Türkiye Ekonomisi, Faiz, USD,BIST, Büyüme ve Makro Ekonomik Değerlendirmeler

[selka]

Sn selka üstad paylaşımlarınız çok değerli. Çok teşekkürler. Dolar için kritik bir haftaya girdik. Merkez bankası faiz indirimi var.
Doları bu seviyede nasıl tutuyorlar benim aklım almıyor gerçekten. Reel ekonomi kan ağlıyor, millet borç içinde.
Bu hafta dolar nasıl olur sizce ve borsa tabiki de, borsa aldı başını gitti... Borsa daha da gidecek gibi? kolay gelsin üstad, değerli paylaşımlarınız için şimdiden çok teşekkürler....

SN.Pasha, 2020 yılı zor bir yıl olacak gibi. TCMB enflasyon ile mücadele ederken büyümeyi sağlamalıdır. FED her bir ABD banknotunun dünya üzerinde nereye gittiğini öğrenmek için "SWİFT" sistemini kurmuştur. Buna parasına sahip çıkma denir. Bugün bu sistem sayesinde; Sibirya'dan Şili'ye 100 USD ını transfer eden birisinin bu parasından ABD FED merkez bankasının bilgisi olur. Aynı şey, Papua'dan , İzlandaya olan transferler için de geçerlidir...

Demem o ki; TR'de USD ın 7,21 TL olmasında ki ana sebep şuursuz büyüme ve kontrolünü kaybetmiş TL banknot idi... Yani, TCMB TL banknotlarının Türkiye'de ki emisyon hacminde kontrolünü kaybetmiş olması olayıdır.

Boşta ve açıkta kalan TL serseri mayın gibi önüne gelene saldırdı. Ana hedef USD idi.. TL bol, USD az olunca emisyon patladı. USDTRY 7,21 oluverdi..

TCMB sının yazımın başında belirttiğim enflasyonu azdırmadan büyümeyi sağlayabilirse bu iş olur.

Şöyle ki;

Bu ABD nin yeniden keşfi filan değildir. Tıpkı TCMB sı da FED gibi her bir 5 TL kağıt banknotun dahi nereye harcandığını bilecek.

Peki TR de bu enflasyon neden patladı? Büyüme neden durdu?

Çünkü TCMB KGF (Kredi Garanti Fonu-250 milyar TL), Nefes Kredileri (50 Milyar TL) gibi miktarı bir anda emisyona esnaf ve kobiler aracılığı ile piyasaya saldı...

Nihat Zeybekçi TR de %11 büyüme var dediğinde ben kızılca kıyametin kopmak üzere olduğunu anlamıştım. Toplam 1 yılda verilen miktar nerdeyse 300 milyar TL.. Ve bu paraları esnaf ve KOBİ lerin nerelere harcadığına dair en ufak bir fikri dahi yoktu.

Zirai kredilerinin çoğu tarla, bağ bahçede işlerini büyütmek yerine kızını, oğlanı evlendirip, daire almaya, esnaf ve sanatkarlara verilen krediler ise USD almaya yaramıştı...

Bu da enflasyonu patlatmıştı...

Şimdi sorunuza gelince TCMB enflasyonu tek haneye indirip büyümeyi %3-5 aralığına taşıyabilirse, Global ve uluslararası piyasalarda desteklerse USDTRY de bu sene 2020'de maksimum 6,20 TL tepedir...

Borsa da ise 130,000 ler görülür....

Aksi durumda ise; ne olduğu 2018 Ağustos'da TCMB sının öğrenmiş olması gerekir, diye de düşünüyorum....

Umarım yardımcı olmuşumdur...

Sağlık ile...

[the pasha]

teşekkürler sayın Selka. Dediklerinize katılmakla birlikte bende ön görülerimi sıralayım ;

- Dolar 2020 ilk çeyrekte patlar, eski zirve 7 leri görürü
ardından seçim gelir ve ortalık karışır...borsa 110 binden döner...

hayırlısı olsun...

SN.Pasha, 2020 yılı zor bir yıl olacak gibi. TCMB enflasyon ile mücadele ederken büyümeyi sağlamalıdır. FED her bir ABD banknotunun dünya üzerinde nereye gittiğini öğrenmek için "SWİFT" sistemini kurmuştur. Buna parasına sahip çıkma denir. Bugün bu sistem sayesinde; Sibirya'dan Şili'ye 100 USD ını transfer eden birisinin bu parasından ABD FED merkez bankasının bilgisi olur. Aynı şey, Papua'dan , İzlandaya olan transferler için de geçerlidir...

Demem o ki; TR'de USD ın 7,21 TL olmasında ki ana sebep şuursuz büyüme ve kontrolünü kaybetmiş TL banknot idi... Yani, TCMB TL banknotlarının Türkiye'de ki emisyon hacminde kontrolünü kaybetmiş olması olayıdır.

Boşta ve açıkta kalan TL serseri mayın gibi önüne gelene saldırdı. Ana hedef USD idi.. TL bol, USD az olunca emisyon patladı. USDTRY 7,21 oluverdi..

TCMB sının yazımın başında belirttiğim enflasyonu azdırmadan büyümeyi sağlayabilirse bu iş olur.

Şöyle ki;

Bu ABD nin yeniden keşfi filan değildir. Tıpkı TCMB sı da FED gibi her bir 5 TL kağıt banknotun dahi nereye harcandığını bilecek.

Peki TR de bu enflasyon neden patladı? Büyüme neden durdu?

Çünkü TCMB KGF (Kredi Garanti Fonu-250 milyar TL), Nefes Kredileri (50 Milyar TL) gibi miktarı bir anda emisyona esnaf ve kobiler aracılığı ile piyasaya saldı...

Nihat Zeybekçi TR de %11 büyüme var dediğinde ben kızılca kıyametin kopmak üzere olduğunu anlamıştım. Toplam 1 yılda verilen miktar nerdeyse 300 milyar TL.. Ve bu paraları esnaf ve KOBİ lerin nerelere harcadığına dair en ufak bir fikri dahi yoktu.

Zirai kredilerinin çoğu tarla, bağ bahçede işlerini büyütmek yerine kızını, oğlanı evlendirip, daire almaya, esnaf ve sanatkarlara verilen krediler ise USD almaya yaramıştı...

Bu da enflasyonu patlatmıştı...

Şimdi sorunuza gelince TCMB enflasyonu tek haneye indirip büyümeyi %3-5 aralığına taşıyabilirse, Global ve uluslararası piyasalarda desteklerse USDTRY de bu sene 2020'de maksimum 6,20 TL tepedir...

Borsa da ise 130,000 ler görülür....

Aksi durumda ise; ne olduğu 2018 Ağustos'da TCMB sının öğrenmiş olması gerekir, diye de düşünüyorum....

Umarım yardımcı olmuşumdur...

Sağlık ile...

[discretus]

ekonomik kriz içinde olduğumuz son 1 senede halkı iyi uyuttular.. aslında değişen bir şey yok ama bunlar her şey güzelmiş gibi bir hava verdiler.. biraz makyaj yaptılar verilere.. mesela "negatif büyüdüler" ama büyüdüler sonuçta yani pozitif dil kullandılar ve yandaşlarla bir cennet portresi çizdiler..

neticede "almanya nın bizi kıskanması" durumu halen devam ediyor.. rahat olun..

[selka]

Srebrenitsa Katliamı

Evimde oturmuş, ABD menşeili TV 'de belgesel izliyordum...

ABD liler uydu resimleri ile Srebrenitsa'da toplu mezar bulmuşlar, açıyorlardı.. Ancak açılan binlerce mezar içinde tuhaf bir şekilde iskeletlerin diz kapakları dahil üst hizasından hizasından altı yok idi..

Açılan binlerce mezarın akıbeti aynı idi.. Üst bacak kemikleri analiz için ABD ye gönderiliyordu. Analiz sonucu kemiklerin tank paletleri tarafından ezildiği açıklandı..

Ancak tuhaf bir şekilde tüm cesetlerde hepsi aynı idi...

Ratko Mladiç denilen cani general, Srebrenitsa'da 4000 müslüman erkeği esir almış ve öldürmek istiyordu... Mladiç denilen mahluk bu müslümanları nasıl en ucuz ve en acılı bir şekilde öldürürüz diye tüm gece kurmayları ile toplantı yapıyor. 4,000 adet mermi israf olarak görülüyor, ve acısız ve çabuk bir ölüm getirdiği için kabul edilmemişdi.. Mladiç in aklına 4,000 adet müslüman erkeği sırt üstü yatırıp üzerinden dizkapakları hizasından tank paletleri ile geçmek geliyor... Hem maliyeti ucuz, hemde en uzun ve acılı ölüm şekli diye diğer sırp generallerde beğeniyordu..

Ve 4,000 müslüman daha fazla acı içinde ölsün diye sırt üstü yatırılıp, diz kapaklarından tanklar ile çiğnenip öldürüyorlar...

Bu tür bir vahşeti ABD belgesel kanalı ispat ediyordu.. İzlerken şok olmuştum...

Şimdi NOBEL denilen garabet bu katliamı tanımadığını söyleyen sözde aydına ödül veriyor...

Eğer bir nobel ödülüm olmuş olsa idi, tüm samimiyetim ile şu an iade sürecini başlatırdım...

Saygılarımla....

[the pasha]

Sn Selka, yazınız çok dokunaklı olmuş içerik olarak … Katılmamak ne mümkün....

Biz Müslümanlar olarak bu duyguları birlikte yaşıyoruz, karşı taraf açısından bunları anlatabilmek ve onların anlama seviyesini artırmak esas...Bunu yapamadığımız için de şu anda dünyada yalnızları oynuyoruz... Bu girdaptan bir çıkış yolu olmalı , ama nasıl?

sevgiler, selamlar....

Srebrenitsa Katliamı

Evimde oturmuş, ABD menşeili TV 'de belgesel izliyordum...

ABD liler uydu resimleri ile Srebrenitsa'da toplu mezar bulmuşlar, açıyorlardı.. Ancak açılan binlerce mezar içinde tuhaf bir şekilde iskeletlerin diz kapakları dahil üst hizasından hizasından altı yok idi..

Açılan binlerce mezarın akıbeti aynı idi.. Üst bacak kemikleri analiz için ABD ye gönderiliyordu. Analiz sonucu kemiklerin tank paletleri tarafından ezildiği açıklandı..

Ancak tuhaf bir şekilde tüm cesetlerde hepsi aynı idi...

Ratko Mladiç denilen cani general, Srebrenitsa'da 4000 müslüman erkeği esir almış ve öldürmek istiyordu... Mladiç denilen mahluk bu müslümanları nasıl en ucuz ve en acılı bir şekilde öldürürüz diye tüm gece kurmayları ile toplantı yapıyor. 4,000 adet mermi israf olarak görülüyor, ve acısız ve çabuk bir ölüm getirdiği için kabul edilmemişdi.. Mladiç in aklına 4,000 adet müslüman erkeği sırt üstü yatırıp üzerinden dizkapakları hizasından tank paletleri ile geçmek geliyor... Hem maliyeti ucuz, hemde en uzun ve acılı ölüm şekli diye diğer sırp generallerde beğeniyordu..

Ve 4,000 müslüman daha fazla acı içinde ölsün diye sırt üstü yatırılıp, diz kapaklarından tanklar ile çiğnenip öldürüyorlar...

Bu tür bir vahşeti ABD belgesel kanalı ispat ediyordu.. İzlerken şok olmuştum...

Şimdi NOBEL denilen garabet bu katliamı tanımadığını söyleyen sözde aydına ödül veriyor...

Eğer bir nobel ödülüm olmuş olsa idi, tüm samimiyetim ile şu an iade sürecini başlatırdım...

Saygılarımla....

[selka]

TÜRK HALKI NEDEN YALNIZ?

Sn Selka, yazınız çok dokunaklı olmuş içerik olarak … Katılmamak ne mümkün....

Biz Müslümanlar olarak bu duyguları birlikte yaşıyoruz, karşı taraf açısından bunları anlatabilmek ve onların anlama seviyesini artırmak esas...Bunu yapamadığımız için de şu anda dünyada yalnızları oynuyoruz... Bu girdaptan bir çıkış yolu olmalı , ama nasıl?

sevgiler, selamlar....

Sn.Pasha,

Türkler orta Asya'dan beridir, göçebe ve savaşçı bir milletir.. Savaşçı yetenekleri asla bireysel yeteneklerinden ileri gelmez, bilakis Kuzey Avrupalı bir erkek, tipik bir Asya kökenli erkeği birebirde çok rahat alt edebilir.. Elleri, yumrukları hatta kas ve kuvvet yapısı olarak da kuzey Avrupalı erkekleri üstündürler...

Oysa, orta çağlarda neden hep yenildiler.

Göçebelik bir kültürdür.. Yolda yol alırsın, yolculuk ederseniz ve herşeyin yanındadır.. Ailen, eşin, çocukların, kıyafetleri, gıdası kısaca evinde seninle beraberdir.. Kısaca lojistik mükemmeldir.. Levazımat tamdır...

Bir askerin levazımatı tam ise, iaşesi yerinde ise, ailesi ve sevdikleri yanında ise o %100 performans ile savaşır..

Oysa batı toplumları yerleşik toplumlar idi. Yaşadıkları kentlerden asla ayrılmamışlar, ayrıldıkları anda da 1 hafta sonra nerede yıkanıp ne yiyeceklerini dahi bilemedikleri için asker ve erat hasta ve perişan oluyordu..

İki ordu arasındaki en temel ve büyük fark bu idi. Batı kısaca haçlı orduları sefer zamanı ya bitlenip yada uyuz olup yada veba dan pislikten kırılıyorlar idi.. Hasta ve gıdasız bir asker fiziksel olarak ne denli iri olur ise olsun morali ve iaşesi tam bir asker karşısından şansı %0 dır..

Türklerin meydan muharebelerinde başarılı olma nedeninden bir tanesi de "BİAT" kültürü idi.. Biat etmek en temel göçebe öğretisidir.. Lider takip edilir, o ne derse yapılır idi... Sorgulama, eleştirme asla olmaz. Hele meydan muharebesinde..

Mesela, 100 asker taktiksel olarak 1,000 kişi üzerinde hücum emri verilir.. Onlar "yahu biz 100 düşman 1,000 kişi , olur mu öyle emir?" diye sorgulama meydan muharebesinde mağlubiyet demekti.. Haçlılarda ise sorgulama hatta kumandanı eleştirme had safhada olurdu..

En bariz örneği "Malazgirt Meydan Muharebesidir"....

Kısaca haçlılarda olmayan bu iki temel öğreti ve kültür Türkleri meydan muharebelerinde inanılmaz taktiksel üstünlüğe taşıyordu...

Türkler Anadoluya girdiklerinde yerleşik olarak "Ermeni Prensliği" ve Gürcü Kralı David vardı.. Türkler bu iki milleti darmadağın etmişlerdi..

Sırada Doğu Roma İmparatorluğu vardı. Anadolu da tek hakim onlar idi.. Onlarda dayanamadı..

Gerisi malum balkanlar, ortadoğu ve Anadolu tamamen Türk hakimiyetine geçmişti...

Burada ki temel sıkıntı Sn.Pasha, gerek Yunan gerek Ermeni gerekse diğer Bulgar sırpta, "HERKES 1,000 YIL ÖNCE GELDİĞİ YERE GERİ DÖNSÜN" lakırtısıdır...

Bulgarlar, ermeniler, yunanlılar, bimem kimler hepsindeki en temel karın ağrısı 1,000 yıl önce aldığınız bu topraklarda bizler yerleşik sizler göçebe idiniz.. Siz buraya bizden sonra geldiniz ve elimizden aldınız...

Arkadaş;

O zaman elinde TAPU SENEDİ n mi vardı? O zaman TAPU SENEDİ AT AVRAT SİLAH idi.. Kültür bu idi. Kılıcı iyi kullanan, atı iyi süren fetih yapar ve alırdı.. Bu toprakların TAPU SENEDİ bizlerin şehitleridir...

Ama bu cümleyi anlamazlar yine "HERKES 1,000 YIL ÖNCE GELDİĞİ YERE GERİ DÖNSÜN" saçmalığı üzerine tüm ekonomik, siyasi, uluslar arası ilişkiler politikalarını kurarlar...

Hal bu olunca samimi olmak lazımdır, hiçbir kimse yada millet 1,000 yıl önceki topraklarına geri dönemez...

Bu domino taşı etkisi yaratır ve dünya savaşına neden olur?

Kısaca rasyonel ve akılcı bir tutum davranış modeli değildir..

Hal bu olunca bize komşu yada bu topraklarda yaşayan her bir azınlık Türklere düşman olmuştur....

Günümüzde bile birçoğu klasik SOL muhabbeti ile "Yaşasın Halkların Kardeşliği" sloganını atarlar...

Ama bu müptezellere ellerinde bir fırsat geçtiğinde en büyük "FAŞİST" en büyük "SAĞCI" onlar olacaktır...

Şimdi ellerinde bu fırsat olmadığından "SOL" kisvesi altında vatan hainliği yapmaktadırlar...

Samimi olun. Ve yazıma itiraz etmeden önce şu cümleyi ve soruma cevap verin ondan sonra itiraz ediniz...

Bugün İstanbul Beyoğlu'nda tüm SOL örgütler "Hepimiz ERMENİYİZ" sloganı altında 10,000 lerce Ermeni; Ermeni Bayrakları ve sloganları ile burunları dahi kanamadan yürüyüş düzenlediler...

Hadi samimiyet testine buyrun...

Bizde 1,000 kişi toplanıp Erivan'a gidelim....

Ellerimizde Türk Bayrakları ile Erivanın ana caddesinde "HEEPİMİZ TÜRKÜZ" sloganı altında bir yürüyüş düzenleyelim...

Sonuç ne olur?

Gülümsüyorsunuz değil mi? Burada solcu olan Ermeni, Erivan da eli kanlı FAŞİST mi oldu yoksa?

Ne oldu Türkiye "Halkların Kardeşliği" Türkiye başlıyor, yoksa Erivan'da bitiyor mu?

O sebeple dostum, Türk Milleti asla hak etmediği bir yalnızlığı maalesef uluslar arası arenada yaşıyor...

Yaşayalım.. Sorun değil... Biz Türkler 1,000 lerce yıldır hep yalnız bir millettik..

Biz bize yeteriz...

Yeter ki kültürümüzü, ananemizi, geleneklerimizi kaybetmeyelim...

İyi pazarlar...

[hkm]

Sn selka bu işler güçle olur.Uluslararası ilişkilerde hak hukuk doğru yanlış yoktur sadece güç vardır.O zaman türkler güçlüymüş anadoluyu ele geçirmiş.Fetihler yapmış.Yarın bir gün olay tersine dönerse o toprakların sahipleri veya başka güçler oyunu başka türlü kurabilir.Şehit kanı var vermeyiz argumanı zayıf kalır.Adam geri alabiliyorsa alır,gücün yeterse sende kalır, gücün yetmezse elinden gider.Nitekim osmanlı imparatorluğu şehit kanı dökülen nereleri geri vermek zorunda kaldı bir bakmak lazım.Olay şu şu anda ne kadar güçlüyüz ne kadar zayıfız.

[selka]

Sn selka bu işler güçle olur.Uluslararası ilişkilerde hak hukuk doğru yanlış yoktur sadece güç vardır.O zaman türkler güçlüymüş anadoluyu ele geçirmiş.Fetihler yapmış.Yarın bir gün olay tersine dönerse o toprakların sahipleri veya başka güçler oyunu başka türlü kurabilir.Şehit kanı var vermeyiz argumanı zayıf kalır.Adam geri alabiliyorsa alır,gücün yeterse sende kalır, gücün yetmezse elinden gider.Nitekim osmanlı imparatorluğu şehit kanı dökülen nereleri geri vermek zorunda kaldı bir bakmak lazım.Olay şu şu anda ne kadar güçlüyüz ne kadar zayıfız.

Sn.HKM sizlere katıldığım noktalar var...

Mesela o çağlarda bizlere üstünlük sağlayan "BİAT" kültürü bu yüzyılda ayaklarımızda ki en büyük bağdır.. Mesela Şark toplumları DUYGUSAL millet olurken batı toplumları eskiden de şimdi de RASYONEL toplumlardır.

Eskiden yani ortaçağ da rasyonalite yada eleştiri, itiraz işe yaramaz iken, günümüz bilişim ve bilgi çağında en büyük değerler olarak karşımıza çıkıyor..

Demokrasi kültürdür. Doğu toplumlarının hepsi Demokratik yaklaşımlardan yoksundur. O sebeple ortaçağlarda doğu toplumlarına üstünlük sağlayan nitelikler bilişim ve uzay çağında dezavantaj olmaktadır...

Kısaca, bu yy da kimse kimsenin toprağına savaş ile alacağını sanmıyorum, herşeyin ticari ve ekonomik olduğunu düşünüyorum. Dünya GLOBALİZM e esir olmuştur. Global dünya da herkes herkese muhtaçtır... ABD ÇİN e Çin de ABD ye gibi...

Yukarıdaki yazım sadece bir tespittir.. Savunduğum yoktur. O noktalarda BİAT ı belirtmem, konuyu açıklık getirme amacı taşımaktadır. Yoksa bu zamanda yukarıda ki değerli savunmak çılgınlıktır...

Yukarıdaki yazımda savunduğum tek husus şudur Sn.HKM...

Bu topraklarda yaşayan Ermeniler asla Ermenistan da, yada kürtler asla kuzey Irakta yada aleviler asla İran'da yaşamazlar.. Başımıza bir iş gelse bizler Suriye'liler gibi gidebileceğimiz bir tek ülke dahi yoktur. Bizleri ne Bulgarlar, ne Suriye liler ne de Iraklılar almazlar...

Kısaca,

Birbirimizi yada ülkemizi eleştirelim, ama dozajı ve eleştirinin sonunun nereye vardığını göz ardı etmeyelim.

Demokrasi özgürlükler rejimdir, ama demokrasinin özgürlüğü kendi kendini yok etmeye yarayan bir alet konumuna getirildi mi, en tehlikeli silahta olabilmektedir..

Sağlık ile...