foster, Sanik (The Accused) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Dustin Hoffman, Yagmur Adam (Rain Man) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu aldilar.




  3. Rus asilli Amerikali sair Joseph Brodsky’nin olum yildonumu 28 Ocak 1996)



    Iki kere uyandim geceleyin,
    ve isiltili sokak lambalar, duruyordu
    duslerin yarim tumcelerini tamamlayamayan
    ve havsalami dindiremeyen uc nokta gibi.
    Gebe oldugunu dusledim.
    Yillardir ayri olsak da birbirimizden,
    gene de biliyordum sucumu,
    ve ellerim oksuyordu gergin kasigini,
    fakat gene de yataktaki pantolonu
    ve elektrik dugmesini buldu ellerim. Ve gider gitmez,
    anlamistim ki seni karanlikta yuzustu birakarak
    terk etmistim, bir duste, fakat beni beklemeyi
    istiyordun sen, ve bir bakisla bile
    kinamiyordun beni bu apacik
    sucumdan oturu. Cunku – karanlikta olur
    isigin parcaladiigi seyin sucu.
    Orada evlendik ve iki sirtli iki hayvani
    taklit ettik, ve gelecekteki cocuklarımiz
    yalnizca bahanesiydi ciplakligimizin.
    Bir keresinde, baska bir gece, duruyordun
    bakisim icin boylece, bitkin, siska,
    ve goruyordum henuz adi olmayan
    bir kiz ya da bir oglan cocugunu, ve o vakit
    uzatamiyordum ellerimi
    elektrik dugmesine dogru, hakkim yoktu
    sizleri golgelerin ulkesinde birakmaya,
    gunun duvarlari onunde dilsizdim
    ve sizler icin ulasilmaz oldugum
    o gercek dunyaya bagliydiniz sizler.



    Twice I awoke this night, and went
    to the window. The streetlamps were
    a fragment of a sentence spoken in sleep,
    leading to nothing, like omission points,
    affording me no comfort and no cheer.
    I dreamt of you, with child, and now,
    having lived so many years apart from you,
    experienced my guilt, and my hands,
    joyfully stroking your belly,
    found they were fumbling at my trousers
    and the light-switch. Shuffling to the window,
    I realized I had left you there alone,
    in the dark, in the dream, where patiently
    you waited and did not blame me,
    when I returned, for the unnatural
    interruption. For in the dark
    that which in the light has broken off, lasts;
    there we are married, wedded, we play
    the two-backed beast; and children
    justify our nakedness.
    On some future night you will again
    come to me, tired, thin now,
    and I shall see a son or daughter,
    as yet unnamed -- this time I'll
    not hurry to the light-switch, nor
    will I remove my hand; because I've not the right
    to leave you in that realm of silent
    shadows, before the fence of days,
    falling into dependence from a reality
    containing me -- unattainable.

  4. Kral, elmas suslu, celikten buyuk calisma masasindan kafasini kaldirdi.

    'Ne soyluyor askerlerim ?’ diye sordu. Disaridaki Culus Meydani'ndan boluk boluk askerler geciyordu sinira dogru, yururken turku soyluyorlardi. Yasam guluyordu hepsine cunku dusman kacisa gecmisti ve oralarda, irak cayirlarda, donuste baslarina takacaklari zafer taclarindan baska bir sey yoktu dertlenecek. Bu nedenle kral da olaganustu saglikli, guvenli hissediyordu kendini. Dunya boyundurugu altina girmek uzereydi.

    ‘Turku soyluyorlar hasmetlim' dedi basdanisman, o da zirhlar, demirler kusanmisti, cunku savas duzeni boyle gerektiriyordu. Kral guldu 'Daha neseli bir sey bilmiyorlar mi? Schroeder, ordularim icin ne guzel marslar besteledi. Hepsini dinledim. Tam askerlere gore!’

