Artan

126,50 10 15:23
82,05 9.99 13:55
15,21 9.98 15:23
228,10 9.98 15:23
43,46 9.97 15:23
Artan Hisseler

Azalan

19,89 -10 15:21
58,55 -9.99 15:23
36,24 -9.99 15:23
14,89 -9.98 15:23
255,25 -9.96 15:22
Azalan Hisseler

İşlem

11.521.594.297,28 15:23
10.432.107.506,88 15:23
5.784.739.037,40 15:23
5.769.738.445,25 15:23
5.557.702.714,82 15:23
Tüm Hisseler
Sayfa 2327/7020 İlkİlk ... 132718272227227723172325232623272328232923372377242728273327 ... SonSon
Arama sonucu : 56157 madde; 18,609 - 18,616 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Polonyali sair, oyun yazari, ressam ve heykeltiras Cyprian Kamil Norwid’in olum yildonumu (23 Mayis 1883)

    Nasil hani bir kimse digerinin gozune atar ya
    Bir avuc menekse ve ona hicbir sey soylemez ya.
    Nasil hani agir agir salinirken akasya
    Bir safak vaktini andiran kokusu onun
    Beyaz ciceklerinden gelen hani, beyaz tuslarina
    Dusuverir ya bir acik piyanonun
    Nasil hani verandada duran birine ulasip
    Uzak ay isigi, onun saclarina dolanir ya
    Ve isildayan bir tac yapip
    Alnina ya da gumus basaklarla o alni susler ya
    Nasil hani anlamsiz olur ya onunla konusma
    Firtinadan kacan kirlangiclarin ucusuna benzeyen hani
    Bir amaci olan o sarsak ve aylak ucus donenir ya
    Kiskirtip bir yaz gok gurlemesinin gelisini
    Hani hizlandirir ya nabzi simsek o gok gurlemesinden sonra
    Iste aynen boyle hissettigimi soylemek isterdim
    ona
    .....lakin soylemeyecegim hicbir sey – kederliyim zira



    As when, silently, to surprise
    Someone throws violets in her eyes...
    As when he gently rocks an acacia tree,
    And scent of white
    Petals like dawning light
    Falls on white piano keys...
    As when she stands at the porch
    And into her hair the distant moon weaves
    Itself, circling her brow with a shining wreath,
    Or garlands it with silver sheaves...
    As when idle talk with her
    Is like a swallow's flight
    That has its course yet strays everywhere,
    A threat of summer thunder
    Before lightning proclaims the tremor -
    So...
    ...but I'll say nothing - in sorrow.

  2. Isvecli yazar ve sair Pär Fabian Lagerkvist’in doğum yildonumu (23 Mayis 1891)

    “Boyum yirmi alti inc, endamli ve biçimliyimdir, belki basim biraz buyukce. Saclarim, obur cucelerininki gibi siyah degil, kirmiziya caliyor, çok SIK ve sert, sakaklarim ve alnim biraz acilmistir. Alnim genis ama alcaktir. Sakalim yok, ama bunun disinda yuzum oteki erkeklerin yuzu gibi. Kaslarim bitisik. Gucum kuvvetim yamandir, hele kizarsam… Bizi Jehoshaphat ile gurese tutusturduklarinda yirmi dakika gecti gecmedi, sirtini yere getirdim ve bogdum onu. Ondan beri sarayin tek cucesiyim.” Cuce



    “I am twenty-six inches tall, shapely and well proportioned, my head perhaps a trifle too large. My hair is not black like the others’, but reddish, very stiff and thick, drawn back from the temples and the broad but not especially lofty brow. My face is beardless, but otherwise just like that of other men. My eyebrows meet. My bodily strength is considerable, particularly if I am annoyed. When the wrestling match was arranged between Jehoshaphat and myself I forced him onto his back after twenty minutes and strangled him. Since then I have been the only dwarf at this court.”

  3. Norvecli oyun yazari ve sair Henrik Ibsen’in olum yildonumu (23 Mayis 1906)

    “Anne babalarimizin ruhlari bizim icimizde yasamakla kalmiyor, bunun yani sira oldu sayilan her turlu inanc ve dusunce de yeniden ortaya cikiyor. Bunlar icimizde uykuya yatmis gibi; varliklarindan haberdar bile degiliz; ama yine de onlardan kurtulamiyoruz. Ne vakit bir gazete alip okusam satir aralarindan kayip giden hortlaklar goruyorum sanki. Hortlaklar butun dünyayi sarmis, her yerde, kum gibi kayniyorlar. Bizse aydinliktan oylesine korkuyoruz ki, hepimiz.”



    “It is not only what we have inherited from our fathers and mothers that exists again in us, but all sorts of old dead ideas and all kinds of old dead beliefs and things of that kind. They are not actually alive in us, but there they are dormant all the same, and we can never be rid of them. Whenever I take up a newspaper and read it I fancy I see ghosts creeping between the lines. There must be ghosts all over the world. They must be countless as the grains of the sands, it seems to me. And we are so miserably afraid of the light, all of us.”



    Kederleri saatlerdi
    Benim ugrasim cok SIKISTIRDIGI zaman,--
    Sevincleri guclerdi
    Yukariya dogru delen tirmanicinin olan.

    Evi sinirsizdir
    Ozgur okyanus gozuken
    Kayaya, sakin ve sessiz,
    Benim kalyonum ruyalarin.

    Yarisi onun goz gezdirmektir
    Yaratiklara akin eden
    Torenle ve dans ederek
    Sarkimin yollarinda benim.

    Ateslerim azaldigi zaman
    Onun yanginiyla yakilir;
    Insanlar yeniden tutustuklarini gorur
    Kestirmezler elinden kimin.

    Tesekkurlerden ona karsilik vermek icin
    En az dusunce bile onunki degil, --
    Ve bu yuzden yaziyorum ona,
    Bir kez, tesekkurlerden bir siir.

  4. Fransiz sair, roman ve kisa oyku yazari Francois Coppée’nin olum yildonumu (23 Mayis 1908)

    Siz guzel subayim,
    Mukemmel bir zarafetle,
    Celik balcakli kilic belinizde;
    Ama bozgunumuzu dusunuyorum ben.

    Ince cuhadan yakasi kurklu bu palto
    Durusunuzu hos gostermek icin tasarlanmis;
    Hossunuz; ama sonunda.
    Savasi kaybettik biz.

    Gozupekliliginiz okunuyor
    Ince kaslarınizin altindaki siyah gozlerinizden.
    Size uyduguna bir sey soylenemez!
    Ama bizim iki eyaletimizi aldilar elimizden.

    Sizin yasinida hep gururlu olunur bilirim,
    Az bir serit takilsa bile;
    Goruyorsunuz ama dun,



    Vous portez, mon bel officier,
    Avec une grâce parfaite,
    Votre sabre à garde d'acier ;
    Mais je songe à notre défaite.

    Cette pelisse de drap fin
    Dessine à ravir votre taille ;
    Vous êtes charmant ; mais enfin.
    Nous avons perdu la bataille.

    On lit votre intrépidité
    Dans vos yeux noirs aux sourcils minces.
    Aucun mal d'être bien ganté !
    Mais on nous a pris deux provinces.

    A votre âge on est toujours fier
    D'un peu de passementerie ;
    Mais, voyez-vous, c'était hier
    Qu'on mutilait notre patrie.
    Dogum Gunu Kizi

  5. Dogum Gunu Kizi

    Golden Globe ve Emmy Odullu Ingiliz aktris Joan (Henrietta) Collins (23 Mayis 1933)




  6. Fransiz filozof ve yazar Paul Nizan’in olum yildonumu (23 Mayis 1940)

    “Hepsi de, tehlikeli cag dediğimiz yirmi-yirmi dort yaslarinda bes delikanli; kendilerini bekleyen gelecek, seraplar, tuzaklar ve sonsuz yalnizliklarla dolu bir col gibiydi.” Fesat



    “C’étaient cinq jeunes gens qui avaient tous le mauvais âge, entre vingt et vingt-quatre ans ; l’avenir qui les attendait était brouillé comme un désert plein de mirages, de pièges et de vastes solitudes.”

  7. Fransiz sair Henri-Francois-Joseph de Régnier’nin olum yildonumu (23 Mayis 1936)

    Mis kokan golgeyi ciceklerle susledim,
    Geceyi pafumlendirdim,
    Baygin kokusuyla
    Bugun acan su gullerin.

    Devam ediyor onlarda,
    Biraz, yaprak yaprak,
    Ates halindeki gulleri toplarken
    Senin guzelliligini gormus olmak.

    Bu ben miyim, eger oysa onlar?
    Her sey degisiyor, bosuna cabalamak,
    Tanrisal olan bir andan
    Sonsuz bir zaman cikarmak;

    Ama onlar canli oldukca
    O kalan zamanin ardindan,
    Hos kokulu golgesini soludu,
    Gullerin, bugun koparilan.



    J’ai fleuri l’ombre odorante
    Et j’ai parfumé la nuit
    De la senteur expirante
    De ces roses d’aujourd’hui.

    En elles se continue,
    Pétale à pétale, un peu
    Du charme de t’avoir vue
    Les cueillir toutes en feu.

    Est-ce moi, si ce sont elles ?
    Tout change et l’on cherche en vain
    A faire une heure éternelle
    D’un instant qui fut divin ;

    Mais tant qu’elles sont vivantes
    De ce qui reste de lui
    Respire l’ombre odorante
    De ces roses d’aujourd’hui.

  8. Macar kokenli Fransiz yazar ve felsefeci Georges Politzer’in olum yildonumu (23 Mayis 1942)

    “Nicin yasam, ciceklerini ve meyvelerini verdikten sonra olume dogru yonelir? Cunku yasam, yalnizca yasam degildir. Yasam olume donusur, cunku yasam bir ic celiski tasir, cunku yasam olume karsi gundelik savasimdir. (her an bir kisim hucreler olur, baskalari onlarin yerini alir, ta ki olum onlara da ustun gelinceye kadar)” Felsefenin Temel İlkeleri



    “Pourquoi la vie, après avoir donné ses fleurs et ses fruits, décline-t-elle jusqu’à la mort ? Parce qu’elle n’est pas que la vie. La vie se transforme en la mort parce que la vie porte une contradiction interne, parce qu’elle est lutte quotidienne contre la mort (à chaque instant des cellules meurent, d’autres les remplacent, jusqu’au jour où la mort l’emportera)”



    “Gercek duygusuna sahip olmamak, bulutlar ustunde yasamak, durumlari ve gercekleri hic hesaba katmadan pratige iliskin tasarilar yapmak, gerceklesebilir olup olmadiklarina bakmadan guzel tasarilara birinci derecede onem vermek, idealistce bir tutumdur. Durmadan elestirenler, ama islerin daha iyi yurumesi icin hicbir sey yapmayanlar, hicbir cozum onermeyenler, kendi kendilerine karsi elestiri duygusundan yoksun olanlar, iste butun bunlar, tutarli olmayan materyalistlerdir.”



    “Ne pas avoir le sens des réalités, vivre dans la lune et, pratiquement, faire des projets en ne tenant aucun compte des situations, des réalités, est une attitude idéaliste qui accorde l'importance première aux beaux projets sans voir s'ils sont réalisables ou non. Ceux qui critiquent continuellement, mais qui ne font rien pour que cela aille mieux, ne proposant aucun remède, ceux qui manquent de sens critique eux-mêmes, tous ceux-là sont des matérialistes non conséquents.”

Sayfa 2327/7020 İlkİlk ... 132718272227227723172325232623272328232923372377242728273327 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •