Ekonomik kriz deyince şöyle bir hafızalarımızı tazeleyelim...
- 1929 Dünya Ekonomik Krizi (Büyük Buhran)
Birinci Dünya Savaşı sonucunda oluşan bu kriz, Avrupa ülkelerinin savaş sonrası ekonomik sorunları itibariyle, para sistemlerini, o zamanki altın karşılığı emisyon sistemi yerine karşılıksız para basımı yoluına tercih etmeleri krizin çıkış noktası olmuştur. Amerika’da oluşan servet birikimi, “balon†olarak yoluna devam etti ve somut kıymetli kağıtların geleceği öngörülmediğinden, fiyatlar düşüşe geçti. Tüm dünyayı saran bu borsa çöküntüsü, milyonlarca insanı işsiz bırakıp üretimi durdurdu. Krizden çıkış politikaları ünlü İngiliz iktisatçı Keynes tarafından sağlandı.
- 1948 Krizi
İkinci Dünya Savaşı’nın ekonomi üzerinde başlıca etkisi, silah altına alınan bireylerin ve devlet harcamalarının çoğunun savunma giderlerine ayrılması, krizin çıkış noktası olmuştur. 1940 ve 1945 yıllarında bu silahlanma savaşı, tarım ve üretimi hiçe saymış ülkelerin milli gelirleri büyük oranda düşüş sergilemiştir.
- 1954 Krizi (ulusal)
Türkiye’nin dış sermaye açılımı ve sonucunda oluşan bütçe açıkları hızlı bir şekilde büyüme gösterdi. Kore savaşından dolayı artan hammadde ve üretim araçları fiyatları, sermayeyi yalnız bırakmıştır. Dış sermayeye açılan Türkiye’nin bu durum karşısında, cari açıkları ve kamu kesimi açıkları yükselmeye devam edince kriz oluşmaya başlamıştır. İlk serbest piyasa ve dış ticaret açılımı aleyhimize işlemiş ve ithalatı kısıtlayacak, ihracatı destekleyici politikalara ihtiyaç duyulduğu gözle görülmüştür.
- 1958 Krizi (ulusal)
Bu yıla kadar Türkiye’nin toplam 250 milyar doları aşan dış borçları, faizlerin ve en önemlisi anapara borçlarının nasıl ödeneceğine dair getirdiği endişeler krizin çıkış noktası olmuştur. Bu yılda Türkiye tarihinde ilk kez moratoryum (bir ülkenin artık borçlarını ödeyemeyeceğini tek taraflı olarak ilan etmesi) ilan etmiştir.
-1969 Krizi (ulusal)
Diğer krizlere oranla hafif atlatılan bu kriz yüksek ithalat sonucu devalüasyon yapılarak çözüme gidilmiştir.
- 1974 Petrol Krizi
ABD’nin bu yıla kadar parasını altın karşılığı olarak basmaktan vazgeçmesi sonucu, doların değer kaybı neticesinde, dolar üzerinden işlem gören petrolün OPEC tarafından, petrol fiyatlarının altın karşılığı olarak işlem göreceğini ilan etmesi krizin çıkış noktası olmuştur. Bu dönemde geçmişte hiç olmadığı kadar (yaklaşık 4 kat) petrol fiyatlarının yükselmesi, üretime ve yatırıma, dolayısıyla talebe balta vurmuştur.
- 1978 Krizi
Borçlanma kredilerinin faiz oranları bu dönemde düşürülmüş, bunun sonucunda ithalat ve tüketim hızlı bir yükseliş göstermiştir. Devletler arasında bu kredilerden oluşan borç bütünü artış arz etmiştir.
- 1986 Krizi (ulusal)
Bu yıl kamu harcamalarının artışı, özellikle bütçe açıklarını geçmişe oranla hiç olmadığı kadar artırmış (%150) olması, krizin çıkış noktası olmuştur. Merkez Bankası krize yönelik olarak kur sistemini yeniden yapılandırmaya çalışmıştır.
- 1994 Krizi (ulusal)
Bu dönemi yaratan faktörler, geçmiş yıllar itibariyle bir yığınak oluşturmuş ve bu yıl patlak vermiştir. Bu sorunlar kısaca; kamu kesimi borçları, TL’nin aşırı değeri, özel kesimin iç ve dış borçlara aşırı yüklenilmesi, enflasyon oranlarının % 100′leri görmesi, borç faizlerinin %400′leri aşmasıdır. Tüm bu sorunlara yönelik olarak meşhur 1994 kararları alınmıştır.
- 1997 Asya Krizi
Çıkış noktası Tayland olan krizin uzakdoğu ve Rusya gibi ülkelere sıçraması krizi büyütmüştür. Genel anlamda kriz, borçlanma yeterliliklerinde mali bir kuralın veya sistemin olmaması/yeterince işlememesi, uluslararası ekonomik kuruluşların bu yetersizliklere seyirci kalması olarak gösterilebilir.
- Kasım 2000 Krizi (ulusal)
Bu dönemde Türk Lirasının değerinde oluşan artış süregelmiş, ithalat artışları devam etmiş, ihracatın geri planda kalması ve cari oranın denge kaybı krizi tetiklemiştir.
- Şubat 2001 Krizi (ulusal)
Bu dönemde geçmiş yıldaki krizden ötürü banka ve finansal kurumlar büyük etki görmüş ve çok sayıda banka iflas etmiştir.
- 2008 Küresel Ekonomik Krizi
ABD’de artan konut piyasası, bankaları bu piyasaya yöneltmiş ve özellikle orta kesim tüketiciye mortage adı verilen yüksek risk yüksek getiri hedefleyen uzun vadeli konut kredisi arz etmişlerdir. Hatta bankalar aç gözlülükleri neticesinde, mevduatlarını aşan bir şekilde, Avrupa ve Asyadan borçlanıp, kredi vermeye devam etmişlerdir. Bu kredi sözleşmeleri, sermaye piyasasında alınıp satılmaya başlamış, değerli kıymetler haline gelmiştir. Kredilerin geri ödenmesinin imkansızlığı anlaşılınca, kıymetleri elinde bulunduran kişilerin panikleri ve neticesinde tüketicilerin iflasları krizi ateşlemiştir. Krizin somut başlangıcı, Amerikada “Lehmon Brothers†bankasının iflası olmuştur.
http://yildiz.biz/ekonomi/341-gecmis...onomik-krizler
100 senede 13 adet kriz...
Belki atladığımız bile vardır....
Yani neredeyse 8 senede bir ekonomik kriz gerçekleşmiş...
Son altmış yılda ise 10 kriz...
Yani her 6 senede bir kriz...
Sevgili umutabi...
Uğur Civelek kaç senedir beri "kriz geliyor" demekte hatırlıyor musunuz?
Ben yanıtlayayım:
Ben onu tanıdığımdan beri...
Eh..Şimdi bu iyi bir tahmin mi olmakta yani?
Neredeyse bir fasit daire durumunda dünyada ve bizde ekonomik kriz...
Neyse...
Yer İmleri