    ‘Elden ne gelir Hasmetlim’ dedi yasli danisman. Kusandiklarinin agirligiyla gercekte oldugundan daha da kambur gorunuyordu. ‘Askerler bir seyi tuttururlar, tipki cocuklar gibi. Yeryuzunun en guzel marslarini bile versek hep kendi turkulerini yeglerler.” Dino Buzzati, Tanriti Goren Kopek



    “Il re sollevò il capo dal grande tavolo di lavoro fatto d'acciaio e diamanti. ‘Che cosa diavolo cantano i miei soldati?’ domandò.

    Fuori, nella piazza dell'Incoronazione, passavano infatti battaglioni e battaglioni in marcia verso la frontiera, e marciando cantavano. Lieve era ad essi la vita perché il nemico era già in fuga e laggiù nelle lontane praterie non c'era più da mietere altro che gloria: di cui incoronarsi per il ritorno. E anche il re di riflesso si sentiva in meravigliosa salute e sicuro di sé. Il mondo stava per essere soggiogato.

    ‘E la loro canzone, Maestà’ rispose il primo consigliere, anche lui tutto coperto di corazze e di ferro perché questa era la disciplina di guerra. E il re disse: ‘Ma non hanno niente di più allegro? Schroeder ha pur scritto per i miei eserciti dei bellissimi inni. Anch'io li ho sentiti. E sono vere canzoni da soldati.’

    ‘Che cosa vuole, Maestà?" fece il vecchio consigliere, ancora più curvo sotto il peso delle armi di quanto non sarebbe stato in realtà. " I soldati hanno le loro manie, un po' come i bambini. Diamogli i più begli inni del mondo e loro preferiranno sempre le loro canzoni. "



  5. Fisildadim ‘Cok gencim, ‘ diye
    Sonra da, ‘Yasliyim’ diye, ‘ oldukca’;
    Ask olasiligim var mi bilmek icin
    Bir Peni fırlattim havaya.
    ‘Git ve sev, git ve sev, genc adam,
    Eger gencse ve guzelse kadin.’
    Ah Peni, ah kahverengi Peni,
    Dugumlendim dugumune sacinin.

    Cetrefil bir seydir ah ask,
    Yoktur icindekileri bilecek kadar
    Yeterli bilgelikte kimse,
    Ta ki uzaga gidinceye yildizlar
    Karanlik yuzu ayi yiyinceye dek
    Aski tefekkur edeceklerinden.
    Ah Peni, kahverengi Peni,
    Baslayamaz kisi aska pek erken.




    Yaslandiginda, kirlastiginda saclarin
    ve uyuklar oldugunda hep
    ve atesle sinandiginda
    bu kitabi yeniden al ve yavasca oku
    o yumusak bakisi dusle
    gozlerinden suzulen bir keresinde
    ve derin mi derin golgelerini onun
    kimbilir kac kisi o ince o zarif anlarini sevdi senin
    ve guzelligini belki gercek belki yalan
    ama yalniz bir adam icindeki o gocebe ruhu sevdi
    ve hercai yuzundeki kederi
    comelisini parlayan parmakliklarin ardinda
    miriltili, uzuntulu azicik, nasil yenildi ask
    yurudu gitti otesine ardina daglarin
    ve yuzu sakli hep
    bir yildiz kumesinin ortasinda




    Agzimizdan dokeriz kadehi
    Ask ise girer gozlerimizden;
    Yasamin bilinecek gercegi
    Yalniz bu, yaslanmadan, olmeden.
    Agzima goturuyorum kadehi,
    Sana bakip ic cekiyorum ben.

  6. Kanada polisi gune baslamadan once meditasyon yapiyormus


  7. Birini sec


  8. Anthony Hopkins'li Ayin (The Rite) 28 Ocak 2011'de Amerika ve Kanada'da vizyona girdi.






Sayfa 735/7020 İlkİlk ... 23563568572573373473573673774578583512351735 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •