Tüketimimizin yaklaşık yarısını oluşturan ve çoğunlukla inşaat ürünlerini içeren uzun ürünlerin hemen hemen tamamı iç piyasadan karşılanmaktadır.

Diğer yandan katma değeri daha yüksek olan ve imalat sanayinin ana girdilerinden olan yassı ürün tüketimimizin yarısı yurtdışından karşılanmaktadır.

Yeterli üretim kapasitesi olmasına rağmen yassı ürün tüketimimizde ithalat oranının yüksek olması AB, ABD ve diğer bazı büyük pazarların son yılardaki korumacı tutumu nedeni ile kapılarını dış ülkelere kapatması sonucu Türkiyenin açık pazar haline gelmesinden kaynaklandığı söylenebilir.

Bu durum Türk çelik üreticilerinin rekabetinin artmasına yolaçmaktadır ve KKO oranlarımızı son yıllarda baskılamaktadır.


Son 10 içerisinde %16 gibi oranda artış gösteren Türkiyenin ham çelik üretim kapasitesi 50 milyon tona ulaşmıştır.

2019 yılında yüzde 78 seviyesinde bulunan dünya çelik sektöründeki kapasite kullanım oranına karşın ülkemizde kapasite kullanım oranı %68e seviyesindedir.


Bu farkın ana nedenlerinden bir tanesi korumacı politikaları ile gelişmiş ülkelerin ithalatı zorlaştırması ve bunun sonucunda Türkiyenin açık ve cazip bir pazar konuma gelmesidir.