-
Italyan yazar, oyun yazari ve cevirmen Giuseppe 'Beppe' Fenoglio'nun dogum yildonumu (1 Mart 1922)
O kiza,
resimde yirtilmis parca parca
taramis kuzguni saclarini,
Aziz Stephen’dan bir cayirda,
Misir bagasi ve altindan goz kamastiran taragiyla
Alla ragazza della foto,
tagliata fuori da questa storia,
che si accarezzava i capelli
con un pettine di tartaruga
in un prato di Santo Stefano
-
Canti Orfici (Orfik Sarkilar) siir kitabini yazan Italyan sair Dino Carlo Giuseppe Campana'nin olum yildonumu (1 Mart 1932)
Ey gun gormus kibirli dusmus Sicilyali kadin
limandaki sokagin ruzgar yemis penceresinde
vapur duduklerinin vagon seslerinin dovdugu kentin bagrinda
limanlarin o bildik akdenizli kadini;
pembe kulrengi kentin icinden
aksamin sesleri sekerek yankilaniyor
ve dingin karanligin, gece seslerine karisip kayboluyordu.
O Siciliana proterva opulenta matrona
A le finestre ventose del vico marinaro
Nel seno della città percossa di suoni di navi e di carri
Classica mediterranea femmina dei porti:
Pei grigi rosei della città di ardesia
Sonavano i clamori vespertini
E poi più quieti i rumori dentro la notte serena
Porselen bir magarada
Kahvemi yudumlarken
Pencerenin camindan seyrettim hizla tırmanan kalabaligi
Ellerinde deniz urunleri, boguk bagrislari
Kimiltisiz terazilerinde yansiyan
Sokak saticilarinin arasindan:
Hala boyle hatirliyorum seni ve yeniden goruyorum
Aksamin maviliginde
O dik ve gurultulu patirtili yamacta
Acilan kapiya dogru gorkemli yukselisini,
Dusler icinde, masalsi andaclarla
Bulutsuz goge dogru yukselen ciplak kuleler arasinda,
Entro una grotta di porcellana
Sorbendo caffè
Guardavo dall’invetriata la folla salire veloce
Tra le venditrici uguali a statue, porgenti
Frutti di mare con rauche grida cadenti
Su la bilancia immota:
Così ti ricordo ancora e ti rivedo imperiale
Su per l’erta tumultuante
Verso la porta disserrata
Contro l’azzurro serale,
Fantastica di trofei
Mitici tra torri nude al sereno,
-
Rus sair ve yazar Mihail Alekseyevic Kuzmin’in olum yildonumu (1 Mart 1936)
“Askin kendinden baska hicbir maksadi yoktur. / Love has no other objective beyond itself.”
“Doganin yasasi belirli bir agacin meyve vermek zorunda olmasi degil , belirli kosullarda meyve verecek , digerlerine de vermeyecek olmasi ve onun bile meyve verisindeki kesinlik ve sadelik olcegidir.”
“The law of nature is not that a given tree must produce its fruit, but that in certain conditions it will produce a fruit, and in others it will not, and will even die itself, just as fairly and simply as it would have borne fruit.”
-
Italyan roman, oyun ve oyku yazari, sair ve gazeteci Gabriele D'Annunzio'nun olum yildonumu (1 Mart 1938)
Siirlerim cocugudur
ormanlarin,
kimileri dalgalarin,
kimileri kumsallarin,
kimileri gunesin,
kimileri bati ruzgarinin.
Sozcuklerim,
derin,
topraktaki kokler gibi,
bazıları sakin,
yıldızlı gokyuzu gibi,
hayat dolu, genclerin
damarlari gibi
dikenli, erik agaci gibi,
karmasik, dumanlar gibi,
karmasik,
berrak, dag
kristalleri gibi,
titrek, kavagin,
dallari gibi,
siskin, dort nala kosan
atlarin
burun delikleri gibi,
hafif, yayilan
hos kokular gibi,
el degmemis, yeni açan
cicekler gibi,
gecemsi, gokten inen
ciy gibi,
huzun yuklu, oluler kenti Hades'in
solgun cicekleri gibi,
esnek, su kiyisindaki
sogutler gibi,
narin, orumcegin
iki dal arasina
dokuduğu ag gibi.
-
Amerikali sair Robert L. Hass'in dogum gunu (1 Mart 1941)
Yinelemeler.
Bakirli isik duraksar
Yine kucuk-yaprakli
Japon eriginde. Yaz
ve gun batimi, huzuru
masada yazmanin
ve alisilmis rahatligi
yazmanin, bu seyler
sekiller bir duzeni yalniz benim
ait oldugum oyalanisinda
dikkatin. Onceki gece
mavi dagi cerceveler
ve neredeyse ilisir gozume
benim neye dogdugum,
gun isigina degil
ya da erik agacina
oldugu kadar carpintidaki
bu satirlari duzenleyen.
-
Oscar Wilde'in ayni isimli romanindan uyarlanan, Albert Lewin'in yonettigi, George Sanders, Hurd Hatfield, Donna Reed!in rol aldigi Dorian Gray'in Tablosu (The Picture of Dorian Gray) 1 Mart 1945'te New York'ta gosterime girdi.
-
Amerikali bilim kurgu, fantezi ve gizem yazari Steven Barnes'in dogum gunu (1 Mart 1952)
"Obi-Wan'in ses tonu samimiydi. 'Yasama sevinci baskalarina bahsedilmis yeteneklerin aynilarina sahip olmaktan degil, kendi sahip olduklarimizin tam olarak farkina varip uygulamaktan gelir.' "
“Obi-Wan's voice was gentle. 'The joy in life comes not from surpassing another's gifts, but in fully manifesting our own.' "
"Yoda'nin gozleri isildadi. 'Oldukca Guc rehberimiz, hala umut var savasin barisa donusmesi icin.' / Yoda's eyes glowed warmly. 'With the Force as our guide, into peace war may yet transform.' "
-
Meksikali yazar ve doktor Mariano Azuela'nin olum yildonumu (1 Mart 1952)
"General Natera’nin Zacatecas kasabasina dogru yuruyuse gectigi gun Demetrio onunla Fresnillo’da bulusmak uzere yuz adami ile hareket etmisti.
Onder onu cok sicak bir kucaklama ile karsiladi: 'Senin kim oldugunu ve beraberinde getirdigin adamlarin niteliğini biliyorum. Tepic’den Durango’ya kadar federallere nasil dayak attigini isittim.' Natera Demetrio’nun ellerini hararetle sikarken Luis Cervantes de, cosku ile: 'General Natera ve Albay Demetrio Macias gibi insanlarla ulkemizi bir bastan otekine utku ile donatacagiz,' dedi. Natera'nin kendisine surekli 'Albayim' diye hitap etmesinden Demetrio bu sozlerin amacini anlamisti.
Meksika devriminin ikinci bıyuk koylu figuru Emiliano Zapata ile agabeyi ayyas, kadin duskunu Euphemio Zapata. Sarap ve bira ikrami yapildi. Demetrio ve Natera durmamacasina kadeh tokusturuyorlardi. Luis Cervantes soyle bir oneride bulundu: 'Zafer bizim ana hedefimizdir. Adaletin yuce zaferi. Izdirabi bir turlu dinmeyen soylu Meksika halkini ozgurlugune kavusturma ideali gerceklestirilmek uzeredir; cunku topragi, kanlari ve gozyaslari ile sulayan adamlarimiz bu mesakkatlerinin urununu alacaklar.'
Natera acimasiz bakislarini hatibe dikti, sonra Demetrio ile konusmak icin sirtini ona cevirdi. O arada Natera'nin subaylarindan, yuzunden guvenilir bir genc oldugu izlenimi veren biri masanin uzerinden egilerek israrla Cervantes’e bakmaya basladi." Ezilenler
"Demetrio llegó con cien hombres a Fresnillo el mismo día que Pánfilo Natera iniciaba el avance de sus fuerzas sobre la plaza de Zacatecas.
El jefe zacatecano lo acogió cordialmente. —¡Ya sé quién es usted y qué gente trae! ¡Ya tengo noticia de la cuereada que han dado a los federales desde Tepic hasta Durango!
Natera estrechó efusivamente la mano de Macías, en tanto que Luis Cervantes peroraba: —Con hombres como mi general Natera y mi coronel Macías, nuestra patria se verá llena de gloria. Demetrio entendió la intención de aquellas palabras cuando oyó repetidas veces a Natera llamarle "mi coronel". Hubo vino y cervezas. Demetrio chocó muchas veces su vaso con el de Natera. Luis Cervantes brindó 'por el triunfo de nuestra causa, que es el triunfo sublime de la justicia; porque pronto veamos realizados los ideales de redención de este nuestro pueblo sufrido y noble, y sean ahora los mismos hombres que han regado con su propia sangre la tierra los que cosechen los frutos que legítimamente les pertenecen.'
Natera volvió un instante su cara adusta hacia el parlanchín, y dándole luego la espalda, se puso a platicar con Demetrio. Poco a poco, uno de los oficiales de Natera se había acercado fijándose con insistencia en Luis Cervantes."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri