Sayfa 1456/7020 İlkİlk ... 4569561356140614461454145514561457145814661506155619562456 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 11,641 - 11,648 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Ingiliz sair, desinator, cevirmen, roman ve sanat yazari, ressam William Morris'in olum yildonumu (3 Ekim 1896)

    "...insanlar savasirlar ve savasi kaybederler ve yenildikleri halde ugrunda savastiklari sey gerceklesir ve gerceklestiginde istedikleri seyin bu olmadigi anlasilir ve baska insanlar onlarin istedikleri sey icin baska bir ad altinda savasmak zorundadirlar..."




    "...men fight and lose the battle, and the thing that they fought for comes about in spite of their defeat, and when it comes turns out not to be what they meant, and other men have to fight for what they meant under another name..."

  2. Fransiz sair, roman ve deneme yazari Louis Aragon'un dogum yildonumu (3 Ekim 1897)



    Insan her seyi elinde tutamaz hic bir zaman
    Ne gucunu ne gucsuzlugunu ne de yuregini
    Ve actim derken kollarini bir hac olur golgesi
    Ve sarildim derken mutluluguna parcalar o seyi
    Hayati garip ve aci dolu bir ayriliktir her an
    Mutlu ask yoktur

    Hayati bu silahsiz askerlere benzer
    Bir baska kader icin giyinip kusanan
    Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
    Onlar ki aksamlari aylak kararsiz insan
    Söyle bunlari Hayatim Ve bunca gozyasi yeter
    Mutlu ask yoktur...



    Niente per l'uomo è mai definitivo Non la sua forza
    non la debolezza né il suo cuore E quando crede
    di aprire le braccia la sua ombra è una croce
    e quando vuole stringere la sua felicità la sbriciola
    uno strano doloroso divorzio è la sua vita
    Non esistono amori felici

    La sua vita è come quei soldati disarmati
    per altro scopo un tempo equipaggiati
    a cosa può servire il loro alzarsi di buon ora
    per ritrovarsi a sera disoccupati incerti
    dite queste parole La mia vita E trattenete il pianto
    Non esistono amori felici...

  3. Amerikali roman yazari Thomas Wolfe’un dogum yildonumu (3 Ekim 1900)

    "... bir tas, bir yaprak, yitik bir kapi; bir tas, bir yaprak, bir kapi ve tum unutulmus yuzler.

    Biz bu surgune ciplak ve yalniz geldik. karanlik rahminde anamizin yuzunu goremedik; hapsoldugumuz etinden kurtulup bu dunyada kelimelerle anlatilmayan hucre hapsine mahkum olduk.

    Hangimiz erkek kardesini taniyabildi? Hangimiz babasinin yureginin icine bakabildi? Hangimiz sonsuza dek hucre hapsine mahkum olmadi? Hangimiz sonsuza dek bir yabanci ve yalniz degiliz?

    Ey ruzgarin savurarak yitirdigi bedbaht hayalet tekrar geri gel. " Bu Melek Satilik Degil



    ". . . a stone, a leaf, an unfound door; a stone, a leaf, a door. And of all the forgotten faces.

    Naked and alone we came into exile. In her dark womb we did not know our mother's face; from the prison of her flesh have we come into the unspeakable and incommunicable prison of this earth.

    Which of us has known his brother? Which of us has looked into his father's heart? Which of us has not remained forever prison-pent? Which of us is not forever a stranger and alone?

    O lost, and by the wind grieved, ghost, come back again."

  4. Kuba dogumlu Fransiz parnasci(siirde gercekcilik - ing. parnassianism) sairi José María de Heredia’nin olum yildonumu (3 Ekim 1905)

    Yuvalarindan ucmus bir suru sahindiler;
    Usanmislardi,magrur fukaraliklarindan.
    Pallos de Moguer'den avare, asker, kaptan,
    Cilginca bir hayale dogru suruklendiler.

    Masaldaki madeni bulmak icindi sefer;
    Sipangoo'nun varilmaz topraklarinda yatan,
    Gecerken garbin esrar dolu kiyilarindan
    Alize ruzgarinda egrilirdi serenler.

    Ve her aksam bir destan sabahi umarlardi.
    Medar denizlerinin fosforlu mavisinden,
    Ruyaları altindan seraplarla dolardi.

    Beyaz kadirgalarin sarkip ilerisinden,
    Seyre koyulurlardi denizlerin icini;
    Yildizlarin bir mechul goge yukseliaini.



    Como halcones que vuelan desde el nido natal,
    Y contra su orgullosa miseria en rebeldía,
    Siervos y Capitanes desde Palos un día
    Salieron, y su ensueño era heroico y brutal.

    A conquistar partían el ansiado metal
    Que en sus inexploradas minas Cipango cría,
    Y el viento alisio en tanto sus antenas hacía
    Inclinarse hacia el borde del mundo occidental.

    Cada tarde, en espera de una épica aurora,
    La azul fosforescencia del Trópico encendida,
    Alzaba ante su ensueño visión deslumbradora;

    O en la proa, inclinados, veían en su anhelo,
    Sobre la lontananza, desde la mar dormida
    Subir nuevas estrellas hacia ignorado cielo.

  5. Ingiliz veteriner cerrah ve yazar James Herriot’in (James Alfred Wight) dogum yildonumu (3 Ekim 1916)

    “Eger bir ruha sahip olmak, sevgi ve sadakat ve sukran duygusu hissetmek anlamina geliyorsa, o zaman hayvanlar bircok insandan daha varlikli.”



    “If you mean having a spirit, feeling love and feeling of loyalty and gratitude, then animals are wealthier than many people.”

  6. Ingiliz filozof Philippa Ruth Foot’un hem dogum (3 Ekim 1920) hem de olum yildonumu(3 Ekim 2010)



    “Bir tramvay rayinin yaninda durdugunuzu hayal edin. Uzakta, kontrolden cikmis bir tramvayin, onun gelisini duymayan bes isciye dogru hizla geldigini goruyorsunuz. Isciler tramvayi gorse bile, raydan zamaninda ayrilamayacaklar.

    Felaket belli belirsiz gorundukce, yere bakiyorsunuz ve raylara bagli bir kaldirac oldugunu goruyorsunuz. Eger kaldiraci cekerseniz, tramvayin bes masum iscinin bulundugu raylardan ikinci bir ray takimina yonleneceğini farkediyorsunuz. Ancak, yan taraftaki bu rayin asagisinda, is arkadaslari kadar habersiz, yalniz bir isci bulunuyor. O halde kaldiraci kaldirip, bir insanin olumune yol acar fakat bes kisiyi kurtarir miydiniz?”

    (Bu dugum noktasi, tramvay ikilemi olarak bilinen bir klasik dusunce deneyidir ve 1967 yilinda dusunur Philippa Foot tarafindan gelistirilip, 1985’te Jarvis Thomson tarafindan uyarlanmistir.)

    (Tramvay ikilemi, bir eylemin sonuclarini bastan sona dusunmemizi ve eylemin ahlaki degerinin, yalnizca sonucari tarafindan belirlenip belirlenmedigini dikkate almamizi saglar.)



    “Imagine you are standing beside some tram tracks. In the distance, you spot a runaway trolley hurtling down the tracks towards five workers who cannot hear it coming. Even if they do spot it, they won’t be able to move out of the way in time.

    As this disaster looms, you glance down and see a lever connected to the tracks. You realise that if you pull the lever, the tram will be diverted down a second set of tracks away from the five unsuspecting workers.However, down this side track is one lone worker, just as oblivious as his colleagues.So, would you pull the lever, leading to one death but saving five?”

    (This is the crux of the classic thought experiment known as the trolley dilemma, developed by philosopher Philippa Foot in 1967 and adapted by Judith Jarvis Thomson in 1985)

    (The trolley dilemma allows us to think through the consequences of an action and consider whether its moral value is determined solely by its outcome.)

  7. Amerikali roman, oyun, deneme yazari ve senarist Gore Vidal'in dogum yildonumu (3 Ekim 1925)

    "Adalete inaniyorum, butun yanlislari duzeltmek istiyorum, herkes icin iyi bir yasam -boyle bir sey varsa eger- istiyorum. Ote yandan, duygusal baglamda ise yalnizca gorevimi yerine getirebilmek icin de olsa dunya diktatoru olmaktan buyuk mutluluk duyardim: Cinsiyet iliskilerini yeniden duzenlemek icin, irkimizdaki son geleneksel erkeklik kirintilarini yok edip boylece nufusu azaltirken insanlari daha mutlu ederek, insanligi bir sonraki asamasina hazirlama gorevi."



    "I believe in justice, I want redress for all wrongs done, I want the good life-if such a thing exists-accessible to all. Yet, emotionally, I would be only too happy to become world dictator, if only to fulfill my mission: the destruction of the last vestigial traces of traditional manhood in the race to realign the sexes, thus reducing population, while increasing human happiness and preparing humanity for its next stage."

  8. Humphrey Bogart, Mary Astor ve Gladys George'un rol aldigi Malta Sahini (The Maltese Falcon) filmi 3 Ekim 1941 tarihinde vizyona girdi.






Sayfa 1456/7020 İlkİlk ... 4569561356140614461454145514561457145814661506155619562456 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •