Ispanyol roman ve oyun yazari, senarist, film yonetmeni, sair Fernando Arrabal Terán'in dogum gunu (11 Agustos 1932)
ZAPO: Alo... Alo... Buyurun yuzbasim... Emredersiniz yuzbasim... Evet, 47. bolgenin nobetcisi benim... Hayir komutanim, hicbir yenilik yok... Ozur dilerim komutanim, ama carpisma ne zaman tekrarlanacak?... Ya el bombalari? Arkaya mi atmam gerekiyor, one mi? Basinizi agritmak niyetinde degilim yuzbasim. Sozumu de kotuye yormayin lutfen, ama burada sikintidan patlamak isten degil. Kendimi gercekten yapayalniz hissediyorum. Bana bir arkadas yollamaniz mumkun degil mi? Kim olursa olsun yeterki biri gelsin. (Yuzbasinin Zapo'yu iyiden iyiye hasladigi anlasilmaktadir.) Emredersiniz yuzbasim... (Zapo kulakligi yerine birakir. Dislerini gicirdatarak kendi kendine homurdandigi duyulur. Sessizlik. Zapo'nun babasi ile annesi girerler. Ellerinde pikniklerde kullanilan cinsten hasir sepetler vardir. Zapo'ya dogru yururler ama beriki, sirti donuk oldugu icin gelenleri farketmez.)
MOSYO TEPÁN: (Gayet resmi bir tavirla) Oglum, ayaga kalk ve anneni yanaklarindan op. (Zapo saskinlik icerisindenayaga kalkar, buyuk saygi ile annesini oper.) Ve simdi de beni op bakalim. (Onu alnindan oper.)
ZAPO: Saygideger babacigim ve tonton annecigim benim. Ame boylesine tehlikeli bolgeye nasil sokulabildiniz? Hemen gidin buradan,
MOSYO TEPÁN: Babacigina savasin tehlikesi konsunda belki de ders vermek istiyorsun, ama bak oglum, kulak ver bana, butun bunlar benim icin cocuk oyuncagidir. Cok gerilere gitmeye luzum yok, daha son zamanlarda yuruyen bir yeralti treninden nasil atladigimi bir bilsen. Hem bir degil, iki degil, sayisiz defa.
MADAM TEPÁN: Caninin SIKILDIGINI dusunurek, sana konuk geldik. Boyle bir savas, zamanla insani ne de olsa usandirir.
(Cephede Piknik)
ZAPO: Diga... Diga... A sus órdenes mi capitán... En efecto, soy el centinela de la cota 47... Sin novedad, mi capitán... Perdone, mi capitán, ¿cuándo empieza otra vez la batalla?... Y las bombas, ¿cuándo las tiro?... ¿Pero, por fin, hacia dónde las tiro, hacia atrás o hacia adelante?... No se ponga usted así conmigo. No lo digo para molestarle... Capitán, me encuentro muy solo. ¿No podría enviarme un compañero?... Aunque sea la cabra... (El capitán le riñe.) A sus órdenes... A sus órdenes, mi capitán. (ZAPO cuelga el teléfono. Refunfuña.) Silencio. Entra en escena el matrimonio TEPÁN con cestas, como si viniera a pasar un día de campo. Se dirigen a su hijo, ZAPO, que, de espaldas y escondido entre los sacos, no ve lo que pasa.
SR. TEPÁN.–(Ceremoniosamente.) Hijo, levántate y besa en la frente a tu madre. (ZAPO, aliviado y sorprendido, se levanta y besa en la frente a su madre con mucho respeto. Quiere hablar. Su padre lo interrumpe.) Y ahora, bésame a mí. (Lo besa en la frente.)
ZAPO.–Pero papaítos, ¿cómo os habéis atrevido a venir aquí con lo peligroso que es? Iros inmediatamente.
SR. TEPÁN.–¿Acaso quieres dar a tu padre una lección de guerras y peligros? Esto para mí es un pasatiempo. Cuántas veces, sin ir más lejos, me he bajado del Metro en marcha.
SRA. TEPÁN.–Hemos pensado que te aburrirías, por eso te hemos venido a ver. Tanta guerra te tiene que aburrir.


Alıntı yaparak yanıtla













Yer İmleri