Büyük filo kiralama şirketlerinden biri zor durumdaydı geçen gün battı. İsmi Fleetcorp.
Türkiyede üretilip yurt içinde satılan otomobillerin neredeyse yarısını filo kiralama şirketleri satın alırlar. Yılda 300 bin otomobil yurt içinde satılıyorsa, 100-150 bin tanesini bunlar alıyor. 250 diyende var ama ben aşağıdan gideyim.
Fleetcorp ise her yıl tek başına 20 bin otomobil alıyor yurt içindeki fabrikalardan.
Intercity isimli firma ise tek başına her yıl 50bin otomobil alıyor.
Aldığı arabayı 3 yıl sonra satıyor. Yenisini alıyor. Böyle çalışıyorlar.
Arabayı avro ile alıp TL-avro ile kiraya verip TL ile satıyorlar. Avroyu bankadan borçlanıyorlar. Arabayı satarkende kimisi kendi internet sitesinden satmaya çalışıyor, kimisi toptan ucuza gelerilere veriyor.
Niye DOVIZ ile borçlanıyorsun. "e ülkeye öyle sistem konmuş, kuyruğu batıya yaslamış ülke, böyle gelmiş böyle gidiyor. Batıya yaslayan benmiyim değilim. 1950 de başlamışlar yaslama çalışmalarına, özal ailesi ile beraber hız kazanmış, son 20 yıldada ucuz döviz ile tamamen tüm damarları bağlamışız. Ben ne yapayım."
Son bir yılda DOVIZ uçup kaçıncaki bence az bile... sistem belirgin arıza vermeye başladı. Zenginede vurmaya başladı. Yoksa sistem sadece cahili soyan bir sistem, akıllı olan, iyi eğitimli olan önceden görüp önlemini alıyor. Ama sistem sistem değilki, bi müddet sonra soyan tarafıda vurmaya başlıyor.
Bir otomobili biz 100.000 e alıyorsak, bunlar hem ticari hemde filo indirimi tanesini 60 bine alıyordur. Vatandaşa 40 fazladan giriyor. Sen alma diyorlar, adam değilsin.
Filo kiralama olayı TRde son 10 yılın icadı. Zenginler yeni huy edindiler, araba satın almak yerine kiralıyorlar. Bodruma giderken havaalanı yolu ve ilerisine bakın, zenginlerin kiralaması için bekleyen filo arabalar sağda park etmişlerdir. Her 500 metrede bir bir tane görürsünüz park halinde 100 lerce aynı renk araç.
Kim kiralıyordu bunları.? Birincisi büyük şehirlerdeki büyük şirketler kiralıyordu, hem yöneticileri hemde günlük işler için. Hemde kolay para kazanan gruplar.
Her siyasi parti değiştiğinde kolay para kazanan kesimlerde ufak tefek değişiklik oluyor. Devleti yani halkı soyan kesimler değişebiliyor. İşte o gruplar.
Fleetcorp battığına göre, ülkede soyacak fazla bişey bırakmadılar anlaşılan. Bi kaç tane daha batabilir.
Siyasi partiler giderken, onlardan faydalanan sürülerden bazılarıda ölürler.
Değişmeyen tek şey vardır, soyulan hep cahil halktır. Gittikçe fakirleşir. Soyulduğunu bile anlayamaz. Yaşam kalitesi düşmüştür fark etmez. Çocuğuna et alamıyordur, atadan kalma malını satmıştır, kenar mahalleye taşınmıştır, vara arabasını eskisi kadar sık kullanamıyordur, tatile gidemiyordur. Daha az et alıyordur, aldığı yiyeceklerin kalitesi miktarı düşmüş, makarna ekmak alımı artmıştır...
Ama farkedemez fakirleştiğini. Bişeyler döndüğünü anlar ama TVlerden birileri sizi soyan ABD, sizi soyan Suriye, Sizi soyan öğretmenler, üiversiteliler, geziciler, ordu filan deyip, cahilin şüphesini başka yöne döndürür. Cahil, kendinin soyulmasına sebep olanların masalları ile evrilip, gerçek suçluyu değil, alakasız şeylerden nefret etmeye başlar...
Son yıllarda iyi eğitim veren kurumları kapatıp, imam hatiplere halkı sokmaya çalışmalarının sebebi bu. Cahil kalsınlar. Kolay yönetelim. Suçluyu göremeyecek kadar beyinleri boş kalsın.
Yer İmleri